Mardin midyatta başımdan geçen bir vakayı anlatmakta yarar buluyorum. Gözümle şahit olduğum korku verici, gizemli ve garip bir olaydır. Onun için siz değerli arkadaşlar ile paylaşmayı gerek gördüm.
Ben İstanbul'da ikamet ediyorum, annem babam ve kardeşlerim Mardin'in Midyat ilçesindeki bir köyde yaşıyor.
2009 yılında bazı işler için babam köye gelmemi istedi. Bende eşimi ve çocuklarımı İstanbul'da bırakarak tek başıma köye gittim.
Adana'dan amcam seyfettinde gelmişti. Bir kaç ay köyde kaldım.
Babamın evi köyün en sonunda, dağlık alana yakın bir yerde.
Bir gece ailece evde oturup sohbet ediyorduk, amcam, babam annem ve kardeşlerim vardı. Gece saat 12 civarında telefonum çalındı. Arayan İstanbul'daki eşimdi.
Bizde büyüklerimizin yanında eşimizle serbestçe konuşmak biraz zor. Eşimle rahat bir şekilde konuşmak için dışarı çıktım, dağlık alana doğru giden dağ yolundan, çam ve hafif meşe ağaçları olan ormanlık alana doğru gittim.
Eşimle konuşup köyü arkama alıp köyün dışına doğru yürüyordum. Köyün altyapısı olmadığı için, köydeki atık suların bir kısmı o sokağa akıyordu. O gece bazı köylüler halılarını felan yıkadığı için sokak çamur içindeydi.
Köyün biraz aşağısında yol çatallaşiyordu, bende sağ taraftaki yola girdim, çünkü atık sular soldaki yoldan aşağıya gittiği için sağdaki yol kuruydu.
Köye birkaç yüz metre uzaktaydim o gece dolunay olduğu için etraf tıpkı gündüz gibi aydınlıktı. Ben hem eşimle konuşuyor, hem volta arıyordum.
Bir anda yüzüm köye dönükken arkamdan bir ayak sesi geldi. Arkama dönüp bakmadım bile. Aklımdan geçen tek şey köylülerin bir eşeği atı veya başka bir hayvandır, gece dışarda kalmış herhalde köye gidecek diye düşündüm.
Hayvan benden korkmasın ve köye gitsin diye arkam ona dönük bir şekilde hayvana yol verdim.
Beş dakika kadar öyle bekledim fakat hiç bir şey yanımdan geçmedi. Bende kendi kendime bu her neyse beni görüp geriye dağa doğru gitti diye düşündüm.
Yine volta atıp telefonla konuşmaya devam ettim.
Bir defasında kafamı kaldırıp sol tarafıma baktığımda suphanaallah bide ne göreyim... Sağ kolunu göğüslerinin altına yerleştirmiş çırılçıplak bir kadın bana bakıp duruyordu. İnce telli saçları olan esmer ve kir içinde 25 li yaşlarda bir kadındı.
Gece saat olmuş bir civarı. Bu kadının burada ne işi var dedim kendi kendime. Korkudan tüylerim diken diken oldu nefes alamadım ve konuşamadım.
Eşim telefonun diğer ucunda ne oldu neden konuşmuyorsun diyordu. Ben sadece dur diyebiliyordum. Çünkü korkudan dilim kelimeleri ceviremiyordu.
Biraz sonra cesaretimi topladım. Telefonumu sol elime alıp yerden iki taş aldim. Taşlardan birini kadının ayak kısmına doğru fazla sert olmayacak bir şekilde attım.
Kadın yan yan dört adım gidip durdu, ne o gözlerini benden çeviriyor nede ben ondan.
Diğer taşıda aynı şekilde ayağına attım. Yine birkaç adım gidip durdu.
Gözü sürekli elimde ışığı açık kristal tuşlu ışığı çok olan telefonumdaydi. Anladim ki oda korkuyordu ve ne yapacağından tam emin değildi.
Bende üzerimdeki korkuyu atlattım ve yapılacak en iyi şeyin oradan hızla uzaklaşmak olduğunu anladım. İnanin O kadar hızlı koştum ki saniyeler içinde eve vardım.
Eve vardığımda annem kavun kesiyordu. Annem beni görür görmez ne oldu dedi.
Yok bir şey dedim.
Oğlum hasta misin, rengin gitmiş felan dedi. Biraz ısrar etti.
Valla anne size bir şey söyleyeceğim, fakat benimle dalga gecmenizden çekiniyorum.
Annem ne oldu anlat dedi.
Valla şu aşağıda çırılçıplak bir kadın gördüm ve dedim.
Annem, o cindir dedi.
Sonra köylülerinde yaşadıklarımdan haberleri oldu.
Yaşlı bir teyze vardı dediki; bende genç bir kız iken onu görmüştüm aynı yerde, yine cıplak ve çömelmiş bir şekilde dilini çıkarmış o topuz şeklindeki dikenli bitkinin dikenlerini yalıyordu dedi.
Sonra başka köylülerde köyümüzde cinleri gördüğünü, hatta köyümüzden bir adamında bir cinni ile evlendiğini felan söyleyenlerde oldu.
Arkadaşlar durum böyle. Bildiğiniz gibi Mardin'in cinleri meşhurdur.
Çoğusu Müslümandır ve Kur'an bile Mardin'in cinlerinden bahis etmektedir. Cinleri kralları olan Mahmut ve Osmanda Mardin'de yaşamaktadır.
