Adsız Bölüm 138

14 4 0
                                    

Biraz Amerikan Film Endüstrisinin nasıl doğduğuna bakalım. Önce sektör (iş kolu) ile endüstri arasındaki fark: Sektör demek iş kolu demektir, inşaat, gıda, otomotiv herbiri birer sektördür. Film işi de bir sektördür. Ancak sektör genel bir isimdir, her ülkenin o sektörü farklılık gösterir. Kimi sektörler az gelişmiş kimi sektörler çok gelişmiştir. Endüstri ise Sanayiidir. Yani hammadde ve yarı işlenmiş maddeleri işleyerek toplu üretimde bulunmaktır. Buradaki toplu üretime dikkatinizi çekmek istiyorum. Eskiden Türkiye'de sadece TOFAŞ  ve Renault fabrikaları vardı ve iç piyasaya yönelik mesela senede 10 bin araç üretirlerdi. Günümüzde ise Türkiye'de bir otomotiv endüstrisi var. Otomobilden kamyona otobüse pek çok ürün  çeşidi ve marka var. Bunlar iç piyasanın ihtiyacından çok fazla üretip ihraç etmekteler. Yani seri üretimde bulunmaktalar. Eğer aşırı çok miktarda üretim yapabiliyorsan o iş kolu (sektör) artık endüstri olmuştur.

Hollywood film sektörü bir endüstridir. Türk film sektörü ise sadece sektördür. Hatta Türk dizi sektörü bile halen sektördür, endüstrilememiştir. Sadece Bollywood (Hindistan Film sektörü) bir endüstridir. Türkiye'de çok fazla TV kanalı olmadığından (olanların sadece 5-6 tanesi yerli dizi çektirip yayınlamaktadır) Türk dizi sektörü çok gelişemiyor. Türk film sektörü ise berbat senaryolar yüzünden çok az film çekmekte ve çekilen filmlerin %90'ı zarar etmektedir. Türkiye yurtdışına sadece dizi ihraç edebilmektedir, bu yüzden Türk dizi sektörü Türk film sektöründen daha gelişmiştir. Aslında dizi sektörü film sektörünün alt dalı olmasına rağmen ona göre çok ilerleme kaydetmiştir.

19.yy sonu 20yy başında fotoğraf makinelerinin aslında hızlı resim (moniton picture) gösterebileceği ve belli bir hızda artrtda resim gösterilirse insan gözünün bu resimlerdeki ufak farkları kesintisiz bir hareket olarak algıladığı anlaşıldı. Yani eğer evde foto mak ile 10 tane resim çekseniz ve her resimde kolunuzu 1 santim havaya kaldırsanız 10 resmi arka arkaya hızla geçirdiğinizde sanki kolunuz bir anda havaya kalkmış gözükür. İşte bu moniton picture tekniği ve modern filmciliğin icadıdır. Cartoon denen çizgi filmler tam da böyle yapılır. Bir veya bir kaç ressam mesela 1940ların Tom ve Jerry çizgi filmlerinde şöyle yapıyordu, aslında bir çöp adam olan ve sadece başı, eli, ayağı hacimli, kol-boyun ve bacakları çöpten olan çizimlerde surata ifade vermek için artartda resimler çiziliyordu. İnsan gözünün yanılması için önünden 1 saniyede geçmesi gereken resim sayısı 24 idi. Buna 24 frame per second (FPS), saniyede 24 resim kuralı denir. 10 dakikalık bir çizgi film için ressamlar 1dk=60 saniye 10dkX60snX24resim=14.400 (on dört bin dört yüz) resim çiziyorlardı. Bu yüzden ilk çizgi filmler 1 dk civarındaydı=1440 resim. Bu yüzden bacaklar kollar çöp adamdı. Surat iki yuvarlak= kulaklar iki yuvarlak= göz, bir oval çizgi ağız şeklinde çizilmekte idi.  1400 resmi kim çizecekti yahu! Tabii ki Walt Disney isimli biri.

Sonra Edison (hani ampulu icad eden) ilk film çekme makinesini icad etti. Edison 1890'da 40 tane noktayı kağıdın farklı yerlerine çizerek (40 kağıda 1'er nokta, farklı yerlerde) ilk hareketli görüntüyü elde etti. Patenti de aldı ama işe yaramadı. 5 sene sonra Fransa'da Lumiere Krdeşler ilk sinema makinesini resmen icad etti ve patentini aldı. Bu gün Işık gücü ampülü icad eden Edison'un ismiyle anılmaz Lümen'le anılır. Bu ampul kaç Lümen gücünde ışık verir? Kaç Edison gücünde değil de Lümen gücünde. 

Lümen Biraderler ilk filmi bir bodrumda paralı olarak gösterdi ve 25 kişi izledi. Kısa zamanda film ve fotoğraf makineleri panayır ve sirklerin vazgeçilmez aleti-eğlencesi haline geldi. İlkçağ'dan beri kasaba kasaba şehir şehir gezen gezgin sirkler Batı dünyasında hep vardır. Biz de de vardır ancak çok geç gelmiştir. Mesela ünlü İngiliz şair Sheakspeare aslında bir panayırda tiyatro gösterilerini yazan adamdı. Yani sirk senaristi. Eski Yunandaki oyun (tragedya- komedya) yazarları da bağbozumu sırasında üzümden şarap yapıldıktan sonra müzik çalarak sarhoş halkı eğlendiren adamlardı. Tiyatro, baharın gelişini kutlayan bağbozum yapmış sarhoş halkı eğlendirmek için İlkçağ'da Yunan ve Ege'de ortya çıkmıştı. Sinema da öncelikle sirklerde gelişti. İlk sinema ve foto makinelerini alanlar sirklerde çalışmaya başladılar. Gelenlerin resimleri çekiliyor 8hatıra fotoğrafı) ve onlara iyi bir ücrete satılıyordu.

Eskiden beri gezgin sirklerin ayrıca gizli bir işi daha vardı: Fuhuş

Sirkte gündüz ya da akşamüstü gösteri yapan kadınlar gece de kasabanın-köyün delikanlılarına,erkeklerine hatta milli olacak yeniyetme çocuklara hizmet verirlerdi. Bütün sirkler böyleydi.

Ben çocukken Akşehir'e panayır gelmişti, lunapark, çarpışan oto, dönme dolap , hedef vurma vs kurmuşlardı. Hatta ufak bir hayvan (ayı) gösterisi de vardı. Tabii bunlar çingeneydi. Fakat gece yarısı olunca gündüz gelen biz çocukların yerine koca koca adamların panayıra gittiğini görürdük. Ulan gece de mi eğlence vardı, biz de gitmek istiyoruz dediğimizde ana babamız bize çok kızardı. Ve her gece panayırda olay çıkardı, kazıklandığını düşünen müşteri parayı ödemek istemeyince bir güzel dayak yerdi vs.


KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin