Adsız Bölüm 132

19 4 1
                                    

Cumartesi Capon yurduna taşınmakla ve bitlerle uğraşmakla geçmişti. Pazar günü erken kalkıp iyi bir kahvaltı yapmıştım ve yapacak bir şey yoktu. 3 fincan kahve de içtiğimden uykum da yoktu. Üstümü giyindim ve Hollywood'a gittim. Artık laptop almak şarttı. Türk arkadaşlardan birinde Hollywood'da bir Best Buy mağazası olduğunu öğrenmiştim. Best Buy, ABD'nin en büyük bilişim zincir mağazasıydı. Bizdeki Teknosa- MediMarkt gibi.

Önceki bölümlerde yazmıştım, ben mesleğe PC World Bilgisayar Dergisi'nde yardımcı editör olarak başlamıştım 1999'da. Ondan önce ise 1996-99 arası No Name (isimsiz-markasız) bilgisayar toplayıp satardım Ayda 30 tane bilgisayar sattığım olurdu biraderle birlikte. O zamanlar markalı bilgisayarlar aşırı pahallıydı. 1200 dolara ortalama bir noname bilgisayar alınırken aynı konfigrasyon markalılarda 2500-3000 USD civarındaydı. 2000 doların altındaki markalı bilgisayarlar ise resmen çöplüktü. Oyun filan oynayamazdın. Bilgisayardan anlamayan insanları kandırmak için tuzaktı. İşte bu yüzden Toplama Bilgisayar denen şey icat edilmişti. Günümüzde toplama bilgisayar işi öldü ya da can çekişiyor. Çünkü toplama işinde en büyük sorun ürün destekti. Toplama bilgisayarlar korsan işletim sistemi kullandığı için markalara göre çok ucuzdu. O zamanlar Microsoft efendi Win 95 için ABD'de 40 dolar isterken Türkiye'de bu fiyat 100 dolara yaklaşıyordu, ayrıca Ofis ve Internet Explorer gibi ek parçalarla 250-300 hatta 500 doları bulmaktaydı. 1200 dolara iyi bilgisayar toplayıp da 300 dolar da yazılımı vermek o sırada hiç bir Türk'ün aklına yatmıyordu. Yazılım da neydi yahu? Yazılımın içinde yer aldığı disket 1,5 dolardı, 3 disket eder 4,5-5 dolardı. 5 dolarlık şeye 300 dolar ne diye vereyim ki, enayi miyim diye düşünürdü millet (ben dahil). Çünkü o zamanlar yazılım kopyalamak çok basitti ve kopya yazılımı kullanmanın cezası ya da zararı yoktu. Tek zarar korsan oyun yüklediğinde (CD veya disketten) virüs bulaşmasıydı. O sıralar Internet hem Türkiye'de hem de dünyada çok yavaş olduğundan virüsler daha çok disket ve CD ile bulaşıyordu.

Toplama sisteme virüs bulaşırsa format atıyor ve her şeyi siliyor korsan sistemi tekrar yüklüyordun.Bu kadar basitti. Ancak eğer değerli bir dosyan (yazı filan) varsa o da güme gidiyordu. Böylece antivirüs firmaları doğdu. Eskiden beri söylenir, dünyadaki virüslerin %99'unu üretip yayan antivirüs yazılımı üreten firmalardır diye. Gerçekten de doğrudur. %99 olmasa da %60-70 virüs, firmalar tarafından üretilir. Truva Atları ise daha çok tehlikelidir ve bunları devletler, profesyonel dolandırıcılar, Rus istihbaratına çalışan serbest korsanlar üretir.

Bizim ülkede ilk günden beri yazılım korsanlığı ve noname  bilgisayar işi normaldi. Teknoloji üretemiyorduk ve madem üretemiyoruz ne diye telif hakkı koruması yapalım ki? Halkımız ne diye teknolojiden uzak kalsın? Türkiye'de 2000'li yıllara kadar devlet tarafından korsana göz yumuldu ki bence de doğruydu. Emperyalist ülkeler diğer ülkelere telif adı altında dayatma yapıyordu. Dünyadaki işletim sistemlerini en çabuk kıranlar Ruslardır. Sovyetler Birliği, Bilişim Teknolojisinde (iletişim (cep telf vs), bilgisayar, yazılım,donanım ve elektronik) çok geri kalmış bir ülke olduğundan Tüketici için Bilişim ürünler üretemiyordu. Sadece askeri amaçlı ürünler tasarlardı. ABD ise önce askeri amaçlı tasarlar sonra da aradan 10-20 sene geçince o tasarım sırasında harcanan parayı karşılamak için halka sunardı. Internet'in atası olan DARPA projesi, 1960'larda ortaya çıkmıştı. Eğer ABD, Sovyetler tarafından nükleer saldırıya uğrarsa ve ülkenin önemli kısmı yok olup da her çeşit altyapı çökerse karşı saldırı nasıl yapılacaktır ve bu emir nasıl iletilecektir? İşte bu amaçla nükleer felaket sonrası bile bilgisayarlar yarımıyla iletişim kurmak üzere bir sistem geliştirildi. Bu Intranet'ti (İç Ağ- Kapalı Ağ). Kapalı Ağlar sadece ağdaki bilgisayarların birbiriyle iletişimine izin verir, dışarıdan hiç bir bilgisayara bağlı değildir.Böylece ağa sızılması önlenir. Günümüzde askeri ağlar ile çoğu bankanın ağı intranettir. Bankalardaki bilgisayarların internete bağlı olmaması gerekir yoksa korsanlar hackerler bankayı soyarlar.

Dünyadaki ilk bilgisayar Abaküs'tür. Çin icadı olan bu alet hesap yapmak için kullanılır. Mesela 20. yy başındaki Çin'i anlatan filmlerde dükkanlarda satıcıların önünde büyük tahta abaküslerin olduğunu görürsünüz. Ya da Çin- Kore tarihi filmlerinde. 

Türkçe'de bilgisayar desek de İngilzce'si Computer olan cihazın temel görevi hesap makinesidir. Bir bilgisayar aslında süper hesap makinesinden başka şey değildir. Mesela 3boyutlu oyun oynarken-film izlerken bilgisardaki ekran kartı işlemcisini sayineyde mesela 100 kez polinom veya prizma çizer. 

KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin