Ellerim titreye titreye, Televizyonu geri çevirirdim.
Çevirirken elim, Televizyon masasının üstüne deymiş ve bir pürüzlük hissetmiştim.
Televizyonu komple kaldırıp, yan taraftaki kanepenin üstüne koydum. Bu ne acaba diye eğildim baktım Televizyonu koyduğumuz masanın üzerine. Gördüklerim karşısızda şok olmuştum.
Masanın üstünde büyük harflerle ELİF yazıyordu. Bu yazıyı derin bir şekilde, tahta masanın üstüne kazımışlardı.
Yazının hemen altında da, bir darağacı ve darağacına asılmış insan figürü vardı. Elif'in vesikalık fotoğrafını da, darağacında asılı olan insan figürünün baş kısmına yapıştırmışlardı.
Bir anda attım kendimi yere, besmele çekmeye başladım. Nefes alış verişlerim hızlandı. O ürpertiyi yine hissettim o an, tam arkamdaydı.
Banyoda hissettiğim, ensemde peyda olan varlık, yine yanımda, yine ensemdeydi.
Arkama bakmak istemiyordum. Ensemde hissettiğim varlık, sanki nefes alıyormuş gibiydi.
Sesli bir şekilde besmele çekmeye başladığım anda, vücudum kilitlendi ve yere yığıldım.
Kaburgalarımın çatırdadığını hissediyordum, bir şey beni öldürmeye çalışıyordu.
Gözlerim açıktı, ellerim serbestti, dışarıdan gelen bir şey değil bu. İçeriden bir şey beni kemiriyordu.
Acılar içinde yerde kıvranıyordum.
Bağırmaya başladım, avazım çıkana dek. Gözlerim karardı. Ayağa kalkmaya çalıştıkça, daha da dibe batıyordum.
İçimden besmele çekmeye devam ediyordum, ama ağrılarım geçmiyordu.
Bir süre sonra ayağa kalkmayı başardım, sendeleyerek anahtarı aldığım gibi evden dışarı çıktım.
Muskama baktım, boynumda değildi. O yüzden mi böyle oldum acaba. İyice hissettirmeye başladılar kendilerini.
Dışarıda mı düşürmüştüm Muskayı? Boynumda bir ince zincirle bağlıydı oysaki. Düşmüş olmalıydı bir yerde.
Kendimde değildim. Ellerim sürekli boğazıma gittiği için bir yerde koparmış, fark etmemiş olabilirdim.
Uykusuzluktan gözlerim kızarmıştı iyice. Aileme haber vermek istiyordum, ama onları da bu işe karıştırmaktan korkuyordum.
Çaresizdim, gidebileceğim hiç bir yer yoktu Dilandan başka.
Bir cafeye gittim, akşama kadar orada bekleyecektim. Bir çay aldım, içerken kafamı masaya dayamış uyumuşum.
Bir ara sıçradım. Saate baktım, 19 sularıydı. Neredeyse, 2 saat uyumuşum orada.
İçimdeki kötü his, sürekli olarak artıyordu. Kötüye mi gidecekti her şey; başıma, boyumdan büyük iş açmıştım.
Kurtuluşum, gerçekten de Dilan'a mı bağlıydı. Beni bu hala sokan insan mı, kurtaracaktı benim.
Bana bu kötülüğü yapan insan, neden beni kurtarsın ki, kurtarmazdı elbet.
Biliyordum kurtarmayacağını, ama bildiğim halde yapmaya devam ediyordum. Bir şey bunu, bana zorla yaptırıyordu.
Adresi verdiği eve gittim, zili çaldım. Kapıyı hemen açtı dilan, gir içeri, bekleme dedi.
Evde kimse görünmüyordu.
Ailen nerede dedim.
Kimse yok dedi.