Bölüm 43

28 3 1
                                    

Oda içinde hoşuma gitmeyen tek bir şey vardı: Yatakkkkkk! Yer yatağıydı! Ulan bu Caponların alayı kendi ülkelerinde yerde yatarmış iyi mi? Ben sadece küçükken anneanemlere geldiğinde evleri küçük olduğu için yer yatağında yatardım. Yer yatağında yatmayı sevmem, kalkması zor oluyor, hele acil bir durumda yataktan fırlama imkanı olmadığından çok kötü yani.

Bu yatak somyasız bir bazaydı. Yani ayakları olmayan bazalı yatak. Ah ulan ahhh! dedim ama ne yapayım. Herkesin her istediği her zaman olmaz. Neyseee deyip odada boş duran bir sürü dolaba giysilerimi yerleştireyim dedim. Hay demez olayım!

Evettttt! Tabiii kiii burada da bir arıza çıkacak di mi? Çıkmazsa hatırı kalır!

Salak gibi bavulun birini açıp içindekilerin hepsini yatağın üstüne koydum, çoğu 20 gündür bavuldan çıkmadığı için kırışmıştı, onları askıya asıp düzeltmek ya da ütülemek lazımdı. Ben ütü yapmaktan nefret ederim. Uygurların işi gücü yokmuş ütüyü icat etmişler! Evet bizim atalarımıız olan Uygurlar icad etmiş kömürlü ütüyü! Zaten deri pantolonu Hunlar, kumaş pantolonu da Uygurlar icad etmişti. Şu Çin- Kore filmlerinde gördüğünüz düz bez pantolonları biz icad ettik. Çinliler eskiden Yunanlılar gibi etek giyerlermiş. Ulan kendine uygar diyen ülkelerin halkları ne meraklıymış arkadaş etek y da harmani giymeye. Harmani de önce bele bağlanan sonra da diğer ucu bir omuzdan geçerek vücudun üstünün bir kısmını kapatan giysi demek.

Neyse bu yüzden ben hep kot giyerdim. Artık kargo pantolon denen bol cepli pantolonlar giyiyorum yazın, özel bir kumaş olduğu için çok havadarlar. Avusturalya çöllerinde test edilmiş. Kışın da bacağı üşütmeyen, üstü yağmur geçirmez doku kaplı yani ıslansa bile içeri ıslaklığı vermeyen streç yani esnek bir pantolon giyiyorum. Şişman biri için hem çok rahat hem de romatizmalı biri için çok sağlıklı. Tabii bunları son bir kaç yıldır giyiyorum. ABD'de iken klasik kot ve bez kargo pantolonum vardı. İşte bunların hepsi ve lacoste tişörtlerimin alayı kırış kırış olmuştu. Yanımda askı da olmadığından bunları dolaplara katlayıp koyacaktım. 

Neyse ben ilk bavulu döktüm içindekileri katlayıp raflara  koydum, ikinci bavulu dökmeden önce şu bazaya bir uzanayım, bakalım rahat mı dedim. Amacım biraz kestirmekti. Kafamı alçak (ve de şerefsiz) yastığa koydum. 

-Bi dakka ya yastık niye alçak ve şerefsiz oluyor ki!?

-Ulan içses bu sayfaya da mı geldin?

-Evet geldim! Senin yastıkla alıp veremediğin ne? Ne diye küfür ediyon zavallı yastığa?

-Ulan başıma alçak yastıkların avukatı mı kesildin? Tabii ki alçak yastık! Ne diyeyim yüksek yastık mı?

- Yastıklara özgürlük! Yaşasın yastıkların kardeşliği!

- Lan de get! Oruç başına vurdu galiba! Bi sus!

KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin