Şaşkın bir şekilde suratıma bakıyordu. Amcandan bahset biraz, ne yapardı, nasıl biriydi dedi.
Ben de biraz sert biri olduğunu ve benim gibi hayvancılıkla uğraştığını söyledim.
Kamuran amca bir müddet sustu, tavanı inceledi. Bir anda dışarı çıkıp benim üzerinde odun kırdığım kütüğü aldı ve odanın ortasına koydu. Üzerine çıkıp tavana baktı. İnip, kütüğün yerini değiştirdi.
Ne yaptığını sormadan onu izliyordum.
Tavanın kapıya doğru tarafında küçük bir delik vardı. Küçük deliğin ortasına eliyle yavaş bir şekilde vurdu.
Yuvarlak bir tahta parçası içeri doğru girdi ve tavanda insan eli girecek kadar yer açıldı. Elini içine sokup siyah bir beze sarılı muska buldu.
Ben şaşkın bir şekilde onu izlemeye devam ediyordum.
Kütüğün üzerinden inip mindere oturdu. Muskayı özenle açmaya başladı. Muskayı açtıktan sonra cübbesinin iç cebinden bir bez çıkardı.
Bezi çıkarır çıkarmaz odayı kötü bir koku kapladı.
Bu o et parçasıydı. Et parçasını da yine cübbesinin cebinden çıkardığı bıçağıyla kesti.
Onun içinden de küçük bir muska çıktı. Ben gittikçe şaşırıyor ve korkmaya başlıyordum...
Ben Kamuran amcanın yaptığı şeyleri izlerken kapının sesiyle irkildim. Gelen Cemal'di. Yüzüme sinirli bir şekilde bakıp içeriye girdi ve Kamuran amcanın yanına oturdu.
Ben de kapıyı kapatıp yanlarına oturdum.
Kimse konuşmuyordu.
Kamuran amca, benim evime gitmemiz gerekiyor, ihtiyacım olan şeyler var, ne kadar tez gidersek o kadar iyi dedi.
Aceleyle yola koyulduk. Eve vardığımızda hava kararmıştı. Kamuran amca birkaç tane mumu yakıp odanın köşelerine koydu. Yanına da bir tane gaz lambası aldı ve oturdu.
Biz de Cemal'le karşısına oturduk.
Muskanın içinde yazan yazıları okudu. Eline birkaç karış uzunluğunda ip alıp dört düğüm attı. Muskaları bakır kasenin içindeki bulanık suya attı.
Elindeki ipi bana uzatarak, ipi kasenin üzerinde tut, dediklerimi tekrarla ve ben her başımı öne eğdiğimde düğümlerden biri aç dedi.
Dediklerini yaptım. Suyun içinden kağıtları çıkardı ve suyu içmemi söyledi.
Suyu içtim...
Kamuran amca, bu gece burada kalacağız dedi.
Cemal anasının yanında olması gerektiğini söyledi. Kamuran amca başını salladı ve Cemal'i yolcu etti.
Cemal'in evden çıkarken yüzüme bile bakmaması beni şaşırtmış ve bir hayli üzmüştü.
Bu yaşadığım olaylara anlam vermemekten yorulmaya başlamıştım.
Kamuran amca kapıyı kapattı ve yerine oturdu.
Zaman ilerlemişti. Kamuran amca yatacağım yeri gösterdi ve korkma bu gece rahat uyuyacaksın dedi.
Yatıp bugünkü olayları düşündüm ve çok geçmeden uyudum.
Çığlık sesiyle irkildim, doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Başımı çevirdiğimde korkudan ruhum bedenimden çekilmek üzereydi.
Kamuran amca, Cemal, Sare teyze, anam, babam ve amcam İbrahim yan yana dizlerinin üzerine oturmuş şekilde bana bakıp gülümsüyorlardı.
Hemen yatağa girip battaniyeyi kafama doğru çektim. Birkaç saniye sonra biri omuzlarıma bastırıp beni sırt üstü yatırdı.
Battaniyeden bir şey göremiyordum ve kıpırdayamıyordum. Buz kesilmiştim sanki.
Ezanın sesiyle uyandım. Omzumda acı hissediyordum. Kamuran amcanın dediği şey aklıma geldi. Bugün rahat uyuyacağımı söylemişti, peki gördüğüm bu rüya neydi?