Kahve makinesini ve kahveyi niye uzun uzun anlattım çünkü bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var lafı çok doğru. Bu makine sayesinde çok iyi bir dost kazandım, Taylandlı Aek! Kod adı Abaza!
99 Centçiden metroyla döndüm, artık akşam olmuştu ve ben aşırı yorgundum. Bugün başıma gelmeyen şey kalmamıştı. Sabah 7'de kalkıp bavulları hazırlamış ve koreli yurt sahibinin arabasıyla 50 dolardı galiba kısacık mesafeye haa, 100 dolara LAX'a gidiyordum yani, saat 10'da Japon dormitorisine varmış, eşyaları yerleştirirken saat 11 gibi bitlendiğimi anlamış, bir koşu dışarı çıkarken bana çelme takan Meksikalı, o sinirle turşuya çevirmiş akabinde 1 saat yürüyerek bit ilacı almış, 1 saat de dönüş, saat 2 gibi banyoya girmiş, saat 3'de defalarca yıkandıktan sonra banyodan çıkıp çamaşırları kaynar su modunda yıkarken odayı da saat 4'e kadar dezenfekte etmiş, akabinde bitli battaniye ve nevresimleri yurt müdürü olan dingil odasına bırakıp, ona da bir ton fırça attıktan sonra akşam 5 gibi 99 centçiye gitmiştim. Alışveriş ve dönüş 6, 6:30 olmuştu. Valla aksiyon ve çok yürüme ünden hoşafım çıkmıştı.Odaya gittim yeni çarşafları serdim ve hemen uyudum. Ki kapı çaldı, haydaaa, neyse kalktım kapıyı açtım ki müdür, meğer benim bitli çarşaflar yüzünden onun odaya da bit bulaşmış kaşınmaya başlamış, benden bit ilacı istiyordu. Aslında ulan şerefsize vermeyim bitlensin ya da gitsin alsın 30 dolarımı harcamasın diye düşündüm bir an, ama bit bu bulaşır. Ya üst kattaki herkese ve eşyalara bulaşırsa ve iki üç gün sonra yine bana bulaşırsa! Çünkü aynı villada kalıyorduk. Mecburen, sırf kendimi düşünerek spreyi verdim çok harcama dedim, bu arada odadaki bütün eşyları, nevresim ve battaniyeleri de yıka dedim.
Dingil oğlu dingil, odasındaki yurttakilere ait bütün battaniye ve nevresimleri almış aşağı yıkama bölümüne getirmiş. Yıkama bölümü mutfak kapısından çıkılan küçük bir bahçede, 1 çamaşır 1 kurutma makinesi var. Bir de büyük çöp. İlk yurda girdiğimde bu büyük çöp kovası dolduğunda benim boşaltmam gerektiğini söylemişti. Katta benden başka sadece 1 kişi vardı ve kendisi yapacak değildi ya! İçimden diktir çektim tabii ki, yurda o kadar para veriyordum, sen boşaltacaksın tabii ki ipnaaa diye içimden geçirdim. Ve orada kaldığım 15 gün boyunca da çöpü ellemedim. Zaten bit olayı yüzünden fırçaladığım için kendisi boşalttı ipnaa!
Neyse 1 saat sonra tüpü getirdi. Ulan yawşak benim kullandığımın iki katı kullanmış ilacı ve neredeyse dibine getirmişti. 30-40 dolar bir şeydi, ucuz değil yani, ben onu 1 sene kullanırdım, kızacaktım ama o sırada hem yorgundum hem de o gün için o capon fırçalanma kotasını doldurmuştu, bir üst kotaya çıkmıştı, dayak! Yani yorgun olmasam eşşek sudan gelinceye kadar döverdim de bazen bazı ipneler işte şanslı oluyor. Hayır şunu diyecektim de İngilizcem o kadar iyi değildi, Seni dövecek halim yok, bi zahmet kendi kendini döv!
Neyse dedim ve uyumaya devam ettim, fakat bu halim onu ezmişti, bazen adamı dövmeyecen ezecen, böylece köpeğin edecen! Hani köpeği öldürmeyeceksin korkutucaksın derler ya! Aynı hesap! Yatmadan önce fırçamı da attım: Hani yemek dahildi yurt fiyatına, bomboş lan dolap dedim, Abi senin kata günde 2 büyük pizza getiriyorum dedi. Hımmm pizzaaaaa! Bak bu oldu işte! Ne zaman getiricen laynnn! Abi birazdan işe gidecem, bi pizzacıda arabayla dağıtım işindeyim dönüşte 4 büyük pizza getirecem dedi. Bütün villa için! Bizim kata 2 tane bırakıyorsun değil mi dedim. Katta iki kişi vardı ama ben böyle deyince evet dedi. Ama bunların herbiri 12 kişilik dedi. Sen dedim her gün 2 büyük pizza mı getiriyordun deyince aslında 2 günde 1 dedi. Her gün getir dedim ve akşam pizzaları getirince kapımı çal, beni uyandır deyip şutladım. Resmen yurt müdürünü emrime almıştım yani.
Vurdum kafayı yattım. Deliksiz uyumuşum, oda kapım çalınınca uyandım, gelmişti, mutfağa geçtik, elinde 4 büyük pizza vardı, ikisi peperonili ikisi peynirli. 1 peperoni bir peynirliyi bana verdi, peperonilinin üstünü okuyunca içinde domuz (ham ) olduğunu gördüm, o sırada yukarı çıkan merdivenleri yarılamıştı çağırdım geldi, bunda Ham var dedim, ben Müslümanım domuz yemem, sen öteki peynirliyi de ver dedim. İtiraz edecek gibi oldu ama elimi uzatıp elindeki peynirliyi alıp peperonliyi koydum. Sonra da geri döndüm. Birini dolaba koydum diğeri zaten pişmiş olduğu için başladım yumulmaya, yarım pizzayı bir oturuşta gömdüm. O gün o hengamede tek lokma yememiştim, zaten kaç gündür de kore yurdunda açlıktan iğne ipliğe dönmüştüm. Kesin 95 kilodan 3 kilo filan gitmişti yani. Acilen eski görüntüme kavuşmalıydım. Ben o göbüşe on yıllardır ne çok yatırım yapmıştım beaa! En önemli sermayemdi ve kaç haftadır sermayeden yemekteydim, acilen eksilenleri yerine koymalıydım. Şapırttt!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ
HumorININININNNNN! Kore Mahallesi'ndeki Türk isimli anı kitabıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar! Yeni başlayan arkadaşlara önce 1. kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bu ikinci kitap. Ne yazık ki Wattpad'in azizliği yüzünden 1. kitaba bölüm ekl...