Bir hoca var, onunla görüşüp her şeyi anlattım. Seninle beraber yanına gitmemizi söyledi dedim.
Gitmem ben hocaya falan, inanmıyorum öyle şeylere dedi.
Gideceğiz, sende geleceksin. Anlaşılan senin yöntemlerin yeterli olmayacak kurtulmamız için dedim.
Kabul etmese de, zorla başını salladı.
Telefonu çıkarıp hocayı aradım. Hocam müsait misiniz, yarın yanınıza gelsek olur mu dedim.
Evet müsaitim, buyurun gelin dedi.
Tamam hocam, yarın öğlenden sonra geliriz dedim.
Dilan'ın gitmeye niyeti yoktu, ama ısrar edince kabul etmek zorunda kaldı.
Hoca Mudanya da yaşıyor, yarın 10 gibi hazır ol, dolmuş ile gidelim dedim.
Tamam, deyip kabul etti.
Çıktım Dilan'ın evinden, saat bayağı ilerlemişti. Eve vardığımda, beni nelerin beklediğini merak ediyordum doğrusu.
Eve varıp dış kapıyı açtım. Olağan üstü bir durum yoktu, her şey yerli yerindeydi.
Sabah 10 gibi otogarda buluştuk bununla, Mudanya dolmuşlarına binip gittik hocanın yanına.
Yine dış kapıda, içeri girmemize izin vermeden bazı şeyler okudu ve öyle aldı bizi içeri.
Girdik içeriye, oturduk sedirin üstüne.
Hoca, Kapat gözlerini ve anlat tüm yaşananları dedi Dilan'a. Elleri Dilan'ın kafasının üstündeydi.
Dilan anlattı her şeyi, hoca konuşmuyor sadece dinliyordu.
Sonra, kızım neden Murat'ı bu işin içine soktun? Neden cinleri aptal yerine koymaya çalıştın dedi.
Başka çarem kalmadı, 15 yıldır uğraşıyorlar bizimle dedi.
Peki, çocuklarını nasıl öldürdünüz, yakarak mı diye sordu.
Dilan, evet dedi.
Bu işi çözmek biraz zor olacak, ama üstesinden geliriz inşallah.
Şimdi sana da bir muska yazayım, boyundan çıkarma, olur mu dedi.
Bana dönüp, boynuma baktı. Senin muskan nerede, niye çıkardın, diye biraz kızdı.
Hocam muskayı kaybettim dedim. Tamam sana da yazayım tekrar dedi.
Hocaya, dün akşam yaptığımız şeyleri söyledim, Dilan anlatmamıştı.
Dilan'a dönüp; Anlatın hepsini, bir şey gizlemeyin benden, size yardım etmeye çalışıyorum dedi.
Dilan onları da anlattı.
Hoca, bir daha bu tür şeyler yapmayın, kendinizi öldürtecek misiniz dedi.
Odadan çıktı; kağıtlar, mürekkep ve bir kalem getirdi. Tekrar ikimize de muska yazdı. Yaşamak istiyorsanız bunları takın ve 2-3 günde bir yanıma gelin dedi.
Sağ olun Hocam, Allah razı olsun dedim. Dilan'da kıytırık bir sağ olun demekle yetindi.
Çıktık hocanın yanından, 2 gün sonra yine gelecektik. Dilan önden, ben arkadan çıkmıştım. Tam ben çıkarken hoca, ıza dikkat et, canına kıymasın dedi.
Tamam dedim ve çıktım evinden. Bunun neyine dikkat edeceğim, ne hali varsa görsün dedim içimden.
Dolmuşa atlayıp tekrar Bursa'ya döndük. Dilanla yalandan vedalaşıp ayrıldık.
Muskamı taktım boynuma, evin yolunu tuttum.
Gittim açtım kapıyı, bu seferde olağan dışı bir şey yoktu. Oturma odasına gidip Televizyonu açtım, sonra mutfakta bir şeyler atıştırıp tekrar geri geldim.
Rahat geçmişti o gece benim için, muska beni koruyordu gerçekten. Televizyonun karşısında uyuya kalmışım.
Sabah uyandığımda saat 10 gibiydi. Biraz dışarı çıkıp, bir şeyler atıştırdım. Hafta sonu olduğu için ders yoktu.
Pazar günü, yani yarın hocanın yanına tekrar gidecek ve iyileşmemiz için bir yol katetmiş olacaktık.
Son ayrılmadan önce, Dilan'ın yüzünde tarifsiz, karışık duygunu yansıması vardı. Beni bu işlere sokanın onun olduğunu bildiğim halde ona acıyor, onunda bu beladan kurtulmak için bunları yaptığını biliyordum.
Onunki si de zordu tabi ki, babasını onlara kurban vermiş ve her an kendisi de kurban olabilirdi.
Yanından ayrılırken kolumu tutan hocan, bu kıza dikkat et, canına kıymasın dediği aklıma gelmişti.
Bu kabile insanı bunalıma sokuyor ve intihar ederek ölmelerine neden oluyordu.
Dilan'ı yalnız bırakmamalıydım. Hemen telefonumu çıkarıp Dilan'ı aradım.
Ses seda yoktu. Bir sigara yaktım tekrar aradım, yine ses seda yoktu.
İçime bir korku düşmüştü, hemen dolmuşa atlayıp evine gittim.
Zile bastım dakikalarca, açan yoktu. Ama evdeydi Dilan, ayakkabıların kapının önündendi.
En son çare, ufak bir omuz darbesi attım kapıya, nasıl olduysa açılıverdi.
Girdim içeri, sessiz bir şekilde Dilan diye sesleniyorum.
Hiçbir yerde yoktu, sadece bir odaya bakmamıştım. O odaya giderken ayaklarım yürümek istemedi. Kalbim hızla çarpıyor, içimdeki his, giderek büyüyordu.
Son bir gayretle kendimi toparlayıp, kapıyı açtım.
Ömrümde daha önce hiç yaşamadığım bir görüntü vardı karşımda.
Dilan kendini asmıştı.