Bir Cin Çarpması 10

936 20 3
                                    

Bağırdım çığlık attım. Dizlerimin üzerine çöküp, yere yığıldım.

Gördüğüm manzara beni boğacak gibiydi.

Dili dışına çıkmıştı Dilan'ın. Ağzının kenardan yere kanlar damlamıştı.

Bir gün içinde bedeninin büyük bir bölümü morarmaya ve kötü kokmaya başlamıştı bile.

Ne yapacağımı şaşırmıştım. Polisi aramak istedim, ama ellerimin titremesinden dolayı, bir türlü cebimden çıkaramadım telefonu. Şoka girmiş, kendimden geçmiştim.

Yerde, damlayan kanların arasında Muska vardı. Muska, makasla kesilmiş gibi parçalara ayrılmış bir vaziyetteydi.

Elinin biri açık, diğer eli sıkıca kapalıydı. Elinin içinde bir kağıt vardı ve kağıdın parçası elinin içinden dışarı çıkmıştı.

Bana bırakılmış bir nottu belki de, elindeki o kağıt parçası. Elini açıp, kağıdı aldım.

Kağıdın üzerinde, sıra sende, yazıyordu.

Hemen kağıdı cebime atıp, polisi aradım.

Polisler eve geldiklerinde, hemen beni gözaltına aldılar. Benim bir suçum yoktu, ama bende şüpheliydim. Çünkü Dilan'ın üstündeki elbisenin bazı yerleri yırtılmıştı. Bende sonradan görmüştüm yırtık olduğunu.

Aslında kendisini asmak istememişti, ama asan yine kendisiydi.

Cinnet safhasına gelen insanın, hakimiyeti kendisinde değil, cinlerin elindedir. Dilann yaşadığı durum Cinnet olayınında üstünde. Hem asmak istiyor kendisini, fakat bir yönden de mani olmaya çalışıyor kendisine. O yüzden yırtılan elbiseleri başkası değil, yine kendisi yırtmıştı.

Beni derhal karakola getirdi ekibin biri. Sorguya çekilip, sabaha kadar psikolojik işkence yaptılar.

Sucumun olmadığın, evine girdiğimde asmış vaziyette gördüğümü ve hemen görür görmez polisi aradığımı sabaha kadar anlattım, ama inanmadılar.

Sonunda suçsuz olduğum; Otopsi sonucundan sonra anlaşıldı.

Karakol müdürü beni odasına çağırıp, son bir kez sorguya çekti. Ben olanları müdüre anlatırken, karşı sandalyede oturan ve bana sinirli bir şekilde bakan bir kadın vardı.

Eve girdim ve Dilan'ı asmış vaziyette gördüm, dediğim anda, karşımda oturan kadın, çantasında sakladığı bıçağı çıkarıp üstüme yürüdü.

Bıçağı boğazıma dayayamadan, memur beyler kadını tuttu ve elinden bıçağı aldı.

Kızımı sen öldürdün katil diye bağırıyordu bana. Bu kadının, Dilan'ın annesi olduğunu o zaman anlamıştım.

Benim bir suçum yok desem de, seninle görüşeceğiz, demeye devam ediyordu.

2 bayan polis kadını dışarı çıkardı. Bana da; serbestsin, ama il dışına çıkma, adresini ve telefonunu yazıp gidebilirsin dediler.

Dışarı çıktığımda sağa sola baktım, kadın falan görünmüyordu. Hızlıca ayrıldım karakolun önünden.

Hemen hocayı aradım ve durumu anlattım. Şimdi başka yerdeyim, sabah olunca yanıma gel, dedi ve telefonu kapattı.

Sabaha kadar nasıl geçecekti bu vakit. Eve gitmeyi, içeri girip yine aynı manzaralarla karşılaşmayı hiç istemiyordum. Ama kalacak başka yerimde yoktu, mecbur gidecektim.

Enes'i aradım, böyle böyle bir olay oldu, bu gece Ahmet'le beraber yanımda olur musunuz dedim.

Dilann öldüğünü duyduk, asla o eve girmem, sende buraya gelme diyerek telefonun yüze kapattı.

Sizin Allah belanızı versin diye bağırdım. Fakat onlarda haklıydı bir nevi. Başlarına bir iş açılmasından korkuyorlardı.

Eve vardığımda her şey, yine darmadağınıktı. Tüm ışıklar, tüm odaların kapısı, tüm musluklar ve tüm pencereler açıktı.

Kafayı yemek üzereydim. Bu işlerin üstesinden nasıl gelebilecektim, bilmiyordum.

Gittim tek tek kapattım hepsini. Odama girdim kapıyı kilitledim. Muskayı çıkardım boynumdan ve çalışma masasının üstüne koydum. Halıyı kaldırdım, ışıkları söndürüp, gece lambasını yaktım.

Diz üstü çöktüm odanın ortasına, sinirden ve korkudan ağlamaya başladım.

Buradasınız, biliyorum. Ne istiyorsunuz benden, diye bağırdım.

Bir an ensemde bir soğukluk hissettim. Tam arkamdaydı, kafamı çevirmeye çalıştım, ama çeviremedim.

Boynum tutulmuştu sanki, hareket edemiyordum. Kafamın tam arkasında, beynimin içinde bir sızı vardı. Beynimden başlıyor, tüm omurgamda sancı yapıyordu.

Kaburgalarım çatırdamaya başladı. Mengeneye sıkıştırılmış ve cin işkencesi yapılan bir mahkum gibiydim.

Yan tarafıma doğru yıkıldım. Ensemde hissettiğim soğukluk, şimdi tüm bedenimi sarmıştı.

Vücudumu kaybediyordum. Ele geçiriyordu vücudumu.

Ses tonum değişmişti. Boğazımdan çıkın hırıltılar, ağzımdan çıkıyordu, ama bana ait değildi.

Tamamen vücuduma hakim olmuştu.

Ayağa kalktım bir anda, ama kalkmak için bir şey yapmamıştım. Beynim devre dışı kalmış, sanki yedek pilot devreye girmişti.

Ayaklarım yürümeye başladım ve beni banyodaki aynanın önüne kadar götürdü.

Aynaların, onlarla iletişime geçmek için en iyi mekan olduğunu duymuştum daha önce.

Ayna karşında duran bendim. Ama o şeytani bakışlar bana ait değildi.

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin