"Abla! Dur!"
Buz saçağı bir an sonra vücuduna nüfuz edecek ve onu buz tozuna çevirecekti, fakat aniden uzaklardan bir kadın çığlığı duyuldu ve her şeyin donakalmasına neden oldu.
Sonrasında Mu Bingyun, bir buz fırtınası ile bir anda belirerek Mu Xuanyin'in bileğini sıkıca kavradı. Bu süreçte buz saçağı onun kaynak enerjisi ile dağıldı.
"Abla, ne yapıyorsun? Onu öldürmeye mi çalışıyorsun?"
Cevabını bilmesi için sormasına gerek yoktu. Çünkü yüzyıllardan beri Mu Xuanyin'den bugünkü gibi bir öldürme niyeti hissetmemişti. Bu kadar güçlü bir öldürme niyeti onun sadece Yun Che'yi öldürmek istemediği ayrıca onu minik parçalara ayırmak istediği anlamına geliyordu.
"O... Ölmeyi... Hakediyor!"
Sarfettiği her kelime için elinde bir Donmuş Kalp Ruh Oyması belirdi. Her biri öncekinden çok daha güçlü bir buz enerjisi barındıran dört buz saçağı bir anda elinde belirdi.
"Abla!" Bu sefer Mu Bingyun iki elinide kullanarak sıkıca Mu Xuanyin'in bileğini tuttu. "Yun Che'nin ne suç işlediğini bilmiyorum, fakat onun iğrenç ve adi biri olmadığına inanıyorum. Benimle aynı fikirde olmalısın, yoksa ona böyle özel muamele etmezdin, sence de öyle değil mi?"
"Ayrıca... Ciddi bir suç işlemiş olsa dahi, o yine de benim hayatımı kurtardı. Yalnızca bu iyilik ona hatasını telafi etmek için ikinci bir şans vermeli!"
Ses tonu endişeliydi ve gözleri bile ona af için yalvarıyordu. Yun Che için hisleri, merak, beğeni, ve derin bir minnetarlıktı. Yun Che sadece hayatını kurtarmakla kalmamış ayrıca sayısız efor sarfettiği ve güçlü bağlarının bulunduğu Donmuş Bulut Asgard'ı korumuştu. Üstelik Yun Che'nin Kar Şarkısı ve Alev Tanrı Alemi'nde şu an yaşayan sayısız canın kurtarıcısı olduğunu çok iyi biliyordu.
Boynuzlu Ejderha'nın zehrinden ölmüş olsaydı Mu Xuanyin Alem Kralı olduğu sürece kendini kontrol edebilirdi, fakat sorumluluk omuzlarından kalktığı vakit ablasının Alev Tanrı Alemi'nden en korkunç intikamı alacağına şüphesi yoktu. Eğer Alev Tanrı Alemi bunun bir sonucu olarak aklını kaçırırsa iki aleme inecek felaketin boyutunu hayal dahi edemiyordu.
"..." Mu Xuanyin hiçbirşey demedi. Gözleri önceden olduğu gibi soğuktu.
"Abla!!" Mu Bingyun, Mu Xuanyin'in önüne geçti ve Yun Che'yi onun görüş açısından çıkardı. "O senin doğrudan öğrencin ve öncekiler arasında en sevdiğin öğrenci. Öbür türlü ona böyle özel muammele etmenin yolu yok. Bana bir keresinde gelecekte onun seni geçebilecek tek öğrenci olduğunu şöylemiştin. Ona dokuz bin yıllık yetişimini harcadığın Buda'nın Dokuz Diriliş Kalp Nilüferi'ni bile hediye ettin... Gerçekten umudunu ve dokuz bin yıllık emeğini böyle hiçe sayacak mısın?"
Yun Che: "..."
Mu Xuanyin hala sessizdi fakat ellerindeki buz saçakları azıcık soluklaştı.
"Ustan Buda'nın Dokuz Diriliş Kalp Nilüferi'ni alabilmek için hayatını feda etti. Bu sadece senin ömürlük emeğin değil son ustanın solan umudu... Lütfen... Lütfen bir dürtü yüzünden tüm ömrün boyunca pişmanlık duyacağın bir şey yapma!"
"Yeter!"
Buz saçakları kademe kademe soldu ve Mu Xuanyin kelimeleri soğukça dile getirmeden önce başka tarafa döndü. "Onu şu an görmek istemiyorum, o yüzden benim adıma onu Sisli Son Vadisi'ne atan sen olacaksın Bingyun!"
"Sisli Son Vadisi!?" Mu Bingyun şok olarak haykırdı: "Feixue bile oraya gidecek olsa ölebilir! Onu hemen öldürmekle oraya göndermenin ne farkı var?"