Gezimiz bitmiş ve eve dönmüştük. Üçümüzde gayet normaldik, bir sıkıntı yoktu. Ama çok korkmuştuk.
Gece yarısına kadar ailemle oturup sohbet ettim. Sonra odama çıkıp uyudum. Günün verdiği yorgunlukla hemen uyumuşum.
Gece çok kötü bir kabus gördüm, hayatımın en karanlık anlarını yaşamaya o gece, o kabusla başlamıştım.
Kabusumda aynı yerdeyiz ve üçümüz su deposunun en üst merdivenindeyiz.
Bir kadın geliyor ve bize buraya neden girdiniz ki neden böyle bir şey yaptınız diye üzgün üzgün konuşuyordu.
Bir anda gözleri alev gibi olan kadın, bizi yere fırlatıyor. Sırtımda tarifsiz bir acı oluştu. Ve uyanmıyorum hala rüyadayım.
İnsan rüyada ani ve acı verici bir şey olduğu anda beyin, bilinci açar ve uyanır.
Evet ben uyanmadım. Acı çekiyordum, kemiklerim sızlıyor ve diğer arkadaşlarım ölmüş yanımda yatıyorlar.
O kadın yanıma gelerek, hayatının en karanlık günlerini yaşayacaksın diyor ve o ara uyanıyorum.
Uyandığımda kan ter içinde kalmıştım. Annem ve babam başımda duruyorlardı. Rüyanın etkisindeydim hala.
Oğlum neyin var, neye üzüldün bu kadar. Rüyanda acı çekiyordun sanki. Bağırışlarına geldik, ne gördün böyle dediler.
Aileme, harabe su deposuna gittik, sonra rüyama girdi, diyemezdim. Sadece basit birkaç kelime edip geçiştirdim.
Sonra, siz yatın bende lavaboya gidip yatarım dedim.
Annem ve Babam odalarına gitmişti. Sırtımda, rüyadaki gibi çok acayip biz sızı vardı, sanki bir yere sürtüp kestirmişin gibi sancı veriyordu.
Lavaboya kalkmak için doğruldum, ayağa kalktım. Yatağımda kanlar vardı. Sırtımdaki sızlayan yerden kanlar akmış, çarşafım kan olmuştu.
Nasıl olurda, rüyada yediğim darbeden gerçekte de etkilenebilirdim. Bu gördüğüm rüya sıradan bir rüya olamazdı.
Uzun süre uyku tutmadı Rüyanın etkisindeydi. Sabah olsun ilk işim başımdan geçen halleri arkadaşlarıma anlatmak olacaktı.
Sonra hem korkudan hem de şaşkın bir haldeyken uyuyamamıştım.
Sabah biraz geç uyanmıştım. Sırtımdaki ağrı devam ediyordu, lakin geceki kadar şiddetli değildi.
Az bir kahvaltı yapıp arkadaşlarımı bulmak için dışarı çıktım. Dışarısı günlük güneşlikti, ama bende bir huzursuzluk, bir hayattan bezme hali vardı.
Kendiyle barışık, etrafıyla iyi geçinen bir insandım, yani bu halime pek alışkın değildim.
Arkadaşlarımı her zaman buluştuğumuz yerde buldum yine. Selam verip yanlarıma oturdum. Selamı alıp hiç konuşmadılar. İkisinin de bir şeylerden etkilendiği belliydi.
Sonra Mahmut söze girdi, Burhanın ve benimde gördüğüm rüyayı sende gördün mü kardeşim dedi. Kabus gördüm evet, dün girdiğimiz harabe su deposundaki kadını gördüm dedim.
Mahmut ve Burhan şok olmuştu. Meğer onlarda benim gördüğün kabusunun aynısı görmüş. Onların da sırtının aynı yerinde aynı şekilde yara vardı.
Bu bir rüya olamazdı. Hem aynı rüyayı, hem de sırtımızdaki yaranın aynı olması basit bir kabusla açıklanamazdı.
Rüyamda gördüğüm kadının, bana hayatının en karanlık günlerini yaşayacaksın demesinin bir manası olmalıydı.