Hoca çayından son yudumunu aldı ve anlatmaya devam etti.
Evladım, O gece beni çağıranlardan birinin evinde misafir olarak kaldım.
Akşam ezanı okunduktan, ben de namazımı kıldıktan sonra köye doğru baktım. Işıkları yanan tek bir ev, köyde tek bir hayat belirtisi bile yoktu. Bir şeylerden saklanıyor gibiydiler.
Bu sırada kaldığım evin kapısı tıklatıldı. Evinde kaldığım adama baktım, beti benzi atmıştı, korkuyordu.
Kurtar bizi hocam, her gece aynı bela üstümüzde dedi. Kapıya doğru ilerledim, açtım kapıyı, fakat kimse yoktu.
Buradaki ormanlara yakın yerlerde, bazı cin kabilelerinin yaşadığını biliyordum, fakat neden bu köye bela olduklarını, neden çocuk kaçırma olaylarının olduğunu anlayamamıştım.
O zamanlar mağaradaki gömü olayını bilmiyordum. Beynimde bu düşünceler dolanırken evin ilerisindeki sokaktan bağrışma ve ağlama sesleri duydum.
Seslerin geldiği tarafa doğru baktım, bir adam bir elinde bebeğiyle yürüyordu. Bir yandan da Allah'ım, kurtar beni lanetten, kurtar beni bu beladan diyerek ağlıyor, bir eliyle de kafasına vuruyordu. Sanki onu zorla bir yere,birileri götürüyordu.
Bu bağrışmalara ve ağlama seslerine rağmen köyden kimse dışarı çıkmamıştı. Adamın yanında doğru koştum, ona yaklaşıp ne yaptığını sordum. Adam bana, git buradan git, bize bela getirme, onları kızdırma diyip üzerime doğru saldırdı.
Evinde kaldığım adam beni kolumdan tutup, gitmemiz gerek hocam dedi. Yalvarır gibi konuşuyordu, köylüler bize zarar verebilir eve gidelim hemen.
Bu sırada adam elinde çocuğuyla yürümeye devam ediyordu. Alın sizin olsun, benden uzak durun, diye feryat ediyordu.
Bu sırada adamın halinden bir şeyleri anlamıştım, zorla götürülüyormuş gibi hareket etmesi anlamama yetmişti. Onu şerliler götürüyor olmalıydı.
Yaptıkları yardıma karşılık kurban istiyor olmalıydılar. Adam Onların etkisi altındaydı.
Evinde kaldığım adama sordum, yakınlarda hiç tarihi bir yer, ya da gömü olabilecek bir mekân var mı dedim.
Evet, ilerideki köyün yakınlarında bomboş tarlaların ortasındaki tepede bir mağara var. O mağaraya yakın tarlalarda ne ekilse yetişmez, o yüzden her zaman boştur dedi.
Hiç o mağaradan gömü çıkarmaya çalışan oldu mu diye sordum.
Evet çok oldu, ama her seferinde korkup kaçtılar oradan.
Olanları anlamıştım. Bir şekilde ya da birisinin yardımıyla şerlilerden aman dileyip yardım almışlar ve altınlara sahip olmuşlardı. Şimdi de şerliler yardımlarının karşılığı olarak adak alıyorlardı.
Hemen adamın gittiği yöne doğru hızlı adımlarla ilerledim. Adamı köyün biraz dışında bir kuyunun başında gördüm. Yanına gittiğimde bir de ne göreyim.
Bismillah... Adamın elleri kan içindeydi, elindeki çocuğuna bakınca elindeki kanın nedenini anladım. Adam çocuğunun boynunu keserek, kanını kuyuya akıtmıştı.
Kuyunun içi; çocuk cesetleri, kesilmiş el ve ayaklar, keçi kafaları, muskalar ve büyülerle doluydu. O kuyunun adı cin kuyusuydu.
***
Dinlediklerim karşısında dehşete düşmüştüm. Ben nasıl bir belaya sürüklenmiştim, ne yapmıştım da bunları yaşıyordum.
Hocam dün gece o köyde gördüklerim neydi peki, ben ömrüm boyunca dün geceki kadar korkmadım dedim.
O gördüklerin bir insanın aklını kaçırmasına bile neden olabilir, eğer ki ben vaktinde yetişemeseydim, ya da senin o şerlilerin köyüne gittiğini görmeseydin onlar seni alacaktı, seni dağlarda üç gün yürütüp en sonunda seni o cin kuyusuna atacaklardı.
Seni oraya götüren şey onların etkisi altında olmandı, sana vesvese verirler, kendilerine yönlendirirler dedi.
O gömüye elini sürenler, onlardan yardım dileyenler bu dünyadaki cezalarını çektiler, şimdi de öbür dünyadaki çekecekleri cezalarının çilesini çekiyorlar.
Masum olanlarda o köyü terk etti, o köyde yaşayan çok az insan kaldı artık. O köyü şerliler sahiplendi, o köy artık onlarındır ve kıyamete kadar onların olarak kalacak.
Bu Allahın emridir. Çünkü şerlilerden yardım dilemek için Allah'ın kelamını yakanlara, Allah lanet etmiştir.
Nasıl yani hocam, Allah'ın kelamını yakanlar derken ne demek istediğinizi anlamadım dedim.
Onlardan yardım isteyenler, belirli bazı sureleri yakıp küllerini gömünün bulunduğu yerin en başından ve en son yerlerine atarak bir ayin yapmışlardı. Bu çok tehlikelidir evladım.
Şimdi yapmamız gereken, bana her şeyi anlatman. O mağarada ne aradığını, oradan bir şeyler alıp almadığını, ne yaşadıklarını anlat bana dedi.
Başımdan geçen her şeyi tek kelime atlamadan hocaya anlattım, o da sözümü hiç kesmeden dinledi, sonrada konuşmaya başladı.
Şimdi yapacaklarımızı kimseye, ama kimseye anlatmaman gerek, en yakınındakilere bile.
Göreceklerin seni ne kadar şok edecek olsa da kimseye bahsetmemelisin.
Şimdi evine git, yarın sabah ezanı okunmadan yanıma gel dedi.