Lanetli Köy 8

1.7K 48 1
                                    

Bu düşünceler aklımı kemiriyordu. Oturdum on dakika koltukta, o harabenin içinde sessizce bekledim. Bunlar televizyon izlemeye devam ediyorlardı, sanki görmüyorlardı hiçbir şeyi, ev yıkılsa fark edecek durumda değillerdi.

Biran önce sorumun cevabını öğrenip evlerinden gitmek için kendimi toparladım, aslında o gece orada kalma niyetim vardı, ama hallerine bakınca bırak kalmayı, 5 dakika daha durulacak gibi değildi.

Anneanne, bu gelini sana kim önerdi diye sordum.

Anneannem birden televizyondan gözünü ayırıp nefretle bana baktı. Sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.

Pisliğin dölü, benim gelinime bahane bulup duruyorsun, oğlumla gelinimin yuvasını mı yıkacaksın... Defol git bu evden, kuduz köpek girme evimize bir daha, uğursuz dedi.

Ne diyorsun anneanne sana ne oluyor. Sen kimsin anneannem olamazsın diye bağırıyorum bende.

Basbas bağırıyordu oda... Defol çık evimden, seni istemiyoruz çık git...

Anneannem bunları bana sayarken dayım tv izlemeye devam ediyordu, sanki duymuyordu bile bu bağırışları. Sinirlerim o kadar yıpranmıştı ki, koştum çıktım evlerinden, merdivenleri inmem 10 saniye sürmemiştir.

Arabaya bindim, kimsesiz kalmış gibi hissediyordum. Direksiyona kafamı koydum, ağlayamıyorum da, zombi gibi bakıyorum sadece.

Çok büyük bir şok yaşamıştım birkaç dakika evvel. Sigara yaktım eve doğru sürdüm.

Park ettim evin önüne vardım eve, annemle babam yemek yiyordu.

Gel oğlum bir tabak yemek koyayım sana dedi annem.

Duymamazlıktan geldim, oturdum direk konuya girdim. Anne, gelini size kim buldu diye sordum.

Dayına bulduğumuz kızı mı diyorsun oğlum dedi.

Evet dedim.

Betül yengen buldu oğlum hayırdır dedi.

Annem normal görünüyordu, o günün en pozitif olayı benim için buydu, en azından üçünden biri normaldi.

Annemin sorusuna cevap vermeden kalkıp odama gittim, Betül yengen dediği büyük dayımın karısıydı. Yurt dışında yaşıyorlardı. Bu kadın bize niye bunu yapmıştı ki.

Ayda yılda bir gördüğüm bu kadın bizi şerlilerin içine, yasaklı ve lanetli köye neden sokmuştu. Neyin hırsıydı bu...

Hocamın dediği gibi bize bunu yapanı bulmuştum, ama sebebini nasıl öğrenebilirdim, binlerce km uzaktaydı kadın.

Telefonda böyle bir şey nasıl sorulurdu, sorsam bile bu kötülüğü aileme yapan kadın doğruyu söyler miydi.

Ne yapacağımı bilemedim, ertesi gün hocamın yanına gitmeye karar verdim, erken gideceğim için uykumu alayım düşüncesiyle yattım yatağa uyumaya başladım.

Sabaha karşı 4 civarı bir mırıldanma ile uyandım, çok hafif bir sesti, sonradan fark ettim ki, bu ses, ninni sessiydi...

Gözlerimi açtım yanıyordu hafif, uykum bölününce öyle olurdu. Ovdum biraz, rüya mı gerçek mi, ne oluyor diye.

Baktım rüya falan değildi, gerçeğin ta kendisiydi. Annem yatağımın başucunda bana ninni söylüyordu. Yüzü yere bakıyordu, lakin bana yan şekilde oturmuştu, saçlarından yüzünü göremiyorum.

Anne dedim, ses vermedi. Anne dedim tekrar hala ses yoktu.

Elimle omzuna dokundum, anne dememle o varlığın bana dönmesi bir oldu...

O görüntü, o an yaşadığım korku nasıl tarif edilir, bilemiyorum.

Yüzü yoktu, siyah bir gölgeydi sanki annemin yerine geçen şerli.

Saçları var, ama yüzü yok. Saçları annemin saçları, fiziken annem, ama yüzü yok.

Siyah bir tuval gibi bom baş ve derin bir karanlık. Upuzun kirli tırnaklı elleriyle boğazımı sıkmaya başladı, bağırmamla kısa süre sonra babamla annemin odama gelmesi bir oldu.

En son hatırladığım babam beni tokatlıyordu kendine gel diye.

Annem su getirdi, babamın tokatlarıyla kendime geldim, ama kekeliyordum konuşamıyordum.

10-15 dk kadar sonra tamamen kendime geldim, kekelemem de geçmişti.

Ne oldu diyordu babam.

Kabus gördüm baba, gidin yatın bir şeyim yok dedim.

Gördüğüm kabus falan değildi, uyanık halde görmüştüm.

Kimdi o varlık, ne arıyordu evimizde.

Annemle babam yatmaya gittiler, ben sabaha kadar uyumadım sigara içip durdum.

Terden sırılsıklam olmuştum, ama duş almaya banyoya gitmeye dahi korkuyordum.

Biraz daha bekleyip üzerimi giydim, hocanın köyüne doğru yola çıktım. Koyunların otladığı yerin yakınından geçerken baktım, ne sürü ne de çoban görünürlerde yoktu.

Bir müddet sonra köye varmıştım. Yamaca çıkmadan kahveye baktım doluydu yine, insan görmek pozitif enerji veriyordu.

Yamaca çıktım hocanın evine gittim kapıyı çaldım, hoca açtı.

Hayırdır evladım erken geldin beklemiyordum bu kadar erken dedi.

Hocam yardım edin bilginize ihtiyacım var, lütfen yardım edin dedim.

İçeri girip seslendi, gel oğlum içeri kapıyı da çek dedi.

Girdim içeri, oturduk kanepeye. Hoca ben gelmeden muska gibi bir şey yazıyormuş, onları toplamaya çalışmış biraz.

Biraz izin ver dedi. Sessizce izliyordum ağzımı açmadan. Sonra bir şeyler yazdığı kağıdı bir deri parçasına sarıp dikti. Bana döndü anlat oğlum, erken gelmene sebep olan şey nedir dedi.

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin