Kalk oğlum uyan diyen bir sesle kendime geldim. Hocamdı bu, onun çağırmasıyla uyandım.
Sabah olmuştu, hiç uyumamış gibiydim sanki, üzerimde yorgunluk vardı. Hocamın dediği gibi o gece, gerçek hayatta uyumadan kabus görmüştüm.
Hocam, rüya mı bu, yoksa atlattık mı geceyi dedim.
Gülümsedi ve atlattık oğlum dedi. Bir anlığına da olsa mutlu olmuştum.
Hadi oğlum gidelim çok işimiz var, geceyi atlattık lakin belayı büyüttük dedi.
Hocam nasıl yani dedim.
Anlatacağım oğlum eve varınca, biran önce buradan gitmemiz lazım, her ne kadar sabah olmuş olsa da burası yasaklı bölge, tehlikeli yer.
Yürümeye başladık, hocam dün evinize geldim sizi bulamayınca dolaşmaya başladım civarda, sonra sizin siluetinizi gördüm ve siz zannedip peşinden gittim dedim.
Biliyorum oğlum her şeyi biliyorum.
Nasıl buldunuz yerimi hocam?.
Dün köyden birinin evinde bir tedavi işim vardı, işimi bitirip eve gelince kapımın önünde senin poşetini gördüm, lakin seni orada göremeyince büyük bir telaşa kapıldım, arka tarafa dolanıp ormanın girişine gelince sen ormanın içindeydin ve gittikçe uzaklaşıyordun, arkandan defalarca bağırmama rağmen duymadın dedi.
Hocam, neden duymadım dedim.,
Ormanın girişinde etkileri altına girmiştin oğlum dedi.
Farkında değildin, ben durumu anlayınca hemen koştum peşinden, ben bağırıyordum sen koşuyordun, ben bağırıyordum sen koşuyordun, sonra anladım ki seni yasaklı köye götürüyorlar.
Ormanda çemberi yapıp, hammatşeri tepesinde, köye girmeden seni buldum, biraz daha gecikseydim köye girecektin, işte o zaman oğlum çok geç olurdu her şey için dedi.
Hocam sanki bir kabustu, gerçek olamayacak kadar korkutucuydu. Ben en derin kabuslarımda bile akşamki korkuyu yaşamadım dedim.
Kabuslarla tek farkı var oğlum; kabuslar uyanınca biter, lakin bunların musallatı her uyandım zannettiğinde yeniden başlar dedi.
Sonra bir müddet sessizce devam ettik...
Hocam, beni size yollayan çoban bir şeyler anlattı bana dedim.
Hocamın yüzü düştü, akşam etrafımızı saran şerliler varken bile yüzünde böyle bir korku görmemiştim, sanki çoban anlatmaması gereken bir şeyi anlatmıştı.
O geceyi mi anlattı oğlum sana, çoban Şehmuz?
Hocam, bana detay vermedi sadece şunu söyledi, 17 yaşına kadar en uzak dağlarda tepelerde sürüsünü otlattığını, ama bir gece şahit olduğu bir mahluktan sonra bu civardan asla uzaklaşmadığını anlattı, dedim.
Hoca bir müddet sustu sonra ağzından sözcükler dökülmeye başladı...
Babam sağ idi oğlum. Anam, babam ben yemek yiyorduk. Kapımızı bir çocuk çaldı, yetiş hocam yetiş, çoban Şehmuz'u çarpmışlar dedi.
Babam yemeğini bitirmeden fırladı, ben de peşinden gittim, vardık ki köyün girişinde Şehmuz ayakta duruyor, üstü başı paramparça ve Arapça bir şeyler tekrarlıyor... (Onlar Geliyor)
O güne kadar korktuğunu görmediğim babam, dehşete düşmüş ve gözleri büyümüş halde Şehmuz'a bakıyordu.
Şehmuz, kim geliyor dedi Babam.
Çoban duymuyordu, sadece tekrarlıyordu. Huve Yeciu, Huve Yeciu, Huve Yeciu...
Babam ona çok sert bir tokat attı, Şehmuz hala tekrarlıyordu, hiç etki etmemişti sanki o tokat.
Sonra ben ve köyden 2 kişi daha, ağzını ellerini bağlayıp bizim eve getirdik.
Babam 33 gün boyunca Şehmuz'a okudu da zavallıyı kurtardı. O mahluk Şehmuz'a neler yaptı bilmiyorum, belkide sadece görünmesi yetmiştir Şehmuz'a. Birde Mahluk Şehmuz'u görseydi, ona zarar verseydi, hali çok daha perişandı...
Hocamı sessizce dinledim, bu akşamkiler dahi beni dehşete düşürürken, bu yaratık nasıl bir şeydi ki, bir çoban 38 senedir unutamamıştı.
Hocam, nasıl bir şey bu şerli? Dedim.
Bu muhabbet esnasında hocamın evine gelmiştik. Girdik içeri, hocam anlatmaya başladı...