Yemeği yedim ve o yorgunlukla saat 9:30'da vurdum kafayı yattım. Sabah 10'a kadar deliksiz uyudum. Uykumu almıştım, sabah içeri giren yakıcı Eylül güneşiyle uyandım, oda çok geniş olduğu için daral gelmiyor, sıcaktan boğulmuyordum. Ama pencereyi de açacak kadar enayi değildim, gündüz 50 derece gece 15 derece sabaha karşı 10 derece ve altına iniyordu Los Angeles. Eee çöl iklimi böyledir.
Neyse sabah kalktım, uykumu almıştım, şu kahve makinesini de denemek istiyordum, tuvalet işini hallettikten sonra mutfağa gittim ve cihazı güzelce yıkayıp temizledim, bir kaç kere su koyup çalıştırarak içindeki mikropları da öldürdüm. Sonra buzdolabına koyduğum dün 99 Centçiden aldığım kahvaltı malzemelerini çıkarttım. Ooo neler yoktu ki, Şekerli kruvasan, Plain (sade) Kruvasan, Bagel, domates, yeşil biber, beyaz peynir, pizza ve kahve vardı menüde.
Bagel nedir, bir çeşit açmadır ama daha serttir, tatlı değil tuzludur ama bizdeki gibi çok tuz kullanılmadığından tatsız tutsuzdur. Susamsız simit tadına benzer, simitin hası pekmezli suda haşlanır sonra fırınlanırken bagel sade suda haşlandıktan sonra fırınlanır. Bir nevi içi boş (sade) poğaçadır ama bizdeki poğaçalar çok yağlıdır. Kruvasan ise Fransızların milli ekmeğidir (Francala değil tabii ki) çikolatalı, reçelli, hamlı, yumurtalı bir sürü kruvasan çeşidi vardır. Daha doğrusu bunu kruvasanın içine koyarlar. Benim kursun alt katında bir dükkan vardı, bazen sabah kahvaltılarını oradan alır yukarı öyle çıkardım, Bizdeki tost veya sandaviç yaptırma gibi orada da kruvasanın içine salam (ham), yağda yumurta, peynir filan konurdu. İstersen bagele veya düz tost ekmeğine de yaptırabilirdin.
Şekerli kruvasanı niye mi almıştım. Çünkü hatun tavlayacaktım! Kat arkadaşım, ilk gün test çözerken yan yana oturduğum Fransız- Capon kırması fıstıktı. O kızı etkilemek için sabah kahvaltı hazırlmaıştım. Eee artık bit sorunu da çözdüğüme göre acilen hatun tavlama faslına geçebilirdim di mi?
Nah geçerdim! Ah capon kızları ahhh! Çızdınızzzz lan karizmamı kaç kere! Yumurta gibi oğlanın kaç kerre kalbini kırdınız laynnn! Zalımlarrrr!
Şimdi yurt olarak kullanılan villadan bahsedeyim. İki katlı villanın girişinde dış kapı ve ufak bir bahçe vardı. Yanında sıra sıra başka villalar vardı. Sanırım bu villa ya sokaktaki ilk ya da ikinci villaydı. Girişteki sahanlıkla iki kişilik bir salıncak vardı. Ağır bir ahşap kapı ne yazık ki hep açıktı, kilit yoktu. Bu da güvenli açısından çok tehlikeliydi. Ne yazık ki gençler gece yarısından sonra da geldiği için, herkese de anahtar yaptırmak abes olduğundan (kimi 1 hafta kimi 3 ay kalıyordu, anahtar nasıl takip edilecekti, gerçi oda anahtarı takip ediliyorsa dış kapı anahtarı da ediliebilirdi ama işte yönetici olan puşt daha 25-26 yaşında bi çocuktu.Sorumsuz caponlardan ne bekliyorsun ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ
HumorININININNNNN! Kore Mahallesi'ndeki Türk isimli anı kitabıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar! Yeni başlayan arkadaşlara önce 1. kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bu ikinci kitap. Ne yazık ki Wattpad'in azizliği yüzünden 1. kitaba bölüm ekl...