Ne oluyor ya dedim içimden, vebalıymışım gibi davrandı çoban emmi bana.
Tamam sağolasın çoban emmi diye bağırdım arkasından. Sonra yola koyuldum, dediği gibi kısa süre sonra köye vardım. Bu köy diğerinden büyük, ama normalden küçük bir köydü, tahmini 30-40 hane vardı, en sevindiğim şey ise camisinin olmasıydı.
Köye girişte ilkin camiye uğrayıp bir yudum su içtim, bakındım sağa sola, hoca yoktu civarda. Sonrasında kahveyi bulup girdim içeri selamımı verdim.
İçerisi kalabalık sayılırdı, kahvecinin yanına gidip hocayı arıyorum dedim. Beni baştan aşağı süzdükten sonra, hoca evinde bu vakitte istirahatte olur, şuan onu bulamazsın dedi.
Evini göstermesini rica ettim kahveciden, tamam gel benimle dedi.
Çıktık dışarı, köyün en tepesindeki yamacın en ucundaki evi işaret etti, orası hocanın evi deyip kahveye geri döndü.
O tepeye araba çıkmazdı, mecburen yürüyecektim.
Çıktım yamaca, çaldım kapıyı hoca açtı. Selamun Aleyküm hocam müsait misiniz dedim.
Aleyküm selam, gel evladım gel müsaitim dedi. Oturduk minderlere, Hoş geldin açlığın susuzluğun var mı dedi.
Sağolun hocam Allah razı olsun, size bir şey danışacaktım dedim. Sanki ne için geldiğimi biliyormuş gibi bir tavrı vardı.
Kaşları ve sakalları uzundu hocanın, bana baktı en başından en sonuna bir kelam atlamadan anlat dedi.
Bende her şeyi anlattım; Köyü, dün geceki gördüğüm çobanı, beni hocanın yanına yollayan diğer çobanı...
Hocanın mimiklerinde değişiklik yoktu, bu hoşuma gitmişti. Zira korkmuyor gibiydi, bu benim de korkumu azaltıyordu, ama bu durgunluğu tecrübesinden ileri geliyordu, bunu konuşunca anladım.
Sükunet yerini sözcüklere bırakınca, ağzından çıkanlarla korkum iki kat arttı. İşin zor evladım, bu bir varlık meselesi değil, bu geçmişten gelen bir şey. O düğün o köyde yapılacak, onların hepsi düğünde olacak ve sen de o düğüne gideceksin dedi.
Nasıl yani hocam, ben sizden yardım istemeye, derdime çare bulmaya geldim, siz beni derdin içine itiyorsunuz.
Ben sana yardım ediyorum evladım, eğer o düğüne gitmezsen tek sana değil, tüm ailene musallat olacaklar.
O gün oraya kız istemeye gidiyoruz sanıp ta, oraya giden herkese gelecekler, musallat olacaklar.
Sizi oraya yönlendiren kimse, size bu vicdansızlığı, bu acımasızlığı yapan kimse onu bul dedi.
Bu nasıl bir nefret, nasıl bir hayasızlıktır ki; bir insan bir insana bunu yapabiliyor.
Kim ne yapıyor, bizi oraya yönlendiren ne yapmış bize hocam diye sordum.
Oğlum beni iyi dinle, o köy onlarca yıldır girilmez bölgededir, o köyün arkasında bir köy daha var, o köyde diğer köy gibi.
