O gün o kavgada sadece 6 kişiyi dövdüm ki benim için sıradan bir gün bile değildi. Fakat aslında birazcık tırsmıştım. Çünkü karambol kavgası dediğimiz bir kavga çeşididir bu. Kimin kime saldırdığı belli olmaz, bu tür kavgalarda her türlü puştluk şerefsizlik çok normaldir, birisi arkandan yaklaşıp böbreğine, karaciğerine bıçak saplayabilir, kafana demiri odunu arkadan ekleştirebilir, hatta kendi safındaki adam yanlışlıkla seni deşebilir. Hayatta en nefret ettiğim ve en çekindiğim kavga türü budur. Zaten erkek milleti de bunu çok sevmez. Bildiğiniz ilkel insanın içgüdüsel kavgasıdır. Ve ne yazık ki çok olur. Ben de hayat boyu böyle 100'e yakın kavgaya girmek zorunda kalmışımdır. Lisedekiler neyse de üniversitedekiler çok tehlikeliydi. Rakip siyasi görüşün elinde molotof, tabanca, Kaleşnikof filan da olabiliyordu. İşte o zaman gerçekten kurtulmak Allah (C.C.)'ın inayetiyle oluyordu. Bizim üniversite 80 öncesi üniversitelerden bile beterdi. Bu yüzden Allah korudu buna rağmen bileğimin üstünde kurşun deliği vardır. Ramazan günü, iftar öncesi, yemekhaneyi Kaleşnikofla tarayan bölücü teröristlerin kötü bir hatırasıdır. Siper almama rağmen seken bir kurşun koluma girmişti. Aptal gibi doğru dürüst tedavi ettirmeyince, veteriner bölümü son sınıf öğrencisi bir arkadaş pansuman yapıp dikiş atmıştı bildiğiniz gangren olmuştu. Acilen doktora gitmiştim ve canlı canlı, artık kol kemiğine ulaşmış olan gangrenli iltihapı doktor lokal anastezi yaprak almıştı. 40 dakika sürmüştü operasyon, kemiğe kadar ceviz büyüklüğünde etim kesilip alınmıştı. doktor 2 gün daha geç gelseydim kolunu dirsekten keserdik deyince işin ciddiyetini anlamıştım.
Yani diyeceğim odur ki kavga etmek delikanlılık filan değil düpedüz aptallık, ilkelliktir ama gel gör ki Kıyamet kopana dek insanoğlu bunu yapmaya devam edecek.
Bizim devirlerde liselerde falçata, sustalı ve kelebek tabir edilen bir çeşit özel bıçak taşımak ve kavgada kullanmak çok moda idi. Ben de iyi bir bıçak kullanıcısı idim. Üniversiteye geçtiğimizde ise Radikal dini akım üyeleri satır kullanmaya başlamıştı. Bıçaktan belki kurtulursun da satırdan kaçış yoktur.
Fakat o sırada lisede bıçak ve sopa popülerdi ancak bizim asıl şanssızlığımız hemen okul karşısındaki fuarın öteki tarafında bulunan baş düşmanımız olan liseni endüstri meslek lisesi olmasıydı. Biz düz lise (süper lise) idik ama adamlar endüstri meslek olduklarından kendi silahlarını kendi yapıp getiriyorlardı. Bilimum demir boru, gürz (topuz), balyoz, çekiç, çivili topuz, mızrak ne ararsan vardı. Sayıca bizden az olmalarına rağmen (bizim okulun nüfusu 6 bindi, onlar 3 bin) kavgaya katılan eleman sayıları en kötü günlerinde 20 idi, 300-400 kişi kavgaya geldikleri olurdu. Bizde ise en güzel günümüzde 100 kişi bulamazdık. Çünkü bizimkiler korkaktı.
Kurtuluş Savaşı kahramanı bir okulun öğrencilerine korkak deme sebebim ise tamamen farklı bir sebeptendir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ
HumorININININNNNN! Kore Mahallesi'ndeki Türk isimli anı kitabıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar! Yeni başlayan arkadaşlara önce 1. kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bu ikinci kitap. Ne yazık ki Wattpad'in azizliği yüzünden 1. kitaba bölüm ekl...