Bir Cin Çarpması 16

756 19 0
                                    

Sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Annemle babam, kurtulduklarını düşünüyorlar, bu yüzden deliksiz bir uyku çekiyorlardı.

Gözlerime ağırlık çöktüğümde güneş doğmak üzereydi, telefonun alarmını kurup uyumaya başladım.

Gök gürültüsünün ani sesi ile yerimden fırladım. Nasıl bir uyku çekmişsen artık, saat akşamüzeri 8 olmuştu.

Kaç günden beri uykusuz olmamdan dolayı, ne alarmın sesinin duymuş, ne de yaşlı amcayla görüşmeye gidebilmiştim. Şimdi ne yapacak, nasıl bu işin içinden çıkacaktım. Belki de büyük bir şansı kaçırmıştım.

Otel odasında kimse yoktu. Ne annem nede babam ortalıkta görünmüyordu. Telefonla aramama rağmen ulaşamadım, çünkü ikisinin de telefonu kapalıydı. Dışarıya, bir şeyler atıştırmak için çıkmışlardı diye düşünüp, kendime moral verdim.

Otelden dışarı çıktım, yağan yağmurun şiddetinden ve çakan şimşeğin hiddetinden olacak ki, caddeler boşbomtu, in cin top oynuyordu.

Babam arabayı almıştır sanıyordum, fakat almamış, yerinde duruyordu. Yedek anahtarımla çalıştırdığım arabaya atlayıp, caminin oraya sürdüm. Öğle namazını kaçırdım, belki yatsı namazında bulurum diye düşündüm yaşlı amcayı.

Camiye vardığımda kimse yoktu, burası da caddeler gibi bomboştu. Zaten yol boyunca da kimseye rast gelmemiştim.

Caminin avlusundan geri çıkarken karşımda, daha önce konuştuğum ve dilenci sandığım garip insanı gördüm.

Yaşlı amcaya mı baktın, o şimdi yok. Beni görevlendirdi, ben seni götüreceğim gitmen gereken yere. Ve orada vazifeni yapacaksın.

Fakat biraz daha zaman geçsin, cinler erken saatlerde çıkmazlar dedi.

Tamam dedim. Biraz oyalandıktan sonra, saat 23 gibi arabaya bindik. Nereye gideceğiz dedim.

Daha önce gittiğin yere dedi.

Mekân olarak gittiğimiz yer, daha önce Kavsumu gördüğüm yere yakın bir yerdeydi. Yine arabadan inip 30 dakika kadar yürüdüm dağ yukarı.

İşte burası dedi, yanımda ilginç şahıs. Biraz daha yürüyüp, şu karşıdaki çam ağacının dibinde bekle, birazdan oda gelir.

Yanından ayrılıp bir kaç adım yürüdüm ki, dur dedi. Muskanı ve yüzüğünü çıkar bana ver.

Muskayı ve yüzüğü verdikten sonra ilerlemeye başladım.

Oldukça ürkütücü bir yerdi burası, gece olmasına rağmen ayın ışığı aydınlatıyordu etrafı.

Tarif ettiği çam ağacı tam karşımda duruyordu. Ağacın dibinde simsiyah bir köpek vardı. Köpek kılığına girmiş bir Cin miydi bu; yoksa ilişkiye gireceğin cinin bir hizmetkârımı.

İlerlemeye devam ettim, ben ilerledikçe köpekte ilerlemeye başladı ve koşup gözden kayboldu.

Çam ağacının dibine varmıştım, 360 derece dönüp etrafa göz gezdirdim. Kimse görünmüyordu ortalıkta, en ufak bir ses bile duyamıyordum.

Sonra omzumda bir el hissettim. Omzuma bir elin dokunduğundan emindim, ama arkamı döndüğümde kimseyi göremedim.

Kalbim yuvasından fırlayacak gibi çarpıyordu. Tir tir titriyordum, ter akıyordu alnımdan. Öyle bir ağır koku vardı ki etrafta, o bile içime korku salıyordu.

Sonra ağzımın açıldığını hissettim, bir şey elleriyle dokunup ağzımı açıyordu. Kaya gibi sert eller. Sadece hissediyordum, görünürde kimse yoktu.

Karanlığın ortasında kördüm ve bana ne oluyordu, kim ne yapıyordu haberim yoktu.

Arapça sesler geliyordu dört bir yandan. Öylesine kalın sesler diki, sanki aslanlar kükrüyordu etrafımda.

Boğazımdan aşağıya bir şey akmaya başladı. Göğüs kafesim kırılıyordu sanki acıdan bağırıyordum.

Kollarımın iki yana açıldığını hissettim. Tüm bedenime yayılıyordu bu his.

Sırt üstü yattım, tüm vücudumun uyuştuğunu hissettim.

Hiçbir bir şekilde kımıldayamıyordum. Gözlerimi kapadığımda bambaşka bi yerdeydim.

***

Bulutların olmadığı, loş bir gezegendi sanki burası. Her yerin alev gibi sıcak olduğu bir yer.

Taşların üzerinde kendimi çıplak uzanırken bulmuştum. Üzerimde oldukça çekici bi bayan vardı. Kendini bana düzdürüyordu.

Yüzü taş gibi sertti. Simsiyah saçları ve gözleriyle, bana ihtiyacı varmışçasına gidip geliyordu şeyimin üzerinde. Bende gerçekmişçesine zevk alıyordum bundan.

Boşaldığımı hissettiğim anda kalktı üzerimden. Yapılması gereken yapılmış, çocuğun temelleri atılmış gibiydi.

Uzun süre beni izledi karşımda durup, güzel yüzlü birisiydi, fakat yüzü duvar gibiydi. Hiçbir mimik yok.

***

Bir an acıyla gözlerimi açtım tekrardan. Bir şey yakıyordu sanki içimi, kırıyordu kemiklerimi.

Ağzım açıldı kusacaktım, yüz üstü dönüp öksürdüm, ciğerlerim kopacaktı neredeyse. Beş dakika kadar yerde yattım karanlığın içinde, artık ölmek istiyordum. Ne yapacaklarsa yapsınlar, kendimi teslim etmiştim.

Zevkte alsam, bir cinle ilişkiye girmek bana ızdırap vermişti.

Yerimden kalkıp, o ilginç insanın yanına doğru koştum. Ayrıldığımız yerde yoktu kendisi, ne kadar seslensem de ortalıkta görünmüyordu. Beni bırakıp gitmiş olmalıydı.

Ne hallere düşmüştüm böyle. Dağ başında, gecenin ortasında, cinlerle ilişkiye girer olmuştum...

****

Kulağıma bir çınlama sesi geldi. Bir elinde kolumdan tuttuğunu hissettim. Bu el annemin eliydi. Bu çınlama sesi de telefonun alarmı. Çok şükür gördüklerim rüyaydı. Saat 11.30 ve namaza 1 saatim vardı.

HİKAYE KISA ZAMAN SONRA DEVAM EDECEKTİR.

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin