Havas

1.1K 20 3
                                    

Lise sondaydım, okul yeni açılmış ve yavaş yavaş dersler başlamıştı. Artık son sınıfa gelmenin rahatlığıyla, okula ilk zamanları pek uğramıyordum, zaten ilk hafta devamsızlıkların işleme
konmaması da bayağı bir işime gelmişti. 

0kula gitmediğim zamanlar da dışarı da vakit öldürmek yerine evim de kalmayı tercih ediyor, sürekli kitap okuyordum.

Herkes gibi benim de özellikle ilgimi çeken konular var tabi; o aralar Cinler Alemi'yle ilgili araştırmalarım vardı, elime çok sağlam kaynaklar geçirmiş onları okuyordum. 

Merak dediysem çağırayım—konuşayım gibisinden değil, onların gizemliliği ilgimi çekiyordu sadece. 

Ne olduklarım iyi bildiğimden çağırmak gibi bir aptallığa kalkışmazdım da zaten, bu tip olaylar yaşamış birçok insanla konuşmuştum şimdiye kadar.

Sahaf sahaf bu tip kitapları arıyor, kütüphaneler de raf raf onları kontrol ediyordum. Bir kütüphane de el değmez bir köşede bir kitap buldum, kapağında Arap alfabesi vardı. 

Kapağı çevirdim ve biraz kurcalayınca Osmanlıca olduğunu fark ettim.

Küçükken Kur'an kursunda geçirdiğim yılların sayesinde rahatlıkla okuyabiliyordum, tek sıkıntı cümlelerin yarısı Arapça ve Farsçaydı.

Kitabı yanıma alıp, kütüphane de sözlük aramaya başladım, kısa sürede Arapça—Farsça karışık bir sözlük bulup köşe de bir masaya geçtim ve okumaya başladım. Kitabın giriş kısmın da şöyle
yazıyordu :

Hamd yalnız Âlemlerin Rabbi olan Allah'ındır, yalnız ona kulluk eder ve ona inanırız.

Zariyat -56 Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

Zariyat-57 Ben onlardan rızık istemiyorum, beni beslemelerini de istemiyorum.

Zariyat-58 Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır.

Felak, 113/1-5 "De ki: "Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığın çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım."

Şuara-46 "Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek dostları da yoktur. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir çıkar yol yoktur."

Bu kitap ilim ehli için yazılmıştır, Havas'ın, Hüddam'ın ve şifanın kaynağı mevcuttur. Umulur ki temiz ellere ulaşsın, umulur ki şifa oluna.

(Kitabın ismini vermeyeceğim)

Tüylerim diken diken olmuştu, bu kitap bu ilmin kaynaklarından biriydi. Benim bildiğim
önceden yazılmış, en geçerli ve gerçek bilgileri barındıran 15 tane kitap vardı ve bu onlardan biriydi'. 

Bunu nasıl böyle ulu orta bir kütüphane de bırakmışlardı, birkaç orjinal eserin İstanbul kütüphanelerinde ki kasalar da gizli tutulduğunu biliyordum ve çok şaşırmıştım.

Anladım ki bu bir kopyaydı, kitabın cildi ve sayfaları çok eski değildi. 

Kitabı evirip çevirip her yerini kurcaladım, ama basıldığı tarih ya da kimin bastırdığı yazmıyordu, aralar da Arapça alınmış küçük notlar vardı o kadar. 

Biri bu kitabı neden kütüphaneye verir ki? Belki de ailesinden eline ulaşan biri, içinde ne yazdığım bilmeden kütüphaneye bağışladı, öyle ya kütüphane sorumlu eski dili nereden bilsin fark etmemiştir bile.

Zaman kaybetmemek için baştan okumaya başladım, el yazmasıydı ama gayet düzgün ve okunaklı yazılmıştı. 

İlk sayfalar da bazı âlimlerden bahsediyordu, sayfalar ilerledikçe burçlar, günler, aylar, yıllar, gezegenler hatta bitkiler hakkında bilgiler dahi vardı. 

Kitap üç parmak kalınlığında vardı ve ben bir an önce en merak ettiğim bölüme ulaşmak istiyordum.

Ortalardan karıştırmaya başladım, başka gibi bir yazı çarptı gözüme:

Hastalık Belirtileri.

Başlığın altını okumaya başladım, çok fazla Arapça ve Farsça sözcük olduğu için iki de bir sözlüğe bakmam gerekiyordu. Zor da olsa çevirdim, aynen bunlar yazıyordu:

Uyku uyumaz, saçları dökülün, inzivaya çekilin, kâbus görür, omzunda—başında—sırtında sancılar olur, tez tez bayılır, kendi kendine konuşun, sesler işitin, birden çığlık atar.


Hepsini kafam da toparlayınca delirmenin belirtileri herhalde dedim, alt kısımları okumaya başladım.

-Umulur ki Allah'ın izniyle şifa bula, umulur ki elinden kurtula.

İşte şimdi neyin belirtileri olduğunu anlamıştım, bu gibi şeyleri daha önce de okuduğumdan

bunun cin musallatı belirtileri olduğunu anladım. Daha birçok belirti vardı, kitap da beş türlüsünden bahsediyordu :

1-Allah'ın bir imtihanı

2-Büyü

3-Onlara bir şekil de zarar da bulunmak

4-Kendi rızasıyla çağırmak

5-Aşık olma durumu


Şimdiiyice merak etmeye başladım, hepsini birden okumak istiyordum ama vaktim yoktu. Son

sınıfta olduğum için hem eve gidip ders çalışmam gerekiyordu, hem de kütüphane kapanmak
üzereydi. Cep telefonumla birkaç sayfasının fotoğrafım çekerek kitabı yerine koymak için
kalktım.

Kitabı rafına koyarken "Ya benden başkası onu bulursa?" diye düşündüm ve rafta ki

diğer kitapların arkasına sakladım, belli olup olmadığını iyice kontrol ettim, kimse orada bir kitap olduğunu göremezdi. Emin olduktan sonra kütüphaneden çıkıp eve döndüm.

Gerçek Bir Cin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin