Eve geldik, içimdeki kötü his devam ediyordu.
İçeri girdiğimizde şok bir manzarayla karşı karşıya kalmıştık. Evin tüm ışıkları açıktı. Bir tanesi olsa unutulurdu, fakat hepsini açık bırakma ihtimalimiz yoktu.
Banyodan su sesi geliyordu. Duşa kabinin suyu açıktı, şarıl şarıl akıyordu.
Mutfağa geçtik, dolaptaki tüm çanak çömlek yere inmişti, hem de her şey.
Oturma odasında ve yatak odasında sorun yoktu.
Şok geçiriyorduk evin içinde, Enes zaten kendinden geçmişti. Çıkalım gidelim evden, sokakta yatalım bu gece diyordu.
Korka korka gidip, banyodaki suyu kapattık, ışıkları söndürdük ve mutfağa girdik. Tekrar yerleştirdik her şeyi.
Kim yapmıştı bunu, ya da ne için yapmış olabilirdi. Bu soruları soruyorduk kendi kendimize...
Olayın şokunu bir türlü atlatamadık üzerimizden.
İçimdeki o kötü his, artarak devam ediyordu.
Enes'le Ahmet'e sordum; Böyle sabahtan, hatta uyandığımdan beri içimde inanılmaz bir sıkıntı var, nedendir bilmiyorum. Sizde de var mıydı böyle bir şey, dedim.
Yoktu, eve girene kadar gayet iyiydik, dediler.
İyice tırsmaya başladım, neden sadece bende vardı bu sıkıntı?
Dolapta üç beş bira vardı, onları açıp içtik. Biraz sarhoş olmak iyi gelebilirdi.
Arkadaşlar, bu içimdeki sıkıntı artarak devam ediyor, sanki başıma çok kötü şeyler gelecekmiş gibi hissediyorum. Ne yapmalıyım sizce, dedim.
Ahmet; sıkma canını, bazen bana da böyle oluyor. Hem bu olayı da takma kafanı, kesin biri oyun oynuyor bizle, dedi.
Neyse odaya gittik üçümüzde. Bir ranza, bir de baza var. Ben ranzanın altında, Enes üstümde, Ahmet'te baza da uyuyor.
Işığı söndürdük, uyumaya çalışıyoruz. Tabi o sırada konuşuyorduk başka şeylerden, kafamızı dağıtmaya çalışıyorduk.
Bir süre sonra uyumuşuz.
Gece 2.30 gibi kapı zili çaldı. Israrla zil çalıyor, üstüne birde tekmeleniyordu kapı.
Uyandık üçümüzde, ne oluyor lan gecenin bu vaktinde diye bağırıyoruz. Korkudan nefes nefeseyiz.
Önden ben gittim lambaları yaka yaka, üçümüzde kapının dibine dikilmiş bir şekilde bekliyoruz. Kapıyı açmaya cesaretimiz yok, sürekli çalan kapıyı kimin açacağı belli değil.
Bir anlık gaza gelmemle kapıyı açmış bulundum.
Kimseler yok kapının önünde, daha 3 saniye önce çalmıştı zil ve tekme atılmıştı, ama şimdi kimse yoktu.
Asansöre binende olmamış, merdiven aydınlatması da yanmıyordu. Ben dışarı çıkınca devreye girdi sensör ve lamba yanmaya başladı.
Çıktım dolaştım, merdivenlere ve asansör boşluğuna baktım, hiç bir kimse görünmüyordu. 3 saniyede kuş olup uçamaz ya, böyle bir ihtimal olamazdı.
İçeri girdik, uyku kaçtı tabi. Kimsenin uyumaya, hatta evde kalmaya bile niyeti yok.
Enes söylenmeye başladı; Abi yok böyle olmayacak, yarın ben bir arkadaşa gidecem, burada duramam dedi.
Ahmet'le ben, dur nereye gidiyorsun, yok bir şey, biri bize harbi oyun oynuyor dedik. Enes'i ikna etmeye çalışıyorduk, ama bizde inanmaya başlamıştık.
Birden, oturma odasından televizyon sesi gelmeye başladı, hem de son sesine kadar.
Üçümüzde durduk, kitlendik. Birbirimizin suratına bakıyoruz.
Enes dua okumaya başladı. Lan sus, çarpılacaksın şimdi, ağzımız hala bira kokuyorsun, dedim.
Kalktık ayağa. Benle Ahmet pek belli etmesekte korkumuzu, Enes resmen altına işiyordu.
Televizyonun olduğu odaya gittik. Hem televizyon, hem de odanın ışığı açıktı, en sonra kapattığımız kanaldaydı.
Kumandayı aldım kapattım, fişi de çektim. Oturduk sabaha kadar konuştuk bu konuyu, ne oluyor lan bu eve böyle, dedik.
Kızlar gittikten sonra başladı olaylar. Dilan'da bir şeyler var beyler, bakışlarını falan görmediniz mi, dedim.
Ahmet, evet bakışları çok değişikti dedi. O da fark etmiş, Dilandaki anormalliği.
Olayları konuşmaya başladık. İlk geldiler, film izlendi ve yemek yendi.
Bir detayı kaçırmak üzereydim az kalsın. Beynimizde şimşekler çaktı, hatırlayınca.
Ben Dilanla dalga geçerken, o dayanamayıp tuvalete gitmişti. Acaba bir şey yapmış olabilir miydi?
Enes, bence bu kaltak büyü yaptı bize, metaryelleri de bir yere sakladı dedi.
Hadi lan oradan, inanmıyorum öyle şeylere ben, dedim.
Ahmet hak vermiş gibiydi Enes'in bu sözüne. Bir bakalım eve, ne var ne yok çıkaralım dışarıya, belki bir büyük falan koymuştur, dedi.
Dilan'ın girebileceği yerleri aramaya başladık.