Okula başlayalı 2 hafta oldu, bir iki arkadaş edindim. Arkadaş edindim dediğim tayfa içinde hiç kız yok. bölümde zaten az kız var. Onlardan da bir tanesi var ki, o zamanın çılgın ve cesur kızı modunda olan ve bugün ki kevaşelerin atası olduğuna iman ettiğim bir kız. Önüne her gelenle arkadaş olmaya çalışıyor. Hiç cilvesi, çekiciliği yok.
Bu kız, benle de arkadaş olmaya geldi bir gün. Hayatın zorluğu üzerine efkarlı muhasebeler içinde, Okan Bayülgen misali sigaramı tüttürürken.
Ayyyy ben senle tanışacağım ama çok sert duruyorsun, korkuyorum kikiki dedi.
Bence de kork, pek hareketli değilim, yapmacıklığı, zorlama işleri de sevmem dedim... niye dedim bilmiyorum ama.
Cool olayım derken, sıçıp sıvamıştım. Bana göre düşüncelerimi çok kolay dile getirmem, bazılarınızın dilinde odunluk olabilir, ama emin olun bilerek yapmamıştım, bir düşüncemi zamansız ve yersiz aktarmıştım sadece.
Her neyse ne, işte neticede; kız kendi tanışma isteği üzerine söylendiğini sanmıştı.
O dönemden itibaren bölümün yalnız ve asi kovboyu şeklinde uzun bir müddet takıldım.
Okula ve yeni hayata biraz daha ısındığım günlerdi. Arkadaş sayım çok olmasa da yavaş yavaş artıyordu. Erman isimli bir sınıf arkadaşımla, diğerlerine nispeten daha iyiydi aramız.
Yeni gelmiş olmamız sebebiyle her türlü atraksiyon hakkında detaylı ve 'he canım he' dedirtecek şeyler anlatıyordu. Mecburen 'ya öyle mi' 'hadi ya' falan gibi birkaç yapmacık cümle ile destekliyordum onu.
Elim mahkumdu, insanlara biraz daha anlayışla yaklaşmam gerekiyordu, kendime bunu telkin ediyordum, fakat çocuğun anlattığı şeyler cidden uç şeylerdi. Kendini olduğundan farklı anlatan biri.
Bu tip adamların ilk haftalar çokça arkadaşları olur, adaptasyon sürecinde herkese bekleme salonu hizmeti verirler.
İnsanlar genelde ortamı anlamaya çalışıp, arkadaş olacağı kişileri tahlil ederken bunların yanında vakit geçirirler.
Bunun gibi 1-2 kişi daha ders arası muhabbetlerine takılır oldu. Erman cidden sürekli bir şeyler anlatıyordu, bence her gece oturup acaba yarına ne sallasam diyerek kafasında yazıyordu.
72 milletten insan götürmüş bir kardeşimizdi anlattıklarına bakarsan. Antalya'da bir Rus turisti iddia sonucu 'ne mutlu türküm diyene' dedirte dedirte. Varın siz hesaplayın.
Johnny sins karakterinin temelini bu adama oluşturur sanıyorum iyi bir telif alması lazım.
Beraber ders aralarında takılırken her gördüğü kıza 'ben bunu alırım' şunu kusturana kadar düdüklerim' muhabbetleri. Laf çok icraat yok.
Boş laf olanlardan hiç hazzetmem ben.
Yine bir gün orada duran kızları göz ucu ile kesip, bahsederken aramızdaki diğer binlerden biri elini silah gibi havaya kaldırıp
Takkk, takkk ,takkk... Tırrrıııııırrrrrr şeklinde silah sesleri çıkararak, attığını ima etti. Kendimi tutamadım kahkahayı patlattım. Duygularıma tercüman oldun birader dedim, ancak kıpkırmızı olan Erman bize biraz çatıp gitti. Akabinde o çocukla konuşmayı sürdürürken benimle ilişkiyi kesti. Onu da kaybetmiştim...
Geceleri kızıl ifriti karşımda görmüyordum, ancak hiçbir şey görmeden ihtilam oluyordu.
Kendisini uzun süredir sureti ile görmemiştim, yalnız bahsettiğim gibi bir şekilde enerjimden faydalandığını ve bunu da cinsel yolla sağladığının farkındaydım.
![](https://img.wattpad.com/cover/115242725-288-k709589.jpg)