Koştum kapıdan içeri kendimi attım, Gülçin delirmiş elinde bir bıçak Ebrar'ı köşeye sıkıştırmıştı..
Sessizce sokuldum aralarına..
"Bak Gülçin, sakin ol ve o bıçağı bırak elinden, kendine de bize de zarar verme lütfen.. Yaptığın doğru bir şey değil bizi de kendini de zarara sokarsın bak... " dedim.
Derken, annesi de girdi içeri gördüğü manzara karşısında bağırdı kadıncağız...
Ben böyle konuşmaya devam ederken birden taş geldi camdan içeriye.. Cam kırıldı Gülçin cama doğru yönelirken ani bir manevra ile aldım elinden bıçağı..
Bağırmaya başladı, yatağa bağladım daha doğrusu bağladık..
Ebrar çok korkmuştu, su getirmesini istedim Gülçin'in annesinden... Kafamı camdan aşağıya uzattığımda kimse yoktu " Kim atmıştı bu taşı.. Neden atmıştı? " Ebrar'ı sakinleştirdikten sonra Nazan'ı (Eşimi) aradım.
"Hayatım nasılsın, ben bu gece sana bahsettiğim hastanın evinde kalacağım meraklanma tamam mı?"
"Kendine dikkat et hayatım.. Başına bir şey gelmesin öpüyorum seni." deyip kapattık telefonları..
Biraz ortalık durulandıktan sonra demin bahçede gördüğüm yatalak kadının odasına gittim...
Sadece tavana bakıyordu... Gözleri biraz olsun oynuyordu, ama felçti vücudunu hareket ettiremiyordu.Odayı incelerken o ölmüş olan adamın bir tılsımı daha dikkatimi çekti üzerinde Türkçe harflerle "Murab" yazıyordu.. İş gerçekten dahada karışmaya başlamıştı..
Bunca yıldır böyle şeyler yaşamıyordum.." Hastalara bakarken ben mi deli olmuştum acaba.." diye geçirdim içimden.
Bu "Murab" yazısına kendimi iyice kaptırmış olacam ki arkadan Gülçin'in annesinin geldiğini fark edemedim...
Korktum.. "Hangi ara geldiniz, korkuttunuz beni"
"Evladım, seslendim ama duymadın, bende yanına geleyim dedim.. Yemek hazırladım size, Ebrar kızımla birlikte yersiniz diye, açtır inşAllah karnınız"
"Yedikte geldik ama sizin elinizden de bie yiyelim " deyip Ebrar'ı çağırmak için bulunduğu yere gittim, gözlerim onu arıyor, göremiyordum. Bağıra bağıra bir 5 dakika bütün odaları gezdim lakin bulamadım..
"Bir şey mi oldu evladım? Ebrar kızımız nerede? "
"Bahçeye çıktı herhalde birazdan getiririm" deyip tam bahçeye çıkarken, yukarıdan ses işittim... Ama bu ses, 2. kattan gelmiyordu sanki, en üst yani 3. Kattandı...
Yavaş adımlarla 2. Kata çıktım ilk önce... Ebrar'ı gördüm, Gülçin'in odasının önünde sanki biriyle konuşuyor gibiydi..
"Ebrar..? Kiminle konuşuyorsun, iyi misin?"
"Gülçin ile iletişime geçmeye çalışıyordum, boş boş durmayım dedim.."
"İstersen eve gidebilirsin biliyorsun dimi?"
"Burada kalacağım Hocam!" dedi kararlı bir şeklide, ardından yukarıdan gelen sesi söyledim ona..
Öyle bir ses duymadığını, sadece Gülçin'in bağırışları ile ilgilendiğini söyledi..
"Ben bakıyım o zaman bir şu üst kata, hem göz gezdirmiş olurum"
Ebrar'ı orada bırakıp üst kata çıktım, çeşitli odalara girdim boştu hepsi, hiç eşya yoktu, lakin bir odadan ilgimi çeken garip garip sesler gelmeye başladı...
Ama kapının önünde koltuklar, bir sürü eşyalar vardı.. Yavaş yavaş çekmeye başladım hepsini..
10-15 Dakika sonra sesi duyacak olmuştu ki Gülçin'in annesi geldi..
"Bir şey mi oldu oğlum onları niye açıyorsun?" dedi.
"İçeriden sesler geliyor Teyze bakmam lazım" Dedim ama sanki benim bu odaya girmemi isteniyormuş gibi bir hali vardı, fakat belli etmiyordu..
Dolapları, koltukları öyle böyle çektim.. Kapı kilitliydi...
"Nerede bunun anahtarı Teyze?" Dedim.
"Bilmiyorum evladım rahmetli ölmeden saklamıştı bir yere"
Ben ses duyduğuma emindim, kapıyı kırmam gerekti, bir tane balta lazımdı bana, balta bulmak için bahçeye doğru koşarak inerken Ebrar, "Hocam bir şey mi oldu?" dedi.
"Önemli bir şey değil, sen Gülçin ile ilgilen"
" Ama.. Amaaa" Demesini beklemeden aşağıya koştum, balta bahçede duruyordu, ama hava karanlık olunca fark etmem biraz uzun sürdü..
Tam evin kapısından çıkarken yine o sesleri işitmeye başladım.. Bu sefer daha güçlü, daha kararlı, daha yüksek sesle bağırıyordu...
Kafamın içinde "Gel" sesleri yankılanıyor bu da beni deli ediyordu..
Yukarı çıktım hemen baltayla kapıyı açmaya tam yeltenecekken Gülçin'in annesi tuttu beni..
"Dur oğlum... Yapma rahmetli gitmeden önce kapıyı ne zaman açmaya yeltenirseniz, merakınızı gideremesseniz şu notu okuyun demişti.."
"Not mu? Ne notu Teyze.. Neyden bahsediyorsun sen?" ardından elimdeki baltayı bırakıp Gülçin'in annesini takip etmeye başladım..
Bir odaya götürüyordu beni, söylediğine göre rahmetli kocasının odasıymış..
Bir kağıt tutuşturdu elime, mektup tarzıydı, içindekileri ilk defa benim ağzımdan duyacağını söyledi...
Açtım zarfı okumaya başladım..