İlk önce, 2. Resimdeki su deposunun yanındaki boş binaya girelim bakalım dedik. Ve oraya doğru ilerlerdik.
Oraya yaklaştıkça pis bir koku; burnumuzu yakmaya, ciğerlerimizi acıtmaya, midemizi bulandırmaya yetmişti.
İçimizden burhan, burada kedi ölmüş olabilir dedi. Mahmut ise, kesin insan öldürmüşler dedi güldü sonra.
Makara yapıyoruz kendimizce, ne olacak, koku sonuçta ne çıkabilir ki diyoruz.
İlerledik ve bir açıklık vardı ilerde. İçerisi kapkaranlıktı, görünmüyordu hiç bir şey.
İçeriye doğru girdikçe karanlık artmaya başladı. Sadece güneş ışığı, yukarıdaki deliklerden girip, çok az aydınlatıyordu.
Biraz yürüdükçe, göz bebeklerimiz alıştı karanlığa. Azda olsa görebiliyorduk içeride olanları...
Pek bir şey yoktu, koku hala devam ediyordu ama.