Otele gidip, Yatsı namazı vaktinin gelmesini bekledim.
Odaya girdiğimde babam, içeride televizyon izliyordu. Eskiye nazaran daha iyiydi.
Annem, beni görünce aç mısın dedi ve hazırladığı sofrayı gösterdi.
Ben hocanın yanındayken onlar yemeklerini yemiş, geri kalanınıda benim için ayırmışlardı. Karnımı doyurduktan sonra yatağıma uzandım.
Başımda şiddetli bir ağrı vardı. Bir ayda yaşadığım şu maceranın binde birini, bu yaşıma kadar yaşamamıştım.
***
Yatsı namazından sonra, yine caminin avlusunda buluştuk. Saat 21:30 civarıdı. Hocanın yanında getirdiği bir kaç malzeme vardı, bu malzemeleri alıp araba koydum.
Eve gideceğiz dedi hoca.
Hangi eve dedim.
Size büyü yapılan eve gideceğiz, dedi. Ahmet ve Enes'le kaldığımız evden bahsediyorum.
Yüzükle muskan yanında mı, eve girmeden onları tak dedi.
Muskayı, otelden çıkmadan boynuma takmıştım zaten. Cebimdeki yüzüğüde parmağıma taktım.
Apartmanın önüne vardık. Daireye girmeden önce, hoca çantasından bir şeyler çıkardı. Evin giriş kapısına, A4 kağıda yazılmış Arapça bi metin astı. Kapıyı açıp, içeri girdik.
Hafif yüksek sesle Arapça bir şeyler okumaya başladı. Sonra konuşur gibi bağırdı. Defolun buradan!
Çantasından, tahta üzerine işlenmiş küçük küçük ayetler çıkarıp astı yatacağımız odaya. Bu odaya tillahı olsun giremezdi yani.
Sonra oturduk salondaki kanepelerin üzerine. Bu gece Elif öldükten sonra, sende Sahülü öldüreceksin dedi.
Nasıl yaparım hocam, dedim.
Sana nasıl öldüreceğini anlatacağım dedi.
Hocam, peki ya diğerleri ne olacak, dedim.
Onları kavsüm halledecek dedi.
Korkuyordum, korktuğum halimden belliydi.
Korkma, Allah'ın izniyle hiçbir şey olmayacak dedi.
Tamam dedim, ne diyim ki başka.
Tekrar aşağıya inelim, arabadaki malzemeleri getirelim dedi.
Arabada aynalar ve mumlar vardı. 3 tane ayna, 100x60 cm boyutlarda.
Büyü, yattığınız odada yapılmıştı değil mi, dedi.
Evet dedim.
Televizyon masasının altındaki, Elif'in asılı olduğu simgeleri çakmakla tütsüleyip yaktı. Sonra elime bi kağıt verdi. Odana bu aynaları koyacağız, önlerine de mumları dizip bekleyeceksin.
Evdeki tüm korumaları kaldıracağım. Odada sen tek olacaksın. Elindeki kağıtta dua yazıyor, bu duayı ezberle.
Sahülü yakarak öldüreceksin. Her hamlenden önce o duayı sesli bi şekilde okuyup, aynada görünen Sahüle tükürüp, çakmağınla tükürüğünü yakacaksın dedi.
Hocam, ben Sahülü yakarken o armut mu toplayacak? Ya oda beni öldürmek isterse dedim.
Hayır, o sana dokunamayacak. Elif öldükten sonra Sahülü kontrol eden kişi Kavsüm olacak. Elif'i Sahüle öldürtecek, Sahülü de sen öldüreceksin.
Peki diğerleri ne olacak, Sahülle olanlar? Dedim.
Onların haberi olmayacak bu olanlardan. Sahül öldüğü anda anlayacaklar, ama iş işten geçmiş olacak. Kavsümün yanında olanlar, onları öldürecek. Zaten üç dört kişiler, fazla kalmadılar.
Elifin çocuğu ne olacak peki dedim?
Elif ölünce o da ölecek, Sahül onu da öldürecek, dedi.
Planı kafamda defalarca hayal ettim, en ufak kaçırmış olabileceğimiz bir nokta olmamalıydı.
Ben salonda, hocanın verdiği duayı ezberliyorum, hocada, yatak odasında ritüelde kullanacağımız malzemeleri hazırlıyordu.
Elimdeki duayı ezberledim. Saat akşam 23:30 civarı olmuştu.
Hoca bana döndü ve Elif öldü dedi. Yutkundum, tüm vücuduma titreme girdi, kusacak gibiydim. Midem bulanmaya başlamıştı.
Nasıl ölmüş dedim.
Sadece öldüğünü biliyorum dedi.
Saat 24 olmuştu. Odada gerekli olan her şeyi hazırlamıştı hoca.
Odaya geç hadi, ışıkları söndür ve mumları yak. Aynaların önüne otur ve kafanı aşağıya ey, sadece önüne bak. Onları hissettiğin anda kafanı kaldır ve aynaya bak, sahülü göreceksin. Duayı oku, Sahülün yansımasına tükür ve oradaki çakmakla yak.
Odayı yıkacak gibi bağıracaktır, yıkmaya çalışacaktır; Korkma, o anları sadece sen yaşayacak, sen göreceksin.
Dediği gibi odaya gittim. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi, nefes almakta zorlanıyordum, sanki oksijen kalmamıştı. Korkudan kusacaktım artık, ölmek istedim bir an.
Kapıyı açıp, ışığı yaktım. Ayna önündeki mumları yaktım. Sonra ışığı söndürdüm ve aynaların önüne dizlerimin önüne oturdum, kafamı aşağıya eğdim.
İçimden bir genirme gibi bir şey geldi. Kusacak gibi ağzım açılıp ses çıkıyordu, gırtlağım yırtılacaktı sanki.
Tam arkamdaydı ikisi de. Kafamı kaldırmaya korkuyordum. Ağzım açıldı, sanki bir şey kopuyordu içimden.
Bağırmaya başlamıştı Sahül, ses şiddetinde oda sallanıyordu.
Göz kapaklarımı açtım önce, kafamı yavaşça kaldırdım aynaya doğru.
Gördüğüm görüntü tarifsizdi.