Muamma 12

655 28 6
                                    

Hocayla biraz daha kahvede oturup, başka konulardan konuştuk. Kedi sesi duydum diyen abide fazla lafı uzatmadı ve hocanın anlattığı şeyleri dinledi.

Yarım saat kadar daha oturduktan sonra, müsaade isteyip kahveden kalktık. Bende Mustafa hocadan müsaade istedim. Önce onu evine bırakıp, sonra kendi evime gidecektim. Akşam olmak üzereydi ve yarın iş vardı.

Mektubu yanından ayırma sakın ve yolundan şaşmadan direk evine git dedi, Mustafa hoca arabadan inerken.

Tamam Hocam, dedim.

Atladım arabaya kazasız belasız eve geldim. Mektubu evin salonunda bulunan kitaplığın en üst kısmına koydum. Sonra bir duşa girdim, duştan çıkmak üzereyken telefon çalıyordu. Hızlıca banyodan çıkıp telefona baktım, Fakat yetişemedim.

Arayan Mehmet'ti. Çabuk yanıma gel diye de mesaj atmış. Hemen aradım, ne oldu ne telaşın dedim

Sen gittikten sonraki gün bize bir şeyler oldu, ne olduğunu açıklayamıyoruz, kızlar korkudan aklını yitirecek. Ne oluyor bize, gel hemen anlat her şeyi, dedi.

Hemen üzerimi giyindim, mektubu yanıma alıp atladım arabaya. Sinemlere gittim, kapıyı Mehmet açtı aşırı sinirliydi, sanki suç bendeymiş gibi, trip atıyordu.

İçeri girdim, Sinem ve Selma ağlamaktan gözleri şişmiş haldeydiler.

Sordum hemen, ne oldu neyiniz var dedim.

Mehmet hızlıca anlatmaya başladı. O gece ben bunlarla takılırken olan olaylar cuma akşamı gene olmaya başlamış.

Odalarındaki kapılar, kendi kendine açılıp kapanıyor, ışıklar yanıp sönüyor, garip garip sesler geliyormuş. Hepsi kırmızı gözlü bir varlık görüyorlar, aynadan görünüyormuş onlara. Korkudan akıllarını kaçıracaklarmış.

Kimseye de gidememişler. Beni aramış Mehmet kaç kere, ama ulaşamamış. Ya o varlıklar engelledi, ya da köyde bazen çekmediğinden ulaşamadılar.

Ama şöyle bir şey var, arama sayısı veya normal mesajlar, telefon çekince gelir, ama bana hiçbiri gelmemişti. Bu çok ilginçti.

Neyse ben Mehmet baktım, her şeyi en başından anlatayım dedim ve en ince ayrıntıya kadar her şeyi anlattım. Sadece Mustafa hoca ile hazırlığını yaptığı şeyden o an bahsetmedim. Gizli kalsın istedim.

Herkes şok olmuştu. Birden sinem, bunlara sen bizi bulaştırdın, senin yüzünden oldu. Şimdi ne yapacağız, bizi bundan kurtar, diye bağırmaya başladı.

Selma şok içindeydi, Mehmet ise bana sinirli bakışlar atıyordu. En sonunda bende sinirlendim. Başladım bağırmaya; ''Bunları ben mi istedim, ben mi öyle olsun dedim, bende kurtulmaya çalışıyorum, hoca beni kurtaracak inşallah, sizde kurtulacaksınız'' dedim.

Sonra onlara cin mektubundan bahsettim. Dışarı hep beraber çıkıp o kâğıdın bir fotokopisini çektirdik. Bu olaylar bitene, ben size kurtulduk diyene kadar yanınızdan ayırmayın, gittiğiniz her yere götürün, Allah'ın izniyle hiç bir şey olmaz, dedim.

Fazla inanmış gidi değillerdi. Fakat Tamam, inşallah dediğin gibi olur, dediler.

Sonra onlardan ayrılıp, kendi evime gittim. 1-2 hafta geçti bir şey olmadı. Ne o varlığı gördüm, ne de etkisini duydum. Mustafa hocadan da ses seda yoktu.

Yavaş yavaş ibadet etmeye de başlamıştım artık. Bana huzur veriyordu. Mehmet ile görüşüyordum, atlatmaya çalışıyordu hepsi, ama iyiydiler. Onlara bulaşan falanda yoktu.

Bir gün gene işten dönmüştüm. Eve gittim bir duş aldım. Salona geçtim, bir de ne göreyim, salonda 3 kişi oturuyordu.

Neye uğradığımı şaşırdım. Üçü de normal insan görünümündeydi. İrkildim resmen. O anda cin mektubunu arabada unuttuğumu anladım. Tam arkamı dönüp kaçacakken, dur dedi. Öyle kalakaldım.

Gel otur karşımıza, bizden sana zarar gelmez. Bizler Müslüman cinleriz, bizden korkma, emin ol sana yardım etmek için buradayız, dedi.

Ben Allah'tan başka kimseden yardım istemedim, sizi kim yolladı, dedim.

Senin bu düştüğün durum cinler âleminde bizler tarafından duyuldu. Sana musallat olan Sinna ve kabilesi bizim düşmanımız. Sana yardım etmek istiyoruz, dedi.

Bana niye, ne karşılığında yardım etmek istiyorsunuz, dedim.

Biraz bozulmuş gibiydiler. Sen de Müslümansın bizde, hem bizim düşman olduğumuz kabile sana musallat olmuş, o yüzden yardım etmek istiyoruz, dedi.

Mustafa hoca ile olan irtibatını biliyoruz. Eğer yapabilirsen o habis cinniyi gömmen, hem senin hem de bizim için iyi olur. Böylece biz de, sende, onun verdiği zararlardan kurtulmuş oluruz. Karşılığında sana her türlü yardımı yapacağız, dedi.

Resmen bu cinlerle ittifak kuruyordum. Her yerde geçerli olan bir şey burada da vardı, ortak çıkarlar.

Peki, ama şöyle bir şey var. Ben Müslüman da olsa, başka dinden de olsa, hiç bir cinle muhatap olmak istemiyorum, en azından bu habis cinden kurtulduktan sonra. Siz kendi boyutunuzda kalın buraya gelmeyin dedim.

Tamam kabul, dedi.

Biz evini korumaya alacağız, artık o cin biraz zor girer. Ama sen gene de mektubu yanında tut dedi.

Peki, bu mektup size de işler mi dedim.

Elbette, arabada unuttuğun için biz evine girebildik. Uzaktan uzağa kaç zamandır seni izliyorduk, dedi.

O ana kadar cinlerden sadece biri konuşmuştu, diğer ikisi susmuştu. Diğerlerinin isimleri Mansuri ve Settari ve benimle konuşanda Mesun idi.

Biz şimdi gidiyoruz dedi, Mesun ve hep beraber ayağa kalktılar. Hadi kal sağlıcakla deyip salon kapısından çıkıp gittiler. Bende arkalarından çıkayım dedim, hemen ayağa kalkıp kapıdan dışarı baktım. Kimse yoktu.

Şaşırmamıştım, sonuçta cindi onlarda.

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin