Köye vardığımızda akşam çökmek üzereydi. Kamuran amca bu tür definelerin genelde kayın ağaçlarının altında olduğunu söyledi.
Köyde sadece bir tane kayın ağacı vardı. Zaman kaybetmeden kayın ağacının hemen yanını kazmaya başladık.
Kamuran amca yine ayetler okuyordu. Altınların sığacağı büyüklükte bir çukur açıncaya kadar kazdık.
Çukur o boyuta gelince altınları koyup gömdük.
Güneş tamamen batmıştı.
Altınları gömdükten sonra yola koyulduk. Eve dönerken Kamuran amcaya anamla babamın mezarının başındaki ağaçta bulunan 1951 yazısının ne anlama geldiğini sordum.
Amcan, ananla babana 1951 senesinde büyü yaptırmış, aynı sene içinde de ölmüşler. Ananla baban ölseler de cinler onları mezarlarında bile rahat bırakmamışlar. Mezarlarının başındaki ağaca bu rakamları yazmışlar dedi.
Ben buna pek anlam veremedim. Bu şeylerden kurtulduğumuzdan dolayı ve biraz da olsa sevinçli olduğum için fazla da üstünde durmadım.
Eve vardığımızda gece yarısıydı. Ben ve Kamuran amca benim evime gittik. Cemal de kendi evine gitti.
Eve gider gitmez Kamuran amcanın yerini hazırladım ve ben de kendi yerime uzandım. Günün verdiği yorgunlukla hemen uyumuşum...
****
Sabah uyandığımda...
Kamuran amcanın henüz kalkmadığını fark ettim. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Dışarı çıkıp ahırın kapısını açtım ve hayvanları dışarı saldım.
Eve geçtim, Kamuran amca daha uyanmamıştı. Yorgunluktandır diyerek uyandırmak istemedim, çayı koyup kahvaltıyı hazırladım.
O sırada Cemal geldi. Nasılsın kardeşim, görüşmeyeli nasılsın dedi.
Ben de şaşkınlıkla daha dün görüştük ya kardeşim ne diyorsun dedim.
Cemal anlamsız bir şekilde yüzüme baktı. Olayların etkisinden böyle davrandığını düşündüm ve otur kahvaltı yapalım kardeşim Kamuran amca da birazdan uyanır dedim.
Cemal yüzüme bakıp Kamuran amca kim? dedi.
Ben şaka yapıyor sanıp gülmeye başladım. Cemal gülmeyince işkillendim ve Kamuran amcaya bakmak için içeri girdim.
Kamuran amcanın kaldığı odaya girince kimsenin olmadığını fark ettim ve avluya, Cemal'in yanına döndüm.
Cemal, iyi misin kardeşim dedi.
Hiçbir şey söylemeden Cemal'in suratına baktım. Birkaç saniye sonra Cemal cebinden bir tane tesbih çıkarıp bana uzattı ve ''İstanbul'dan senin için aldım kardeşim'' dedi.
Bu cümleyi duyduktan sonra başımdan kaynar suların döküldüğünü hissettim. Cemal'e son üç gündür birlikte yaşadığımız olayları anlattım, fakat Cemal her birini reddetti ve Kamuran amcayı dahi tanımadığını söyledi.
Cemal'e Kamuran amcanın evini göstermek istedim. Birlikte yola çıktık ve ağaçların arasındaki eve doğru ilerledik, fakat ev yerinde yoktu.
O an bayılmışım.
Gözlerimi Cemal'in evinde açtım, Sare teyze bana su getirmişti. Doğrulup suyu içtim.
Sare teyzeye nasılsın teyze dedim.
Cemal anlamsız bir şekilde bana bakıyordu. Sare teyze birkaç saniye sert bir şekilde gözlerimin içine baktıktan sonra gitti.
Son üç gün içerisinde yaşadığım olayları benden başka kimse bilmiyordu.
Bir süre olayın şokunu üstümden atamadım. Anamla babamın mezarının başındaki ağaçta bulunan yazı da ortada yoktu.
Köyde daha fazla durmak istemedim, 1 sene sonra hayvanları satıp İstanbul'a yerleştim.
Olay her aklıma geldiğinde anamla babamı rüyamda görürüm...
SON
****
Fakat bu olayın peşini bırakmak istemiyorum... Yaşadığım 3 günlük olayı bir nedeni olmalı...
Bu hikayenin devamını, BEN DOĞARKEN ÖLMÜŞÜM adlı hikayenin GİRDAP kısmında okuyacaksınız.