Son 15 senedir evimde su arıtma cihazı kullanıyorum, pis damacanalara gereksiz para vermekten kurtuldum, ilk günlerde tadını beğenmemiştim, şimdi ise sırt çantamdaki pet şişeye arıtılmış su koyup çıkıyorum evden! Beleşe içme suyu! Senede 1 kere tüm filtreleri değiştiriyorum hijyen sağlanıyor, şimdilerde 2 senede 1 cihazın kablolarını da değiştirin diyorlar ama gerek yok! Aslında piyasada satılan su sertliğin ölçen cihazdan alsam evde arıtmanın kartuşlarının değişme vakti gelip gelmediğini kendim anlayabilirim. Ters osmos öntemi denen sistemi NASA, astronotlar için icad etmiş, kendi çişini arıtıp su olarak içebilsinler diye! Uzayda fazla suyu nereden bulacaklar? 1960larda astronotlar için üretilen tekonloji 90larda ABD'de 2000lerde TR'de yayılmaya başladı. Şu an artık tanıdıklarım bile evlerine su arıtma cihazı almaya başladılar.
Hollywood'a taşınınıca en büyük derdim arıtma makinası bulamayışım oldu, zaten doğru dürüst de süper market yoktu, galonluk suya para harcamaktan bıkmıştım, susuz kaldığım geceler oldu, yataktan 3'te 4'te kalkıp su diye inlediğimi bilirim, 60 derece çöl sıcağında düz çatı bir otelin üst katında bütün gün güneşi yemiş odada uyumaya kalktın mı sabaha karşı suuu suuu diye inliyorsun! Valla Kore Mahallesindeyken eğer susuz kalmışssam bu ya tembelliğim ya da hastalığım dolayısıyla arıtma cihazına gitmediğim içindi. Ne de olsa yürüyerek gidiş dönüş yarım saati buluyordu, ben de 10 galonluk bidon ve onu taşımak için katlanabilir market arabası satın almıştım. Ama Hollywood'da böyle bir şansım yoktu.
Sabah derse gittiğimde ilk teneffüste kahvaltımı yaptım ancak 2. teneffüste arkadaşlarla görüşmek için kantine gittim. Baktım ki Jan Valjan ortada yok! Nerde bu Koreliler deyip onun sınıfına girdim, baktım sandalyede oturuyor, ona sitem ettim, neden bana geçmiş olsun demediğini sordum, bana dönünce yüzünde taze bir kızarıklık gördüm, anlaşılan dayak yemişti, hem de yeni! Krndisine sertçe ona vuranın kim olduğunu sordum ama cevap vermedi, korkuyordu, o sırada zil çaldı, teneffüs bittiği için öğrenciler sınıfa girmeye başladı, öğrencilerin ikisi Yakuza çakması Japonlardı! Meseleyi anlamıştım, Jan'ı dövenler Japonlardı! Klasik Kore-Japon çekişmesi!
İki Japon benim Korelinin yanında durduğumu görünce nursuz bakışlarıyla suratıma baktılar! Ben de onlara ters bir bakış attım ve ortaya bağırarak sordum "Viç san o biç hit may firend?" Sınıftan bir cevap gelmedi! O sırada öğretmen gelince çıkmak zorunda kaldım. Eh artık dananın kuyruğu kopacaktı, sınıfa girerken cepten Hülagü'ye mesaj attım, ders bitiminde buluşalım ekşın var dedim, Hülagü o gün derse gelmemişti, ama ekşin var deyince kalkıp gelmiş. Ders çıkışında beni bekliyordu, ben son zilin çalmasına 2 dakika kala müsade isteyerek erken çıktım, böylece Hülagü ile konuşup ona Jan'ın Japonlarca dövüldüğünü anlattım. İkimiz de Jan'ı seviyorduk, ilk günden arkadaşımız olmuştu, özellikle ben kimsenin arkadaşlarıma veya bana ait olan bir şeye dokunmasına izin veren bir tip değilimdir. Boşuna kavgacı tip olmadık.
Jan'ın sınıf kapısında beklerken bizim artist Koreli'ye de cepten mesaj attım, çıkışta Jan'ın sınıfına gel dedim. Zil çalar çalmaz kapı açıldı, Jan acele ile kendini sınıftan dışarı atmıştı, anlaşılan binayı hemen terkedip Japonlar yetişmeden sıvışmak istiyordu. Ben kendisini elimle durdurdum " Go tu may bihaynd" dedim, çocuk isteksizce de olsa arkama geçti, tam o anda iki Japon da dışarı çıktı, meğer Jan'ı yakalamak için fırlamışlar. Tabii kapının dışında beni görünce şaşırdılar! Ben ikisine de sert bir şekilde "Falıv mi! Vi hev e problem bitviin yu end as!" dedim. Onlar da kabadayı tipler olduklarından bir şey demeden beni takip ettiler, binada hem asansör hem de yangın merdivenleri vardı, yangın merdivenleri ile asansör arasında bir kapı vardı, genelde öğrencilerin çoğu asansörü tercih ettiğinden çok az kişi merdivenleri kullanırdı. İki Japonu kurs dağılma kalabalığından uzağa çekmiştim yani! 2 Türk 2 Koreli ve 2 Japon dar bir alanda idik. Ben sert bir şekilde Japonlara neden Koreli çocuğu dövdüklerini sorunca vücudu dövmeli piç " Sen karışma! Bu bizim zevkimiz!" anlamında bazı küstah laflar etti! Ben de zaten bunu bekliyordum, daha lafını bitirmeden her daim yanımda taşıdığım muştayla suratına okkalı bir sol yumruk savurdum, boş ulunduğundan gardını alamadı ve duvara yapıştı, o anda Hülagü de tekme ile öteki Japona daldı, Japonlar 1. 60-65 boyunda idi Hülagü ise 1.78 -80 filan! Uzun bacaklarının da yardımıyla Japonun karnına sağlam bir tekme koyunca o da sırtını duvara çarptı, ben hiç vakit kaybetmeden ona da muştayı tattırdım! Demiri doğrudan dudaklarının üstüne indirince kanla karışık demir tadını almış oldu. Ama daha yeni başlıyorduk...
v
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ
Hài hướcININININNNNN! Kore Mahallesi'ndeki Türk isimli anı kitabıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar! Yeni başlayan arkadaşlara önce 1. kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bu ikinci kitap. Ne yazık ki Wattpad'in azizliği yüzünden 1. kitaba bölüm ekl...