Final

5.1K 123 58
                                    

Arabayı uzakta park edip yürüyerek su deposuna girdim. İçerisi yine insanın kanını donduracak şekilde korku doluydu.

Bu işi çözmeliydim, ama nasıl çözmem gerekiyordu bilemedim.

Bu, su deposu benden çok şeyleri almıştı; Burhan, Mahmut ve eski huzurum... Ama kazandığım güzel şeylerde vardı.

Artık namazlarımı eksiksiz kılıyorum, bütün kötü alışkanlıkları bırakıp sadece Allah'a yönelmiştim. Buda en büyük bir nimetti zaten.

Su deposunun yanındaki harabe yapının içine girdim, yan taraftaki bahçede incir ağacı vardı, sırtımı ağaca yaslayıp oturmaya başladım.

İncir ağacı, cinlerin mesken tuttuğu bir ağaçtı, hele ki böyle bir yere cin olmaması imkansızdı. Ama hiç bir şey umurumda değildi, Allah'tan gayrısından korkum yoktu.

Hemen üst kata, o büyük şeklin olduğu, rüyamızda cadı kadını gördüğümüz yere çıktım.

Yine o şekil tüm korkutucu haliyle duvardaydı.

Şekilden gözümü alamıyordum, ne kadar bakmamak istesem de olmuyordu, sanki bakmak zorundaymış gibiydim.

Omzuma bir el dokundu, hemen korkuyla arkamı döndüm. Karşımda Mahmut vardı. Ama tanıdığım Mahmut gibi değildi, gözleri ateş gibi yanıyordu.

Onun olmadığını biliyordum... Ama oymuş gibi davranmak zorundaydım...

Eliyle gelmemi işaret etti. O önden ben arkadan gidiyorduk. En karanlık yer olan en köşedeki alt kattaki odaya götürdü beni. Ne var burada neden buraya getirdin beni demeye kalmadan gözden kayboldu.

Bu oda, geçen geldiğimde içeri giremediğim, etrafı taşlarla çevrili, ortasında mezara benzeyen tümsek gibi toprak yığını olan odaydı.

Telefonumun ışığını açarak içeri girdim. Hemen tümseği elimle eşelemeye başladım. Toprakları kenara attıkça gözlerimden yaşlar dökülüyordu.

Niçin ağlıyordum, neden gözlerimden seller gibi yaş akıyordu anlam verememiştim. Öyle bir üzgündüm ki, nedenini bilmiyordum.

Ellerime sert bir şey dokundu, toprağı iyice eşeyince tahta olduğunu gördüm.

Hemen tahtayı kaldırdım, kaldırır kaldırmaz çok kötü bir koku yayıldı etrafa...

Evet; O tahta bir tabut'un kapağıydı, tabut'un içindede Mahmut'un cesedi vardı...

Kaç gündür oradaydı bilmiyorum ama, eti çürümüştü artık, çok dikkat ettikten sonra, onun Mahmut olduğunu anladım...

Mahmut, Cinler yardımıydı dünyaya gelmişti, belli bir yaşa gelince de cinlerin esiri olacaktı.

Cenin büyüsünü yapan sahtekar, bir cin yavrusu öldürerek büyüyü gerçekleştirmişti.

Cin yavrusunun adı fersas idi.

O Cadı kadın fersas'ın annesiydi. Cenin büyüsü Su deposunun yanındaki harabe yapıda yapılmıştı...

Mahmut çoktan ölmüştü, hatta ilk girdiğimiz anda ölmüştü, fersas'ın yaşına girdiği gün ölmüştü...

Son

Nice hikayelere

18_Murat_18

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin