Cinlerin Çaldığı Hayatım 22

1.4K 41 7
                                    

Bu ilim neydi, biliyor musun?

Bahsedilen ilim, devir ile geçip süren bir şeymiş ve bu kitapta o ilmi kullanmak adına bir rehber.

Kısacası el verilerek o ruhanilerin seninle iletişimine ait bir işlemi gerçekleştiriyorsun ve neticede büyük ihtimalle aralarına kabul ediliyorsun.

Elbette bu olayın, kabul edilme garantisi olduğu söylenemez veya belki de kabul edilmek yahut seni o kabul ritüeline sürüklemekte bir başkasının bedelidir, nereden bileceksin.

İşte bu işler bildiğiniz ip yumağı gibi birbirine dolanmış olaylar, birbiri içinde erimiş hayatlar. Bir hedefe gidiyor tüm bu olanlar, ancak nereye ve nasıl bir süratle...

Tehlikeli olacağını sezmedim mi?

Elbette senin şu an düşündüklerin aynılarını bende düşündüm. Fakat merak... O merak ki Hz. Adem ve Havvayı cennetten kovdurdu.

Merakta tuhaf bir şey. İlimsiz olursa ve ilim gerektiren hususlarda cahil cesareti sergiler isen, seni sadece ve sadece felaketlere sürükler.

İnsan, hakkında tam bilgisi olmadığı, fakat kulaktan dolma duyumlarla az çok anlamlandırdığı olayları beyninde öyle bir çizer öyle bir yansıtır ki; en kral korku filminden bile daha sağlamdır.

Aslında şu an birçoğunuzun korkudan tuvalete gidememenize sebep olan olay cinler değil.

Sizin çocukluktan beridir biriken korkularını, kulaktan dolma efsaneler ile birleştirip kafanızda yarattığınız ve adını 'Cin' koyduğunuz varlıktan ötedir.

Yine söylüyorum; insan her şeye bir bahane bulur ve bulmak isteyecektir.

Başarısızlıklarınızı dünya dışı veya daha mantıklı olarak insan dışı varlıklara bağlamadan evvel; her imkanı düzgün bir şekilde kullandığınızdan emin olmalısınız.

Sadık hoca'dan bu kadar çok ve detaylı bahsetmeye çalışmam, yeni doğmuş bir bebek dünyayı nasıl izliyorsa; o da benim için elimden tutup gördüğüm nesneleri olayları tarif edendi...

Onda şu an çoğunuzun bu hikâyeye sarma amacı olan şey vardı, eğer böyle bir ilim varsa bu ilmin en sağlam adamlarından biriydi Sadık.

Anlatacaklarım kafanızda bu işi yapan kişilerin nelere muktedir olabildiğini yahut daha çok ne işleri yaptığı ile ilgili fikir yaratacak.

Bu sebeple bir falcı, büyücü, yahut havasçı ne üzerine çalışır, genelde ne işlerle uğraşır kısmen öğreneceksiniz ve daha doğrusu kendinize pay çıkaracaksınız.

Bu işler bende şu var demekle olmaz. Doktora gidip şuram ağrıyor hemen söyle neyim var diyemediğin gibi. Aynen bu işte böyledir:

Uzaktan uzadıya çoğu kez bir şey söylemek zordur.

Sadık hoca'nın görüş açısından bahsetmiştim, matrix gibi diyordum ama kısaca kendi gözü ile röntgen çekip o varlığı tespit ediyor ve o varlıklarla da işi bitiriyordu.

İşi nasıl bitiriyordu bu varlıklar?

Aynen dünya üzerindeki gibi... Bazen kanlı, bazen kansız, bazen zarar vererek, bazen tehdit ederek...

İnsanlar arasında nasıl ki; güçlü-zayıf, alim-cahil, soylu-avam varsa onlar arasında da üç aşağı beş yukarı bu hiyerarşi mevcuttu.

İnsandan farklı olarak birçoğu, birbirleri ile savaşa yol açacak fiillere kendi istediği ile girmemiştir.

Falanca adam büyüsü için ya da işlemi için 'vakti zamanında' yahut 'sonradan' buyruğu altına aldığı cinlerine işini gördürüyor, bunu çözecek adamda kendi emrindekilere...

Bu iki büyücü, havasçı, majisyen, sihirbaz (artık nasıl adlandıracağınız size kalsın) komutan gibi tepenin üstüne kuruluyor ve ordularının cenk ettiğini izliyorlardı.

Peki o cenk eden askerler? Onlar neden boyun eğiyordu veya neden senin benim değil de o adamların boyunduruğuna giriyor?

Dediğim gibi sebebi aslında basit.

Avrupalı sömürgecilerin örnek vermek gerekirse; Fransızların zencileri hayvan gibi getirip köle olarak kullanması gibi.

Vahşi bir atı ehlileştirip üzerine binmek gibi. Bir eşeği deh, çüş giderek arada sopalayarak yük taşıtmak gibi... Kim üstün gelirse diğerine hükmediyor bu işlerde.

Majisyen aslan ise ve karşısındaki varlıklar onun heybeti karşısında ceylan gibi ürkekse, hiç ihtimal yok ki o majisyene boyun eğmesinler...

Lakin bir tehlikesi yok değil... Ya bir gün bu hoca, majisyen (adına ne dersen de) zayıf bir konuma düşerse ve o ceylana bile yem olacak pozisyona kadar alçalırsa... İşte o ihtimal içinde yanında yavru bir aslan yetiştirir...

O aslandan ben miydim acaba, ya da bir yem mi?

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin