Girdap 2

1.1K 28 1
                                    

Kalkıp kapıyı açtım. Açar açmaz kanımın damarlarımdan çekildiğini hissettim. Anam ve babam bana bakıp, art arda maleun diyorlardı.

Ensemde bir nefes hissettim ve arkamı döndüm; amcam kırmızıya dönmüş göz bebekleriyle bana bakıyordu. Elleriyle boynumu sıkıp Arapça bir şeyler fısıldamaya başladı.

Tekrar kapıya baktığımda, anamla babamı kapı eşiğinde boyunlarından asılı olarak gördüm.

Birden sabah ezanı sesiyle yataktan fırladım. Nefes nefese kalmıştım. Boynumda acı hissediyordum.

Bir yandan gördüklerimin kâbus olduğuna biraz da olsa seviniyor, bir yandan da bugünkü olayın ardından bu kâbusu görmem beni bir hayli korkutuyordu.

Olayın etkisiyle uyuyamadım, güneşi doğmasını bekledim. Güneş doğar doğmaz, ahırın kapısını açıp, hayvanları dışarı saldım. Kahvaltı yapıp karnımı doyurduktan sonra Ali Ağa'nın evinin yolunu tuttum.

Cemal bahçede odun kırıyordu, beni görünce elindeki nacağı bıraktı. Hoş geldin kardeşim deyip içeri davet etti.

İçeri geçip oturduk, biraz sohbet ettik. Cemal'e gece gördüğüm rüyayı anlattım ve maleun kelimesinin anlamını sordum. Maleun kelimesinin Türkçe anlamının lanetli olduğunu söyledi.

Rüya için, dünkü gördüğün yazıdan sonra etkilenmişsindir, korkulacak bir şey yok deyince biraz da olsa rahatladım.

Biz konuşurken içeri Cemal'in annesi Sare teyze girdi. Sare teyze ben kendimi bildim bileli konuşmaz, ayıp olmasın diye Cemal'e de sormadım hiç.

Biraz sert yapılıdır Sare teyze. Şuana kadar bir kaç tebessümünden başka yüzünde en ufak bir gülümsemeye dahi rastlamadım.

Cemal, istersen şu yazıya bir daha bakalım kardeşim dedi. Ben de olur dedim ve yola koyulduk.

Mezarlığa giderken, şu bahsettiğin kişi kimdir kimin nesidir Cemal dedim.

Adam hakkında bir şey söylemeyeceğime yemin ettim Osman, gelince görürsün zaten dedi Cemal.

O öyle deyince de pek ısrarcı olamadım.

Mezarların başına gittiğimizde ağaç dalının kırılıp anamla babamın mezarının üstünü örttüğünü gördük. Aceleyle dalı kaldırdık. Ve Cemal birden bağırmaya başladı...

Anamın mezarının üstünde siyah bir yılan vardı. Ben kahkaha atıp bundan mı korktun be kardeşim deyip yılanı ağacın dalıyla anamın mezarının üstünden kovdum.

Cemal'in yüzü bembeyaz olmuştu.

Cemal'le 30 seneden beri arkadaşız. Küçükken, bir sabah Cemal'i yılan sokmuştu, o günden beridir yılanlardan korkar. Yaşadığı bu olay da sonradan aklıma geldi.

Kusura bakma kardeşim dedim. Önemli değil dercesine kafasını salladı.

Biraz soluklandıktan sonra benim eve geçtik. Cemal avluda otururken ben içeri geçip çay koydum.

Ben içerideyken Cemal bir anda maleun diye bağırdı. Elimdekileri bırakıp dışarı koştum, ne oldu kardeşim dedim.

Cemal anlamsız bir şekilde bana baktı, ne diyorsun kardeşim dedi.

Az önce maleun diye bağırdığını söyledim.

Cemal şaşkın bir şekilde suratıma baktı. Kusura bakma kardeşim rüyanın etkisindeyim galiba deyip içeri geçtim, fakat Cemal'in bağırdığından emin gibiydim.

Çayları avluya götürdüğümde Cemal gözlerini faltaşı gibi açmış bana bakıyordu. Ayağa kalkıp bağırmaya başladı.

O sırada birden irkildim, Cemal iki saattir sana sesleniyorum kardeşim duymuyor musun dedi.

Ayaküstü rüya görmüştüm, ilk defa böyle bir şey geliyordu başıma. Cemal'e az önce gözlerini faltaşı gibi açıp bana bağırdığını anlattım, şaşkın şaşkın bakmaktan başka bir şey yapmadı.

Güneş yavaş yavaş batıyordu. Cemal, istersen bu gece yanında kalayım kardeşim sen baya bir etkilenmişsin dedi.

Ben de çocuk muyum ben kardeşim alt tarafı bir rüya deyip Cemal'i yolcu ettim. Hayvanları ahıra koyup eve geçtim... 

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin