Merve görünümün de ki cin geldi, yanıma oturdu. Biraz ürpermiştim. Benden korkmana gerek yok dedi. Elimde değil bu kadar olandan sonra, dedim.
Buna sorular sormaya başladım. Onun hakkında ne kadar çok şey bilirsem, ileride ondan kurtulmak için kullanırım diye düşündüm.
Sen tam olarak kaç yaşındasın, nasıl bu âleme girip, çıkabiliyorsun, dedim.
Cinler uzun yaşar, hele ki benim gibi güçlü cinler, bin yıldan fazla yaşayabilir. Tabi bu sizin zamanınıza göredir, bizim zaman diliminden, bin yıl, yüz yıl gibidir.
İstediğimiz zaman bu âleme geçiş yapamayız, sizinle aramızda boyut farkı var. Bunu aşmak için ya birinin bizi davet etmesi, ya da çok fazla güçlü olmamız lazım dedi.
Çok fazla güçlü olanlarınız istediği gibi geçebiliyor mu dedim.
Evet, ama onların sayısı çok az dedi.
Peki sen kim necisin, neden beni rahat bırakmıyorsun, benden ne istiyorsun dedim.
Sadece benim için bir anlaşmaydın, amacım Merve ile seni ayırmak ve Nurgül'e bakmanı sağlamaktı. Fakat senden gelen enerji beni etkiledi dedi.
Âşık mı oldun bana, dedim.
Bizde aşk diye insanların tutulduğun şeyler yoktur. Kendi âlemimizde enerjilerimiz vardır, kimden fazla enerji alırsak, onunla ilgilenmeye başlarız, dedi.
Cin, onunla ilgilenmeye başladıkça güzelleşiyordu. Merve kılığındaydı, ama ondan daha güzel olmuştu. Gözleri pırıl pırıl, teni pürüzsüz olmuştu.
Soru sormaya, onunla konuşmaya devam ettim. Çünkü bende hoşlanmaya başlamıştım.
Enerji arttıkça ne oluyor dedim.
Enerji, sizin içtiğiniz su gibidir bizim için. Enerji sayesinde, kolayca istediğimiz yere ışınlanır, istediğimiz kılığa kolaylıkla gireriz, ama boyut kapısı denilen bir şey var.
Bu boyuta herhangi bir müdahale olmadığı sürece geçemeyiz, siz insanlar bizi davet ediyorsunuz, ondan buradayız, dedi.
Peki, senin inancın var mı? Yani Allah'a inanıyor musun dedim.
Bu soru hiç hoşuna gitmemişti. Gözleri tekrar kızarmaya başladı.
Sert bir ses tonuyla Hayır, dedi.
Demek sen kâfirsin dedim.
O sizin gibilerin yakıştırması. Şeytan Cin taifesinden idi, daha sonradan Allah'a bağlılığı ve hizmetinden dolayı meleklerin hocası oldu.
Fakat Âdem yaratılınca ona secde etmesi istendi. O ise kendinden düşük bir varlığa secde etmediği için huzurdan kovuldu. Şeytan diye anılmaya başlandı. Onun asıl ismi Azazel'dir, dedi.
Allah'ın emrine karşı geldi, tabi ki kovulacak, dedim. Bu sözü işitince daha da gözleri kızardı.
Allah'a, onun kadar bağlı ve seven olmamıştır bu zamana kadar. Sonra sizler yaratıldınız, aciz topraktan yaratılmış çamurlar. Neden size boyun eğsin, siz bunu hak edecek ne yaptınız ki dünyada kargaşa çıkarmaktan başka, dedi.
Kargaşa çıkaranlar, şeytana uyup onun yolundan gidenlerdir. Şeytan kibire kapılmayıp Allah'a itaat etseydi kovulmazdı, dedim.
Bana pis bir şekilde sırıttı, çok bilgisiz ve sığsın, dedi.
Hayır inançlıyım, senin gibi kafir olmaktan iyidir dedim.
Sonra bana, madem Allah'a mükemmel şekilde inanıyorsun, neden emirlerini uygulamıyorsun, neden yasakladıklarını yapıyorsun. İçki içiyorsun, kızlarla zina yapıyorsun ve namaz kılmıyorsun, dedi.
Bunun karşısında bir an duraladım, ama cevap verdim. Ben Allah'ın emir ve yasaklarına uymuyor olabilirim, ama bu beni kafir yapmaz, günahkar yapar, dedim.
Peki, Allah'a karşı gelmiyor musun, onu hiçe saymıyor musun? Allah sana demiş bunları yapma diye, ama Allah'ım kusura bakma sen yasaklamışsın, ama ben dinlemiyorum seni demek isyan değil midir, dedi.
Sustum kaldım. Bu konuda haklıydı, ama bunu ona söylemedim, hemen konuyu değiştirdim. Onunla laf yarışına giremezdim. Benden binlerce kat daha tecrübeli, daha zeki ve daha güçlüydü.
Hafiften gülümseyerek, peki burada mı kalacaksın sürekli, hep benimle mi duracaksın dedim.
Gözlerini tekrar parıldamaya başladı. Seksi bir ses tonuyla, hayır sürekli kalamam, her ne kadar güçlü olsam ve davetle gelmiş olsam da sürekli kalamam bu boyutta, dedi.
Daha da gülümseyerek, o zaman git lütfen, beni korkutuyorsun, dedim. Biraz nazlı bir şekilde söylemiştim.
Sevgilisinin emrinden hiç çıkmayan kız edasıyla, Peki dedi ve aniden kayboldu.
Rahat bir nefes almıştım. Neye bulaştım ben, ne yapacaktım şimdi, nasıl kurtulacaktım bundan. Biraz kızınca korkudan kanım donuyor, gülümseyince zevkten dört köşe ediyordu beni.
Bunların hepsi bir oyundu elbet, maksadı bendeki enerjiyi almak ve kendine köle etmekti.
