Bölüm 36

29 4 0
                                    

Şimdi Bruce hakkında bilgi vereyim biraz internetten buldum, 1955 Almanya doğumluymuş, babası ABD'li asker annesi Almanmış, New York yakınlarındaki küçük eyalet şehir New Jersey'de büyümüş sonra da New York'a taşınmış. Tanınması ise benim de çocukluğumda severek izlediğim Don Johson'un başrolde olduğu Miami Vice isimli polisiye dizide konuk oyuncu olması ile başlamış sonra da Mavi Ay'de başrolü kapmış. Ben onun Die Hard serisini çocukken hiç izlemedim, ya video kasete düşmemişti ya da ben ıskalamıştım. Onu ilk kez sinemada izledim, Hudson Hawk isimli komedide ancak pek hatırlamıyorum, yakınlarda filmi izledim ve hiç beğenmedim. Benim tarzım değil. Fakat çok iyi hatırlıyorum lisede gittiğim o filmden sonra onun müzik kasetini alıp walkmanda dinlemiştim, bence berbattı, evde bir yerlerde hala durur. Yine de çocukluğumda en sevdiğim dizilerden biri olan Mavi Ay'ın başrolü olduğu için severim. Tabii ki 80lerin çocukları için 1 numaralı dizi Kara Şimşek'tir. Başrol David Hasellof ise sonra Baywatch'de oynadı fakat sonra silindi gitti.

Bruce 1987'de Demi Moore ile evlenip 2000'de boşanmış, 2004'de Brooke Burn ile 10 ay nişanlı kalmışlar, Mart 2009'da ise şimdiki eşi  Emma Hemings'le evlenmiş. Yani ben onunla tanıştığımda tamamen bekardı. Dini inncı çok zayıfmış, galiba kiliseye 98'den beri hatta daha öncesinden beri gitmiyormuş, ama Luteryanmış, şu sıralar antik dinlere, güneşe tapma vs kafayı takmış haldeymiş. Bunu diyen kendisi. 

Bruce sıkı bir Cumhuriyetçi, zaten oynadığı Die Hard gibi filmlerin kategorisi Pentagon destekli sağcı filmlere girmekte. Kendisi Cumhuriyetçi partiyi desteklemiş, Baba Bush için seçim kampanyasında çalışmış, Bill Clinton karşısında durmuş. Ayrıca sıkı bir silah hakkı destekçisiymiş. Yani ABD'nin başına bela olan isteyenin istediği kadar silahı satın alma ve taşıma hakkını destekliyormuş. Yani aslında bir ABD faşosuymuş. Unutmayalım ki babası bir asker ve annesi de Batı Almanyalı bir alman, otomatik olarak ailecek anti komünistler yani. Normal bir durum. ABD'de polis ve askerler asla Demokratlara oy vermezmiş. Ancak 2006'da şöyle demiş ben apolitikim ve hükümet karşıtıyım, benim Cumhuriyetçi olduğumu yazmayın demiş ki o suırada oğul Bush hükmeti vardı iktidarda. Los Angeles, Malibu, New Jersey, Manhattan, Turks Caicos Adasında mülkleri varmış. Yani çok zengin, ayrıca iki eşinden 5 çocuğu varmış. 

Bu arada Hollywood'un en çok kazanan 7 aktöründen biriymiş, 3.6 ila 4 milyar dolar serveti varmış. Yuh artık. 

Ben o gece barda otururken Bruce ve arkadaşları kalktı ve bodrum katta bulunan discoya indiler. Aslında oraya inmek için en az 600 dolar hesap ödemek gerekiyordu. Biraz sonra hani benim hayran kaldığım kız ve arkadaşları da aşağı inince ben de Can'a aşağı inelim dedim. Bardaki bartendere aşağı ineceğimizi söyledi. Tamam dedi barmen, bu arada şunu ekleyeyim meğer Can orada bir iki yıl barmen olarak çalıştığı için çok seviliyormuş, biz o yüzden beleşe girdik. Aslında Can'la ilgili hoşuma gitmeyen daha en başta bir muhabbet olmuştu. Onu da unutmadan anlatayım.

Ben tabii Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş biri değilim, uzun yıllar İstanbul'da çalışmış biriydim. Yani bu ortamları biraz bilirim. Üniversiteyi de Bursa'da okumuştum. Ne yazık ki Bursa gaylari ile meşhur bir şehrimizdir. Zeki Müren, Bülent Ersoy, Yılmaz Morgül ve daha bazıları Bursalıdır. Ve Bursalılar bu konunun açılmasından çok rahatsız olurlar. Fakat benim öğrencilik devrimde Bursa Kültürpark'ta ve Tophane denen kaleye çıkan yokuşta gece yarısından sonra bu tür ahlak dışı işlerin olduğunu duyardık. Ben hiç görmedim tabii. Fakat daha sonra İstanbul'a geldiğimde özellikle E-5 üzerindeki Merter semti kavşağında her gece onlarca transseksüelin işe çıktığı haberlerde görülürdü. Bir kaç kez oradan geçerken uzaktan da olsa onları gördük. Fakat genelde bizim ülkemizde bu tür sapık işler aleni değildir ve gayler (biz kısaca homo ya da ipne deriz de ABD'de gay deniyor kibarlık olsun diye) de TR'de gay olduklarını bir başkasına söylemez. Fakat ABD'de bu işler normal.

İşte Can'la daha kulübe ilk girdiğimiz sırada laf gaylikten açıldı, konuyu uzatmak istemiyorum, belki bir başka bölümde ele alırım, fakat konuşmalardan Can'ın bisexuel olduğunu öğrendim. Yani hem erkek hem kadınla yatmada sorun görmüyordu. Tabii takdir edersiniz ki ben bunu duyunca çok rahatsız oldum, o zamana kadar Türkiye'de hiç bir gayla tanışmamış ve konuşmamıştım, en yakın olduğum mesafe belki 100 mt filandır o da Merter'den hızla geçerken, otomobil içindeyken. Fakat şimdi yanımda üstelik de Türk bir gay vardı ve ben çok rahatsızdım. Neyse işte bu muhabbet canımı sıkmıştı, sonra o kızı gördüm akabinde de masaya konuşmaya gititk. Şimdi ise ben yanımda Bİ olsa bile çok yakışıklı biri olduğuna güvenerek aşağı inmek istiyordum ki şu kızı bir tavlayayım.

Tabii hepiniz bana salaksın oğlum dediğinizi duyuyorum. Ben de biliyorum hiç şansım yok ama ne yani denemeyim mi? İçimde mi kalsın? Hiç olmazsa en fazla terslenirim de içim soğur di mi? Herhalde tokat filan yiyecek değilim, sadece belki kıza çıkma teklif ederim di mi yani! İşte sırf o amaçla aşağı discoya inmek istiyordum. Can ise sırf ben istediğim için iniyordu, onun ilgisini çekecek bi durum yoktu, hatunlarla ilgilenmiyordu ki herif. 

KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin