İçeride tanımadığım insanlar vardı. Yeni girmişlerdi, tokalaşıyorlardı Sadık ile.
Toparlanarak ayağı kalktım elimi uzattım her birine. Haydi yemeğimizi yiyelim diye mutfağa davet etti bizi sadık.
Mutfağa geçtik. Eski ahşap sandalyelere oturduk. Büyük bir tepsi içinde lahmacun, adana, döner. Her türünden çeşit yaptırmış sadık, ceylan avlayan aslan gibi yumulmayı bekliyoruz Erhan abi ile.
Karşımdaki adamlara bakıyorum, tipler sıradan insanlar değil. Biraz daha varlıklı, elit kimselere benziyorlar. Üstünde kravatsız takım elbise olan, nazik bir hareketle Sadık'a bizi işaret etti.
- Arkadaşlar yakınınız mı hocam ?
- Hayır eşref bey, onlarda sizin gibi misafirimiz
- Hoş geldiniz. Ben daha önce sizi hiç görmediğim için, merak ettim.Erhan abi kendini serbest meslek erbabı, para işleten biri olarak tanıttı. Ben ise bitirdiğim okuldan söz edip, işsiz olduğumu ekledim.
- Neden işsizsin ? Yani almadılar mı, yoksa sen mi başvurmadın henüz ?
- Çok iyi bir üniversite değil malum. Eh birde piyasada fazlalık var. Bir yerlere girmek içinde torpil gerekiyor...
Eşref Bey gömlek cebinden bir kart çıkardı, bana doğru uzattı. Şu numarayı ararsın, belki bir şeyler vardır. Karta baktığımda iki isim yazdığını gördüm, birisi eşref beye aitti. Unvanına bakınca meslektaştık
- İsminiz eşref beydi değil mi ? Yani kartta yazan kişi sizsiniz değil mi ?
- (Gülümseyerek) ortağı olduğum bir iki firma var. Aktif olarak çalışmıyorum. O karttaki numara bana ait değil, ama aradığında firma ile görüşürsün. Kesin bir şey diyemem, sen yine de bir görüş. Sadık hocamın çayını içen, yemeğine misafir olanın hatırı büyüktür dedi.
Sadık tabaklara servis yaparken mağrur bir ifade ile
- Eşref bey değerli bir abimizdir. Sözü çok kapı açar. Şükrü hakkı ile ediyor ki; Allah ona ''kadir '' sıfatını yüklemiş dedi.Yemeğe geçtik, Erhan abi nasıl saldırıyor. Adamın yerine mahcup oluyorum. Herif adana ve döneri aynı anda lahmacuna dürüp yiyor. Pizza versen arasına soğan maydanoz koyup, üstüne limon sıkıp rulo yapıp yiyecek gibi duruyor. Ellerinden yağlar akıyor.
Zaten midem hassastır, yanımda böyle bir manzara görünce tüm açlığım dindi. Ufak ufak didikliyorum eti, minik parçalar alıyorum.
Erhan abi ara sıra işaret parmağını yanağı ile dişi arasına falan sokuyor. Ulan dedim bir adamlara bak, bir bize bak. Hayvan zannedecekler bizi, ihtimam göstermez bize bu sadık. Beşar esad gibi uzun boynu olan adam, Erhan abi'ye şaka ile karışık seslendi.
- Erhan bey dolunayda mıyız? Kurt adam gibisin mübarek.
Hiç tınlamadı Erhan abi. Adamın şaka girişimi hüsrana uğrayıp, fıkrasına gülünmeyen adam moduna girince konuyu değiştirmek için sadık hoca'ya yöneldi.
- Hocam bak sana unutmadan söyleyeyim. Geçen bana yaptığın bitkiseli sahibine ulaştırdım. Adamlar memnun durumdan. Bir parti daha istiyorlar.
- Yaparız mümtaz abi, senin emrin olur.
- Yalnız bu kez şişe başına elli lira daha fazla ekleyeceğim. Yarı yarıya bölüşürüz onuda.
On şişe yaparsan 250 daha fazla alırsın.
- Problem değil abi, sen nasıl uygun görürsün.
Mümtaz abi dediği kişiye yönelerek;- Abi özel bir şey değilse, ne bu bahsettiğiniz şey. Hani işe yarayan bir şey ise, belki bizimde ihtiyacı olan tanıdıklarımız olur, hem biz hem siz faydasınız görürsünüz dedim.
- Bitkisel karışımlar ağabeycim. Bu daimi olarak iktidarsızlık yaşayanlara öneriyoruz. inşallah ihtiyacın olmaz, ama olursa da çok tesirlidir. Bunlar utana sıkıla çaresi aranan şeyler.
Elli çeşit hap var piyasada, ama millet kimyasal diyerek çekiniyor bünyeye almaya.
Bazısı da girip isteyemez öyle eczaneden. Arada samimiyet olanlar fısıldar kulağıma, sadık hocamı rahatsız eder, alırım ara sıra. Alan müşterisi bir şişesini ortalama bir ay kullanır. Sahi sende şu an kaç şişe var sadık abi ?
8 şişe kadar çıkar dedi sadık. Ama daha fazla lazımsa bir haftaya kadar istediğin kadarını da yaparım. Taze kullanılması gerekiyor bunların, stok yapsan işe yaramaz.
8 şişe ne yaparrrr? diye mırıldandı mümtaz. Cebinden bir miktar para çıkardı, 450 lira uzattı Sadı'ka. Sonra 200 daha ekledi üstüne. Muhasebesi bana kaldı, zenginin malı züğürdün çenesini yorar hesabı, şişe başına ne kadar düştüğünün derdine düştüm.Ufak bir hesaptan sonra şişesinin 160 -165 lira arasına denk geldiğini gördüm. Ulan dedim içimden, sadece bunu satmıyor ya bu adam, daha neler neler iteliyordur millete. Şeyinin derdine her ay 160 lira bayılan var demek bunlara.
Bayramı resmi tatili olmaz. 7/24 çalışır bir aksamı olması lazım gelir. Bu da her ay kombine üyelik demektir. Kafamdan bu ilacın rakibini tasarlıyorum. Boynu bükük çükler vs, gülmeye başlıyorum.
Gülme diyor Mümtaz abi, sen evli değilsin anlamazsın.Sohbet sonlanıyor yemek masasındaki. Çay içmek için içeri buyurun diyor sadık. Ben ve Erhan abi'de salona geçecekken eliyle bekleyin işareti yapıyor bize.
Bakın diyor, birazdan olacak olan her şeyin şahitliği, sizin rızanız dahilindedir, dilerseniz hiç girmeyin, şu zamandan sonra dönüşü yok, şu andan sonra tanık olacaklarınızı, kimse aleyhinde kullanmayacaksınız. Yoksa sonunuz berbat olur.
Bize ne yapacaksın sadık hocam? Ne olacağını bilmeden bir karar vermek zordur... diye soruyor Erhan abi.
Sana ya da arkadaşına içeride bir şey yapmayacağım dostum. Birazdan olacak olaylarda, sizin bir rolünüz yok.
Eğer tahammül ederseniz, misafirlerin işi bittikten sonra, onlar evi terk edince sizle bir yol çizeceğiz. Şimdilik salonda sadece seyirci olacaksınız.