Bölüm 52

26 4 0
                                    

Neyse dağları tepeleri aştım (ne tepesi dğı yaa! Çöl bu şehir! Dümdüzz), az gitmedim uz (uzun yani) gittim ve sonunda bir hipermarkete rastladım, bizim Metro Gros Marketler gibi büyük bir bina!

Yalnızzz uzmanlıkları tıbbi ürünlermiş iyi mi? Yani tıbbi zincir gros market! Yuh artık! İçeride milyonlarca ilaç var yani!

Pehhh! Nerde o ilacın bolluğu! ABD değil mi? Her şey tekle! Yok serbest piyasa ekonomisiymiş yok liberal düzenmiş! Yalannnnn! Kuyruklu yalan! En ihtiyaç duyulan ilaçlardan sadece 1 veya 2 marka var, mesela antibiyotikte iki marka satışta, üstelik de ikincisi de her dükkanda bulamıyorsun!

Anca baş ağrısı ilacı var! Belki 100 çeşit aspirin, parol türevi ilaç var! Yahu bu ilaçlar zaten ilaç değil! Parasetamol ilaç mı yaa! Bi işe yaramaz ama işte kullanıyoruz!

Bu arada yeri gelmişken ilginç bir bilgi: Hem de çoook ilginç! En iyi parasetamol ilaçlarının içinde kafein olur yani kahve! Etkisi 2'y 3'e katlar! Başağrısını çabucak keser! Peki kafeini parasetamola kim katmıştır? Tabii ki Almanlar! Dııtttt! Yanlış cevap! Doğru cevap: Türk! Kahve ve Türk tabikine Alman olmayacak ama Almanlar çöreklenmiş!

Olay şöyle olmuş! Ben de kitaptan okudum: Savaşçı Doktor'un İzinde! M. Rıza Serhatoğlu'nun Kırım, Sarıkamış, Esaret Yılları ve Kurtuluş Savaşı Hatıraları: 

İstiklal Savaşı kahramanlarından Şehidullah Fikri,Meşrutiyet ve 31 Mart Olayları'na tanık olmuş, Sarıkamış'ta esir düşüp Sibirya'dan yurda dönünce Havza'da Mustafa Kemal Paşa'ya katılmıştır. Bu ilgi çekici serüvenden ayrıca sınıf arkadaşı Enver Paşa, Gaspırali İsmail Bey, Sovyet Elçisi Aralov, General Frunza, Topal Osman, M.Emin Resulzade ve Adolf Hitler gibi birçok ünlüyle de karşılacak, yakın tarihimizden birçok bilinmeyene tanık olacaksınız.

İşte bu kitabı ilk çıktığında şans eseri okumuştum, aslında galiba veteriner subay olan Fkikri Bey, Sarıkamış Harekatında Ruslara esir düşmüş, Hazar Denizi'ndeki Nargin Adası'nda esir kampında bir müddet kaldıktan sonra Sibirya'ya ölüm yürüyüşüne zorlanmış, Sibirya esir kampında bir gün tesadüf eseri hasta bir Türk subaya parasetamol (parol) verirken kafein (saf kahve)den yanlışlıkla bir kaşık da toza koymuş ve subayın bir gün sonra bu ilaç harika azizim demesi üzerine kafeinin paraolun etkisini arttırdığını keşfetmiş ve salak gibi kamptaki esir Alman doktora bunu söylemiştir. Alman çakal doktor çok ilginmiş ve notlar almış ve daha sonra kampı ziyarete gelen Alman Kızılhaç'ına notları iletmiş ve notlar Almanya'da kendi adına tescillenince bu buluşu Alman'ın yaptığı bilim dünyasına yayılmış ve savaş sonrası o Alman, büyük para kırmıştır

Bi zahmet kitabı bulup okuyun! En sonunda Türk esirleri Sibirya kampından Japon ordusu kurtarıyor! Evet Japonlar! Rusları yenip Doğu Sibirya'yı fethedince Türk askerlerini de kurtarıp bir gemiyle İzmir'e yolluyorlar! Fakat Yunanlılar gemi dolusu Osmanlı askerinin İzmir'e ve tarafsız İtalyan topraklarına çıkıp Kuruluş Savaşına katılmasına izin vermeyince Japon kaptan Türk-Japon dostluğuna dair bir konuşma yaptıktan sonra bu insanları susuz bir kaya parçasına bırakıyor! Türk askerleri susuzluktan şehit oluyor, son kalanları ise Kızılay'ın kiraladığı gemi kurtarıyor! Çok ilginç bir yaşam öyküsü! Okumanızı tavsiye ederim!

İşte bu parolun belki bin tan türevi vardı ama antibiyotikten iki tanecik vardı . Ve reçetesiz satış yasakmış! Daha sonra bu yüzden başıma ne olaylar geldi! İleride yeri gelince anlatacağım

KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin