Cinlerin Çaldığı Hayatım 25

1.1K 36 5
                                    

O gece başımı duvara yaslayıp, zikirleri çekmeye çalışıyordum. Normalde zikirler insana huzur verir, kalpler mutmain olur. Fakat bu anlamını bilmediğim halde çektiğim zikirler, kalbimi sıktıkça sıkıyordu.

Şimdi çok iyi biliyorum ki, o zikirler İblisin sıfatlarından oluşan, çektikçe insanı şeytana bağlı hala getiren zikirlermiş.

Ama o zaman tozpembe hayat, gözlerimi kör etmiş; kullandığım sigara, aklımı başımdan almıştı.

Başımı duvara yaslamış bir vaziyette zikirleri çekerken, odamın kapısı kendiliğinde açıldı. Açılan kapıdan buz gibi, güzel kokulu bir rüzgâr giriyordu.

Bu rüzgar ilk başta çok hoşuma gitti, tüm vücudumu serinletmişti. Rüzgârın o güzel kokusu da, beni benden almıştı sanki.

2-3 dakika sonra rüzgâr ısınmaya başladı, o güzel kokusundan da eser kalmamıştı. Şimdi vücudumu yakan rüzgâr, iğrenç kokusuyla da, burnumun direğini kırıyordu.

Şimdi yorumlayabiliyorum ancak bu kâbusu... İlk önce tozpembe hayat sunup, sonra beni ateşe atacaklardı.

Terler içinde uyandım. Başım duvarda olduğu için tutulmuştu. Çok fena bir ağrı vardı. Gördüğüm kâbuslara bir yenisi eklenmişti anlayacağınız.

Hemen duşa girip boynuma sıcak su tuttum, ağrısı biraz dinmişti. Sonrada yatağa uzandım... Sabah kalktığımda ağrı büyük oranda geçmişti.

Kahvaltıdan sonra yine bir sohbet vardı.

Sakallı kılıksız insanlar, Tufan hoca, benim gibi toy 5-10 kişi vs...

Bu ülkenin raydan çıktığını, düzenin değişmesi gerektiğini, bu düzen altında yaşamak zorunda olmadığımızı... Kısacası isyan etmemiz gerektiğini telkin ediyordu bizlere...

Kafam o zamanlar yerinde olmadığım için, bende onaylıyordum dediklerini...

Hep bir ağızdan; Cihat Cihat diye bağırırdık birde, sohbet bitiminde...

***

Aradan 3 ay geçti böyle, iyice hipnoz etmişlerdi beni. Lüks hayat, her gece yanıma gelen değişik kadınlar... Tutam tutam para...

Babam 4 sefer gelmiş İstanbul'a beni aramaya, fakat beni bulamadan geri dönmek zorunda kalmıştı. Sadece telefondan sesimi duyuyordu. O da sadece 2-3 sn... kadar.

Aynı robota döndürmüşlerdi beni... Ne derseler yapıyordum... Öl deseler gözümü kırpmazdım, kırpmazdım da...

Bir gün, artık sen yetiştin evlat. Artık kıvama geldin. Son görevini yapıp, cennete gireceksin Allah'ın izniyle dediler bana...

Pislik işlerini yaptırırken, Allah'ın adını kullanmayı da ihmal etmezler...

***

Evlat, ilk eylemimizi sen gerçekleştireceksin, ismin altın harflerle tarihe geçecek. Kıyamete kadar ismin dillerden düşmeyecek dediler...

İlk ve son görevim belliyi...

Bedenime sarılı bombalarla, İstanbul'un en işlek yerinde kendimi patlatıp, büyük bir etkiyle ülke gündemine oturmak ve parçalanmış bedenimle birlikte, nice masumların bedenini de parçalamaktı...

Son 3 gün vardı, bomba bağlı vücudum ile intihar etmeme. Son 3 gün kalmıştı bu yanlış düzeni düzeltmeye !!!

Son 3 gün kalmıştı ölmeye ve öldürmeye...

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin