Yeminler ettim yalvardım yakardım. Tam 9 saat bu şekilde konuştuk. Burhan'ın, Mahmut'un ve benim ailem dışarıdaydı.
Seni bekliyorlar dedi. Gidecek yüzüm yoktu. Burhan ölmüştü, onların ailesinin yüzüne nasıl bakardım.
Dışarı adım attığımda burhanın annesi, niye yaptın diye bana bakarak ağladı. Mahmut'un ailesi ise Mahmut'a ne yaptın söyle diye yalvardı.
Ben ise suçsuzluğumu ispat edemeyeceğimi düşündüm.
Ailemin yanına gittim, annem ve babam çaresiz ve üzgündü. Sarıldım onlara, belkide son sarılmamdı.
3 aileyi de topladım, olan her şeyi anlattım. Mahmut'un annesi ağlamayı kesip, bir anda sinirli ve üzgün şekilde bana baktı.
Çantasından bir kitap çıkardı. Kitapta Arapça yazılar vardı. Burhanın babası okuduğunda ise şok olmuştu, her şeyi Mahmut'un yaptığını anlamıştı.
Başımıza gelenlerin hepsi, Mahmut'un kitaptan okuyup şeytan büyüsü yapmasındanmış.
Fakat Mahmut neden böyle bir şeye yeltenmişti ki.
Annesi o kitabı Mahmut'un yatağının içinden bulmuş.
Benim masum olduğum ailem tarafından anlaşılmıştı ama komutan beni içerimi atacaktı bilmiyordum.
Her aileyi sorguya çektiler. Komutanın neden öyle bir şey yaptığını anlamadım, ancak seni burada görmedik sen orada değildin dedi. Bunu diğer ailelerde kabul etti, hemen evine git dedi.
Şaşırmıştım. İçimde üzüntü ile gittim. Eve geldiğimde her şey değişik gelmeye başladı.
1 yıl psikolojik tedavi gördüm, Burhan ve Hoca ölmüş, Mahmut ve diğer sahtekar hoca kaybolmuştu...
İş bulmuş işe başlamıştım. Her şey çok iyi gidiyordu. Ancak otobüsle tekrar o yerin önünden geçtiğim güne kadar.
Merak, insanın en büyük düşmanı olmalı.
İlk durakta indim oraya doğru yürüdüm. Kapısı hala açıktı. Büyük bir kapısı vardı oranın.
Araladım kapıyı içeri doğru baktım. Kimse yok gibiydi yine.
Merak ediyordum, Mahmut'u ve O adamı.
Evet girdim yine içeri, çok yavaş adımlarla yürüdüm içeriye doğru.
İlk merdiveni çıktım ve en üst kata geldim. Korkmaya başladım bir anda, hiç ses, hiç bir şey yoktu. hızlıca indim aşağıya.
Diğer yere doğru gitmeye cesaret edemedim ancak dikkatimi çeken bir şey olmuştu, rüyamda bizi götürüp koydukları odada mezara benzer, etrafı taşlarla dizini bir tümsek vardı.
Evet mezara benziyordu. Üstünde kana benzer kırmızılık.
Yanına yaklaşıp eşelemek istedim, tam elimi toprağa daldıracakken bir çığlık sesi duydum.
Korkarak oradan hızlı adımlarla çıktım. Eve gittim hemen çok yorulmuştum. Uzandım yatağa, ancak olan oldu. Her şeye başa dönmüştü.