Beyaz sakallı nur yüzlü bir ihtiyardı durmamı isteyen. Camı aşağıya indirip, buyur amcacım dedim.
Selamun aleyküm evladım arabana beni de alır mısın dedi.
Tabiki amcacım, buyurun lütfen dedim.
Nur yüzlü ihtiyar arabaya binince sürmeye başladım. Akşam akşam ne işim var buralarda amca dedim. Koyunlarımı kaybettim onları arıyordum, artık geç oldu yarın ararım. Köyüm az ileride bu yol üzerinde dedi.
Sen buralı değilsin, hayırdır senin ne işin var buralarda dedi.
Başımızdan geçenleri yüzeysen anlattım amcaya, sahtekar hocayı aradığımı söyledim.
Sahtakar hoca, ihtiyar amcanın yan köyünde oturuyormuş. Sürekli büyü yapan çok tehlikeli bir insandır, kafir cinlerle iş birliği yapar dedi. Özellikle çocuğu olmayanlar gelir bebek büyüsü yaptırır sonrada çocuğu olurmuş dedi.
O, köye taşınınca kimse o köyde duramadı, herkes köyden taşındı, o köyde yalnız kalır dedi.
Oğlum sakın o köye ve o adamın yanına gitme, hayrından ziyade şerri dokunur sana dedi.
Tamam amca dedi. Amcanın köyüne gelmiştik, amcayı indirip yoluma devam ettim.
Biraz daha yol gittikten sonra, köye varmıştım.
Bu köye diğer ölen hocayla da gelmiştik ama bu kadar uzak değildi mesafe. İyi bildiğimiz hoca, neden bu kadar kötü birinden yardım istemişti acaba.
Kafamda deli sorular vardı cevabı meçhul olan...
Köy yine zifiri karanlıktı, sadece ilerde yanan tek bir ışık vardı, bu ışık şerli hocanın evinin ışığıydı...
Arabayı hemen stop edip, sessizce yürümeye başladım. Yürüdükçe, korkmaya başladım. İçimden bir ses geri dönmemi istiyordu.
Evin duvarına yaklaşıp sessizce pencereden içeri baktım. İçeride, Mahmut, Cadı kadın ve sahtekâr hoca oturuyordu. Baktığımı fark etmiş olacaklar ki onlarda bana bakmaya ve ayağa kalkıp pencereye yaklaşmaya başladılar.
Hemen var gücümle koşmaya başladım. Arabayı çalıştırıp uzaklaştım o lanet köyden...
Bu işi çözmeliydim. Çözmek zorundaydım. Ya bu olay aydınlığa kavuşacak ya da ben kafayı sıyıracaktım...