Başımıza bir halt gelmeden otogara ulaştık. Helalleştik, otobüse bindim. Memlekete döndüm. Hocanın verdiği zikirlere başladım hemen.
Kendime bir köşe belirledim odamda. Sadık Hoca'nın önerdiği tütsüleri aldım. Beyaz bir örtü ayarladım hac malzemesi satanlardan, iki tane de 99'luk tesbih. Kapıma da kilit için anahtar.
Beni rahatsız etmeyin, kapı kilitli olursa zorlamayın dedim. Hayırdır dedi annem, tarikate falan mı girdin? Kadın haklıydı da...
Her gece saat 2'de zikir işlemi için hazırlanıyordum. Abdest alıp, odaya geçiyordum. Elli dakika, bir saat kadar bunlarla meşgul oluyordum.
Bazen işimi bitirdiğimde, tuvalete kalkan babamla karşılaşıyorduk. Hafiften de sakallarım uzamaya başlamıştı.
Bir sabah beni yanına çağırdı, biraz harçlık verdi. Aferin oğlum doğru yoldasın böyle devam et, sakın bozma dedi.
Ulan dedim cinler dolaylı da olsa işime yaramaya başladı. Evdekiler evliya olduğumu zannediyor, ben ise ne işler peşindeyim.
3-5 gün bu şekilde devam ettim. Herhangi bir değişiklik olmamıştı.
Her akşam büyük bir beklenti ile oturup, zikre başlıyordum. Olağan dışı bir şeyler olmasını ümit ediyordum, fakat sıfır gelişme. Ne bir ses duydum, ne görüntü gördüm.
Hevesim kırılıyor gibiydi. Buna rağmen aksatmadan devam ettim. 1 ay dedi, 1 ay devam ederim, baktım olmadı hikaye bunlar der geçerim.
Ara sıra Erhan abi ile iki kelam etmek için arıyordum, Sadık hoca ile geldiğimden beridir hiç iletişim kurmamıştık.
İçimden sıklıkla acaba düdükledi mi bizi fikri geçiyordu. Sonra yine aynı şekilde avunuyordum.
1 ay dedi, 1 ay devam et. Ne kaybedersin? Zaten çok zor bir iş değildi, maksimum 1 saat sürüyordu. Hem bu işle uğraştığım için, farklı anlayan babamdan da övgü ve para almıştım
Zikrin 7. gecesi bazı duygularımın farklılaştığını hissettim. Yani sakinleşmiştim genel itibari ile, eskisi kadar heyecanlı değildim. Kafamda pek çok olumsuz senaryo dolanır normalde, bunlar azalmıştı, kısmen daha cesur hissediyordum kendimi.
2. Hafta biterken, bu işlemi uygularken bir tuhaflık hissetmeye başladım. Sanki göğsümün kalbime yakın kısmına minik iğnecikler saplanıyor gibi oluyordu. Tuhaf bir histi. Acı değil, sızı değil. Titreşim gibi bir olay.
Arı vızıltısını bilirsiniz, onun tonunda şeyler duymaya başladım uykuya geçiş esnalarında. Ama belirli belirsiz seslerdi bunlar.
Birkaç gün sonra gözümü kapattığım her an gözümün önünde beliren tuhaf ışıksal şeyler keşfetmeye başladım. Sabah, öğle, akşam. Hiç fark etmiyordu zamanı.
Şimdi olacak! deyip gözümü kapattığım an, sarıya yakın tuhaf ışıksal hüzmeler geçiyor gibiydi önümden.
Yine birkaç gün sonrasında zikirler esnasında yanık kıl kokusu almaya başladım. Hani alakasız bir anda derin bir nefes çekince, o gün Sadık hoca'nın mumundan çıkan kokuya yakın kokulardı.
Bazı farklılıklar olduğu gerçekti üçüncü hafta içindeyken. İçime iyice kapanmıştım. Önceden günümü yaşar, gece 1:30 civarında odama geçer hazırlık yapardım ve sonra da zikirle uğraşırdım.
Şimdilerde zikir dışındaki vakitlerde de odamdan çıkmıyordum. Ne İnternet, ne televizyon, ne muhabbet ihtiyacı.
Soğudum insanlardan, bana uzak gelmeye başladılar. Daha az yemek ihtiyacı hissetmeye başladım.
Kilo kaybım başladı, elbette çok abartılı miktarda değildi.
Banyo aralıklarım uzamaya başladı. Sakallarım zaten aldı başını yürüdü. İçimde tuhaf bir hafiflik var.
Unutamadığım gün 26. geceydi. 26. gece kendimi hayli halsiz hissediyordum.
Baş dönmelerim vardı, midem bulanıyordu. Üşüttüm desem mevsimsel olarak zor bir ihtimal.
Gece 2 ye kadar bekleyemeceğim gibi geldi. Biraz dinleneyim diyerek koltuğa uzandım, nasılsa bir müddet sonra daha da toplarım ve uyanırım.
Gözlerim kapandı, daldığım şey uykudan gayet farklıydı. Bilincim yerinde gibiydi, bulunduğum yerde gayet dinçtim. Ufak bir geçiş anı gibi, ışınlanma gibi.
Rüya mıydı ? Gerçek miydi ? Şartlanma mıydı? İnan bilmiyorum.
Ne bir mekandı bahsettiğim yer, ne dünyaya ait. Boşluk gibi desen değil, maddeden uzak bir yerde. Sadece aşırı bir şekilde duyarlılık var.
Kokular var mesela, hızlı ışık huzmeleri var. Kendimdeyim ama uyanık olmadığımın da bilincindeyim.
Birden kaşlarımın ortasında büyük bir basınç hissettim, delinecek gibi bir his. Tarifsiz bir zonklama.
Gözlerimi açtım, saat tam 2:00.. Abdest alıp, zikir için odama yöneldiğimde telefon çaldı. Sadık Hoca arıyordu. Heyecanla telefonu açtım...