Neyse ihtiyar kıçını toplayana kadar öğleden sonra oldu, ben de olayı ucuza kapatma yolları aradım, bizim dormitoride Zırhlı mersedes kullanan biri vardı, galiba şöfördü, onu bulmaya çalıştım ama olmadı. Aslında mersedes şöförlüğünde iyi para vardı ama olmadı. Sonra anlatırım.
Neyse nihayet ihtiyarın Kore malı station model arabasına bindik. Abi Koreliler Kore arabası kullanıyor, Japonlar Amerikan arabası, Amerikalılar da Japon ve az da olsa Kore arabası kullanıyor. Avrupalılar ise ne bulsa kullanıyorlar. Meksikalılar ise Alman arabasından şaşmıyor abiii! Bu arada ABD'de Renault filan yok, Skoda, Çin, Audi, Fiat (Tofaş), Rus arabaları yok. Citroen de görmedim. Herkes Kore-Japon otomobili kullanıyor, çünkü az yakıyorlar. O sırada ekonomik kriz vardı ve benzin canavarı ABD marka araçlar bütçeyi haşat ediyordu. Meksika ise dünyanın önde gelen otomotiv devlerinden biri , Türkiye gibi kendi markası yok ama bizden daha fazla ülke orada üretim yapıyor. Meksika ürettiği her şeyi ucuza ABD'ye satıyor. Şu an ABD içinde çok az yabancı markanın fabrikası var ama bütün Asya ve Avrupa markaları Meksika'da fabrika açmış haldeler. 2020'de Meksika otomotiv üretimi ABD+Kanada'yı geçecekmiş. Şu an Meksika, Batı'nın Çin'i haline gelmiş.
BMW, Toyota, Daimler (Mercedes), General Motors, Ford, Chrysler, Nissan, Honda, Mazda, Wolkswagen'in fabrikaları var, MEksika ile ABD arasında ekonomik işbirliği anlaşması olduğundan dünyaya da rahatça ihraç ediyor. Ağır vasıtada dünyanın 6. büyük üreticisi, 18 otomobil fabrikası var. ABD, Brezilya, Arjantin, Kolombiya, Şili'ye ihraç ediyor. Her 100 otomobilden 10'u da AB'ye gidiyor. Yani Fransızlar ve İtalyanlar hariç Avrupa, ABD ve Uzakdoğu markaları Meksika'da üretim yapıyor. Meksikalılar fakir olsa da ABD'deki Meksikalılar Alman araçlarını tercih ediyor.
Neyse nihayet Japon dormitorisine vardık, bu ne yaaa, ufak bir bahçesi olan bir villa daha! Ulan bu ülkede bütün villalar otel-pansiyon olmuş galiba! İçeri girdim, yurt müdürü olan şahıs genç bir Japon çocuktu, meğer o da dil öğrencisiymiş iyi mi, daha sonraki sömestrede benimle aynı sınıftaydı. Japon kızları genelde çirkin, oğlanları da tipsiz olurdu ama bu ince uzun ve çok yakışıklı olmasa da sevimliydi. Bi japon için yakışıklı sayılırdı.
Neyse benim odayı gösterdi, yuhhhh yani! Oha be! Nihayettttt laynnnn!
Ulan odam var ya bildiğin bizdeki 200 mt dairenin salonu gibi büyüktü. Zaten evin aşağı kat yemek odası-salonunu bana vermişlerdi. Şu an oturduğum evin salonu bile ondan küçüktü. düşünün ne kadar büyük olduğunu. Herhalde yanyana 6-8 ranza sığardı. Vayyy beee! Ne şanslı adamdım. Üstelik her yer silme dolaptı. Hani gömme dolap gibi yapılmış olan vitrin-büfe tarzı ağaç işiydi. Yani bildiğin yemek odası büfesi karşı duvarı ve yan duvarı kaplıyordu. Ulan daha ne isteyeyim. Körün istediğin 1 göz, bulduğu 3 göz durumu vardı yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ
HumorININININNNNN! Kore Mahallesi'ndeki Türk isimli anı kitabıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar! Yeni başlayan arkadaşlara önce 1. kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bu ikinci kitap. Ne yazık ki Wattpad'in azizliği yüzünden 1. kitaba bölüm ekl...