Musallat 9

816 28 0
                                    

Mevlitten sonra herkes dağılınca annem, sınavın yok muydu niye geldin dedi. Tek sınavım vardı, ona girip mevlide yetişeyim dedim, diye bir yalan uydurdum. Hâlbuki mevlit olduğundan haberim bile yoktu.

Yaşadıklarımı hemen anlatmamaya karar verdim. Amacım, ninemin evinde amcamın eski karısı hakkında bir şeyler araştırmaktı. Aslında ne aradığım ve ne bulacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu, ama evi aramalıydım, bir şeyler beni dürtüyordu sanki.

Girdim içeri, rüyamda olduğu gibi yüklüğe baktım ilk olarak, açtım kapağını, yorganları kaldırdım. Rüyamdaki gibi çarşafa sarılı bir kutu vardı. İçimden rüyamdakilerin aynısını mı göreceğim diye bir korku duyuyordum, bu tereddüt içinde kutuyu açtım.

Kutunun içinde fotoğraflar vardı, en baştaki fotoğrafı aldım. Bu fotoğraf rüyamdaki gibi değildi, dedem amcam ve bir kadın vardı fotoğrafta.

Kadın kapalıydı, bıkkın bir şekilde bakmıştı. Sebepsizce çarşaflı kadınlarla aralarında bağlantı kurdum, belki de yüzünü hep merak ettiğim kadınların yüzüne bakıyordum elimdeki fotoğrafta. Bu neyin nesiydi, babama sormalıydım.

Amcamı arıyorum telefonla, ama telefonu kapalı. Evini arıyorum, evinde de değil, yengem de nerede olduğunu bilmiyor. Kafamı toparlamak için bir sigara yakmışken telefonum çaldı, arayan Berkaydı.

Ne yaptın, anlattın mı ailene olanları diyor telaşlı bir sesle. Hayır, anlatmadım dedim, ama bir fotoğraf buldum ninemin evinde, hiç tanımadığım bir kadında vardı fotoğrafta, babamda tanımıyor dedim.

Berkay, hemen buraya gel, fotoğrafı falcı kadına gösterelim dedi.

Fotoğrafta amcam var, hem onunla alakalı bir şeyler duydum burada, onla konuşsam daha iyi olacak aslında dedim, ama ulaşamıyorum amcama.

Sen gel buraya, falcı kadına gidelim, fotoğraf önemli olabilir. Büyü yapılırken bile kullanılan bir nesne, falcı kadın o fotoğraf sayesinde bir şeyleri görür belki, dedi.

Haklı olabilir miydi, amcama da ulaşamıyordum zaten, işler iyice garipleşmişti. Ne kaybederdim ki fotoğrafı falcı kadına göstersem, belki de Berkay'ın dediği gibi bir şeyleri görürdü, kim olduğunu bana söyleyebilirdi.

Tamam dedim Berkay'a, geliyorum hemen.

4-5 saat sonra, nihayet üniversite okuduğum şehirde, Berkay'ın yanındaydım. Atladık arabasına falcı kadının evine doğru yola çıktık. Yolda Berkayla neredeyse hiç konuşmadık.

Üzerinde garip bir hava vardı, sadece fotoğrafı görmek için konuşmuştu benimle.

Vardık falcı kadının evine, çaldık kapısını. O uğursuz suratıyla kapıyı falcı kadın açtı, sanki yıllardır yıkanmamış gibi yüzündeki kırışıklar kapkaraydı.

Neden geldiniz dedi, dokuz gün dokuz yatsı sonra gelin demedim mi size.

Hiç bir şey söylemedim sadece fotoğrafı gösterdim, bu fotoğraftakini öğrenmek istiyorum o yüzden geldim, ilminle yardımcı ol bana dedim.

İçeri geçin dedi, ben bunları söyledikten sonra.

İçeri geçtik, elimden fotoğrafı aldı hemen.

Bir kabın yarısına kadar su doldurdu, daha sonra kırmızı bir sıvının olduğu şişeyi aldı. Şişenin kapağını açtığında ise, odayı leş gibi bir koku kapladı; Kan kokusuydu bu, kim bilir hangi mahlûkun kanıydı.

Yarısına kadar su doldurduğu kaba biraz da kan döktü, daha sonra fotoğrafta kadının olduğu kısmı kesti, kestiği kısmı kabın içine attı. İşaret parmağıyla, su, kanı ve fotoğraf karıştırmaya başladı.

Mırıldanarak bir şeyler okuyordu, ama onları buraya yazmayacağım, çünkü direk olarak ifrit çağırmayla ilgili, karanlık ve bilinmemesi gereken sözler.

Mırıldanarak başlayan sözler, gitgide daha yüksek şekilde söyleniyordu, odanın içinde sesler yankılanıyordu artık ''ellezine fereha minhasse azeferun min şerri ''.

En sonunda durdu, yüzünü hepten bana doğru çevirdi; Ninen bu kadına büyü yapmış oğlum, yani gelinine, büyü çok güçlü, çok tesirli.

Allah nineni affetsin hepinizin günahı onun boynunda, ninenin soyundan gelenlerin hepsi bu büyünün cezasını çekecek, delirecek, olmayan şeyleri görmeye başlayacak, hepsi çığlıklar içinde yitip gidecek dedi.

Benim bugüne kadar hiçbir kötülüğünü görmediğim ninem, nasıl böyle şeyler yapmıştı, onun yaptıkları yüzünden ben ceza mı çekecektim, cinlere mi karışacaktım, delirecek miydim? Peki, sadece neden ben yaşıyordum bunları...

Ben bu düşüncelerdeyken falcı kadının sesi beni kendime getirdi.

Bundan kurtulmanın iki yolu var, ya sana musallat olanlarla bir anlaşma yapacaksın, ya da onların hepsini yakacaksın.

Sana ve sülalene verilen cinler çok güçlü ifritler, bu yüzden anlaşmazlar, sadece tek bir yolun var onları yakmak, lakin buna benim ilmim yetmez, sana musallat olanlar çok güçlü, bu işi burada yapamazsın dedi.

Nasıl yapacağım, nasıl kurtulacağım dedim.

Dörtova köyünde bir hoca var, ilmi çok geniş, o sana yardımcı olabilecek kişi, gidin buradan şimdi onu bulun dedi.

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin