Ben okumaya başlayınca sesi kesildi, en ufak bir ses çıkmıyordu yengemden. İşin ilginci telefonu kapatmıyordu da, ya da kapatamıyordu.
Okudum, okudum dinliyordu sessizce, nefes alıp vermesi bile duyulmuyordu. Bitirdim ve son kelimeyi okumamla karşımdan ağlama sesi gelmeye başladı, hüngür hüngür ağlıyordu kadın.
Neden ağlıyorsun demek üzereyken; hocamın tek sual hakkım olduğunu, söylediği aklıma geldi.
Tuzaktı bu, ona neden ağlıyorsun dersem başka soru soramazdım. Susuyordum ağlamasını dinliyordum.
Birkaç dakika ağlamasını dinledim, baktım susacak gibi değil. Neden dedim, Neden yaptın bunu.
Ağlaması yerini bağırışlara, çığlıklara bıraktı, bas bağırıyordu koskocaman kadın telefonda. Söylemek istemiyordu, ama ağzından kelimeler döküldü. Hocamın dediği gibi sadece neden demem yetmişti, anlamıştı sorumu.
Bir yandan bağırıyor, bir yandan bana yaptıklarının sebebini anlatıyordu. Çok zorlanarak söylüyordu. Hiç istemiyordu sanki, ama mecburdu. Hocamın okuttuğu şeylerin etkisinden öyleydi muhtemelen...
Neslihan dedi, birkaç defa arka arka. Neslihan bana büyü yaptı, Neslihan bana musallat yolladı...
Neslihan anneannemin adıydı...
Sonra gülmeye başladı. Ama yanlış kayaya çarptı, benim annem ona cezasını verdi, hem ona hem çocuklarına dedi.
Dinliyordum sadece...
Hem o, hem evlatları bana yaşattıklarından fazlasını yaşayacak, bir evladı zaten yaşıyor diğerleri de yaşayacak Neslihanla birlikte, onları öyle bir yere yolladık ki, varlıklara karışıp benliklerini yitirecekler, varlıkların içinde akıllarını kaybedecekler, varlıkların önünde çığlıklar atacaklar, gündüz kapısı penceresi kapalı evlerden çıkamayacak, gece kapısı penceresi açık evlerine giremeyecekler...
Dehşetle dinliyordum. Bu devam ediyordu konuşmaya, ben duyacağımı duymuştum, dayanamadım kapattım suratına telefonu...
Kabul etmişti yaptığını. Peki; bizim iyi bir insan, kendi halinde yaşlı bir kadın diye bildiğimiz anneannem, gelinine nasıl bir büyü yapmıştı da, gelini şimdi hem ondan, hem çocuklarından intikam almaya çalışıyordu.
Büyük dayıma kim bilir neler yapıyordu, bizden uzakta...
Onunla çok samimiyetim olmamasına rağmen içim cız etmişti, akrabamdı sonuçta öz dayımdı, ailemdi...
Sorunu anneannemleyse, neden benim annemi ve dayılarımı da bulaştırıyordu bu işe, onların ne suçu vardı? Nasıl bir kin vardı ki kadında, sadece anneanneme zarar vermek ona yetmiyordu, onun bu acımasızlığı ve tehditleri karşısında benim de nefretim katlanmıştı...
İşin ucunda ailem vardı, en çok şaşırdığım şey ise, dünyada şerli varlıklarla en son uğraşmasını bekleyeceğim kişi olan anneannemin, yengeme büyü yapmış olmasıydı.
Bunlar yengemin sözleriydi, ama sesinden doğruyu söylediği anlaşılıyordu, zaten hocamın dediği gibi yalan söyleyemezdi, yani anneannem büyü yapmış veya yaptırmıştı onlara, bu kesindi...
Birden kalkıp anneannemin evine gidip, bunu sormayı düşündüm, ama en son bana dediklerinden sonra gidemezdim.
Kadın varlıkların etkisi altındaydı, benimle sağlıklı bir şekilde konuşamazdı.
Elime bir poşet aldım, banyomuzda bakır bir tas vardı onu koydum poşete. Sonra bir şişe bulup, banyodan doldurdum, onu da koydum poşete.
Yengemin annesinin ismi de aklımdaydı, yengemin adını zaten biliyordum, yaptıklarının sebebini de öğrendikten sonra hocamın evine gitmeye hazırdım.
Anne ben gidiyorum dedim.
Nereye oğlum dedi.
Dolaşacağım biraz dedim çıktım evden.
Aşağıda da babamla karşılaştım işten gelmişti, ona da aynı açıklamayı yaptıktan sonra saate baktım vakit ikindi olmuştu, atladım arabaya sürdüm hocamın köyüne doğru tekrardan...
Sigara üstüne sigara yakıyordum, zira bir bilinmeze doğru gidiyordum, hocaya güvenmekten başka çarem yoktu.
Bu düşünceler arasında köye vardım, çıktım yamaca çaldım hocanın kapısını, açan olmadı.
Oturdum evin dibine, bir sigara yaktım hocayı beklemeye başladım akşam olmasına az kalmıştı...
Sigara bitince kalktım tekrar kapıyı çaldım, belki içeride namaz falan kılıyordur, bitirmiştir düşüncesiyle.
Gerçi ikindiyle akşam arası ne namazı kılacaktı, üstelik akşama dakikalar kala, ama bir umut işte. Açan olmadı yine, tekrar oturdum evin dibine...
Akşam ezanı okunmak üzereydi, camiye uğramadan gelmiştim evin önünde...
Otururken aklıma geldi, belki camide olabilirdi hoca. Tekrar köye inmeyeyim bekleyeyim en iyisi, ezanı okuyup namazı kıldırsın sonra nasılsa evine gelecek diye düşünüyorum.
Poşetimi de yanıma koydum, bir yandan da kulağım camide hocanın ezanı okumasını bekliyorum, ama hala okunmadı.
Bir beş dakika daha bekledikten sonra ezan okunmaya başladı, ama ses hocamın sesine benzemiyordu...