Part 176

7 3 0
                                    

İşte kursa bağlı yurt müdürlüğünün yaptığı bu şerefizlik yani fazladan para şarj etmek için bana ve diğer öğrencilere ettikleri oyunu Türk öfkesi ile boşa çıkartmıştım ama 650 dolarımı kurtarayım derken daha fazla paradan oldum sonuçta. Çünkü yurt müdürü baktı ki benle baş edemiyor tamam dedi, hesabı senin istediğin gibi yapacağım ama tek şartım var, bu gün akşam 17 itibariyle Japon yurdunu da boşaltacaksın seninle uğraşamayız dedi. Ben de öfkeyle tamam ulan dedim. Sana çek yazacağım, refund yani iade çeki  ama bir kaç gün sürer, sen boşalt dedi, ben de enayi mi yim laynn anlamında Am I stupid? Is your mother beatiful? dedim, o da  "yes my mom is still beatiful, thank you for asking  but why? diye cevapladı kekonun çok pişmiş Brezilya zencisi versiyonu. Alışmışlar vatandaşı kazıklamaya, gariban yabancı öğrenciyi söğüşlemeye, beni sazan zannedip oltayı çektiklerinde jaws olarak çıktığımı görünce tırsmışlar ve diğer öğrencileri de uyarırım diye korkmuşlardı galiba. 

Neyse, asıl Japon kurs müdürü bana söz verdi, paranı sana Pazartesi vereceğiz, şu an Cuma saat 15, çeki versek bile bozdurmazsın filan dedi. Neyse dedim, ben de hemen boşaltmıyorum odayı çeki ne zaman verirseniz o zaman boşaltırım dedim. Okey dedi, napsın! 

Ben kurstan çıkınca kara kara düşünmeye başladım, ulan Hüso, yine öfkene yenik düştün yurttan da kovuldun dedim. Tabii İngilizce kötü, ABD'ye geleli 20 gün olmuş ama daha hiç bir yeri bilmiyorum. Etrafta emlakçı yok, zaten sonradan öğrendim ki emlakçılar kiralama işine bakmıyor sadece satış işine bakıyorlar. İş başa düştü, her gün ders çıkışı kiralık ev arayacağım. 

Benim sarışın Çerkez kankaya söyledim, ev aramam lazım gel beraber arayalım dedim. Zaten ikimizin de işi gücü yok, hem dilimizi geliştiririz, hem de bu çevredeki evleri görürüz dedik. Ben önce Japon yurdunun çevresindeki evlere baktım, orada her yer villa olduğu için kiralar çok yüksek. Mecburen Kore yurdunun olduğu yere bakmaya başladım, zaten Japon yurdu yürüeyerek 2 saat kursa, metroya binersen tek durak sonra, adamlardaki tek metro mesafesi bile 1,5- 2 saat, Los Angeles o kadar büyük şehir. Üstelik de yürüdüğüm 2 saatlik yer aynı bulvar (cadde) üzerinde ve o kadar yürüsen de semt değiştirmiyorsun sadece Kore Mahallesi'nin bir ucundan ortasına kadar geliyorsun. O kadar büyük yani. Ben kursun karşısındaki sokakta şansımı denemeye karar verdim. O zamanlar cep telefonları bu kadar ileri değil, öyle internet filan yok, var da dandik. Mesela ben Türkiye'de iken en ileri telefon olan Nokia 6260'ı kullanırdım, 1,2 mp resim çekerdi vay be derdik, internete bile bağlanmazdı. Çünkü o zamanlar cep telefonlarının internet sitesi farklıydı. Şimdiki gibi her siteye giremezdin. Bu yüzden çevredeki evleri ve adresleri bulmak için kurstaki bilgisayarlardan google maps'e girmekteydim. O sırada sadece ABD için çalışıyordu google maps. Türkiye'de ya yeni başlamış ya da çok kötüydü. Biz okulun PC bilgisayarlarından gitmek istediğimiz adresi bulur, sonra bir kağıda krokisini çizer, sokak isimlerini ve nereden döneceğimizi, hangi otobüse filan bineceğimizi yazardık. Kursun karşısında Kore Cumhuriyeti Los Angeles Başkonsolosluğu vardı. Zaten Los Angeles'deki Kore Mahallesi, Kore dışında en çok Korelinin yaşadığı yer olduğu için orada elçilik olması çok normaldi. Düşünün ki Türkiye'nin bile Los Angeles'de başkonsolosluğu var ve 1970'de ilk diplomat şehidimiz Asala tarafından orada işlenen cinayetle verilmişti. Ki o zamanlar Los Angeles'teki Türk sayısı 50 filandır. O kadar az olmasına rağmen ABD'nin 2. büyük kenti olduğu için neredeyse her ülkenin konsolosluğu vardır LA'da. 

KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin