Arabada ilerlerken bir yandan Hasan amcayı yani Gülçin'in babasını bir yandan da o mektubu düşünüyordum.
Nasıl olurdu da böyle bir şey olabilirdi ki?
Kim ne amaçla ölmüş olan birisini odaya taşısın ki? Yoksa haberleri varda Gülçin'in annesi bana oyun mu oynuyordu?
Evin bahçesinin içine girdim Gülçin'in ışığı yanıyordu, kapı açıktı tam eve girecekken bir ses işittim.
"Defol"
Bu eve 2. defa girişimdi ve daha öncede böyle bir ses duymuştum. Bu sefer sesin çıktığı tarafa doğru yöneldim. Aklımda bunu söyleyen her kimse onu dövmek, korkutmak vardı ama ses vardı görüntü yoktu.
Açtım kapıyı girdim içeriye... Bir ağlama sesi geliyordu lavabodan.. Ebrar'ın sesine benzettim koşarak lavaboya gittim..
" Ebrar... Ebrar bu halin ne? Ne oldu sana EBRAR burada ne oldu EBRAAAAAR"
"Endişelenme abi iyiyim" Dedi, bu cümleyi kurması beni rahatlatmıştı.
"Neden bu haldesin?"
"Gülçin... Yemek istedi benden, sesi çok zarif geliyordu böyle yapacağını hiç tahmin etmeden mutfağa gidip 2-3 bir şey hazırladım, kapıyı açtım."
"Kızım parça parça anlatma ne oldu?"
"Üstüme saldırdı aniden, çizdi tırmaladı, bende itekledim, kafasını bir yere çarptı ve bayıldı ama ölmedi, daha sonra yatağına taşıdım, şimdi ne yapıyor bilmiyorum." dedi
"Gel şunları iyice temizleyelim" Deyip yaralarını sardık.
Birkaç bir şeyler yedikten sonra, Bugün çok yorulduk ben son kez Gülçin'in odasına gideceğim sen yat Ebrar Dedim.
Ebrar yan odaya uyumaya gitti. Bende Gülçin'in yanına gittim.
Gülçin, yatağında uzanmış, etrafa dışkısını gidermişti. Çok dayanılmaz bir koku vardı. Yemeklere dokunmamıştı, yüzü beyaz, dudakları şişti, ağzından nefes alıyordu ve her yeri çizik içerisindeydi..
Uyandırıp konuşmak istemedim, bende yukarı çıkmaya başladım ama ilk defa bu kadar zorlu bir hastayla karşılaşıyordum.
Bana olan yatağa geçtim Gülçin'in annesi sağ olsun hazırlamıştı.
Sobaya gidip odun attım, başında yatıp çıkan gölgeleri izledim (çok güzel bir görüntü oluşur) izledim ama uyumuş olacam ki bir rüya gördüm.
---
Alt kapının açılma sesiyle uyanmıştım, hava karanlık daha sabah olmamıştı, soba sönüktü, camdan kafamı uzattım ilk önce, kimse gözükmemişti, odamdan çıktım, ayak sesleri geliyordu birisi üst kata çıkıyor olmalıydı...İlkte Gülçin'in annesidir diye endişelenmedim, gidip nasıl geldiğini soracaktım... Arkasından onu takip etmeye başladım ama attığı her adımdan sonra yerde kan izleri vardı.
Yavaş yavaş gitmeye başladım, yerdeki kan izlerine "Gel" sesleri eşlik ediyordu.
Korktum gitmeyecektim o odaya, arkamı döndüğümde Ebrar'ı gördüm ağzı yüzü kan içindeydi
"Gülçin'e yardım et" Deyip yere yığıldı uyandırmaya çalıştım ama uyanmadı.Gülçin'in odasına doğru tekrardan yol aldım, sesler geliyordu... Kahkaha sesleriydi bunlar.
Girdim içeri, o kız vardı yine rüyalarımıza giren o kız.. Gülçin'i bıçaklamış elindeki bıçağı yalıyordu, bana bakıp güldü.
Ardından arkamı döndüm, Nazan, Mine, Zeynep Cemil amcalar hepsi arkamda bana gülüyorlardı.
Birden gözleri kararmaya saçları uzamaya başladı, ayaklarının şekilleri değişiyordu...
---
Çok korkmuş olacam ki uyandığımda terler akmıştı başımdan.. Soba hala yanıyordu gidip sönmesin diye odun attım, telefona baktım. 12 Cevapsız arama vardı...Hepside aynı kişidendi Cemil amcadandı yani...
Neydi bu şimdi saatte gecenin 3'ydü arasam mı aramasam mı diye tereddütteyken aşağıdan bir vazo kırılma sesi geldi...
Hem o rüyayı görmüşüm hem bu telefon aramaları iyice çılgına döndüm...
Gidip bakamazdım, bekledim sobanın başında Gülçin'in annesidir diye, ama hiç araba sesi de duymamıştım, hani bırakacak olsalar gecenin bu saatinde kadın nasıl dönsün?
Artık inandırmıştım kendimi Gülçin'in annesinin geldiğine, tam dalacakken Ebrar'ın bağırış sesini duydum, ardından Gülçin'de bağırdı Ebrar bağırınca.
Hemen kapıyı açıp, baktım salona Ebrar'ı gördüm elleri yüzünde... Ama korkulacak bir şey yoktu Gülçin'in annesi gelmiş yanında da 2 polis...
Bırakmak içinmiş, ama bu aksiyon bu kadar yetmişti bana.
Ebrar'da "Kusura bakmayın bir an."
"Bir an ne" diye sordu polisler.
Hırsız girdi sandım. Dedi polislerle.
Galiba ofisteki olaylar falan Ebrar'ı da etkilemiş olsa gerek...
Hepimiz ardından yatağa geçtik sabah olsa da şu işi bitirsem artık diyordum, çünkü cidden çok uzamıştı... Bir hastayla bu kadar derinden ilgilendiğimi hatırlamıyorum...
Sabah kalktığımda üzerimde hafif bir yorgunluk ve heyecan vardı... Üstümü giyinip alt kata indim, Ebrar tek başına salonda oturuyordu.
Ebrar'a, Gülçin'e baktın mı? Dedim.
Annesinin Gülçin'le beraber bir not bırakıp evden gittiğini söyledi.
---
Hocam... Biliyorum emeklerin çok üzerimizde, kızımla ilgilendin, kurtarmaya çalıştın ama bu senin ilminle olacak şey değil galiba, ben bunu anladım...Gidecem ben buradan, bir hocaya gidecem... Lütfen, lütfen yanlış anlama sen işinde çok iyisin ama bu sana göre bir hasta değil.."
---
Cinci hocadan bana gelen kadın tekrar cinci diye tabir edilen insanlara gidip, hurafelere kanacaktı.Hayır, hayır bunu yapamazdı, tam da iyileştirecekken buna izin veremezdim, ama nasıl bulabilirdim ki?
Ardından Ebrar bir şey daha gösterdi bir adresin buz dolabının üzerinde asılı olduğunu ve bunun dün olmadığını belirtti..
Kesin bu o "Cinci hoca" gibi insanlardandı acele etmemiz gerekiyordu...
Onlara para yedirmelerine izin veremezdim, ellerindeki son parayı da oraya harcayamazlardı..
Hemen arabaya koyulduk Ebrar ile bir pastahaneden simit falan alıp başladık sora sora adrese gitmeye...
Bir ara Ebrar'dan şu sözler döküldü... Bunca yıldır yanımdaydı hiç beklemezdim bu sözleri ondan.
"Hocam, belki senin ilminin dışındadır, niye bu kadar istiyorsun ki bu iş" derken kestim lafını, bir daha böyle hurafelerle beni meşgul edecek olursa yanımdan gitmesini söyledim...
Sustu.