Destan gözlerini açtı. Hiçbir şey olmamış gibiydi Karin'in yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ancak alnındaki boncuk boncuk terler ne kadar zorlandığını gösteriyordu. Destan'a merakla sordu.
"Eee, kendinin nasıl hissediyorsun söyle bakalım."
Destan ağzını açtı ve istemsizce geğirdi. Hemen elini ağzına götürdü. Oda bulanan herkes kahkaha atmaya başladı. Destan çok utanmıştı çünkü istemeden olmuştu.
"Özür dilerim efendim istemeden oldu."
Karin'in gülmekten gözünden yaş gelmişti. Eliyle gelen yaşı sildi.
"Özür dilemene gerek yok bu gayet doğal bir hareket. Dantianındaki bulunan gaz bu şekilde dışarı çıktı. Dantianın artık mühürlendi ve bir daha asla açılmayacak. Umarım enerji depolayamadığın için çok sıkıntı çekmezsin."
Kor elini iki kez şıklattı ve yeşil bariyerin arkasında bir adam belirdi. Kızıl kıyafetli ve yüzünde maske vardı. Adam saygılı bir şekilde konuştu.
"Emriniz nedir efendim?"
"Destan'a yemekhaneye kadar refakat et. Onun karnının doyduğuna emin ol! Karin artık bariyere gerek yok kaldır sende şunu."
Karin elini şıklattı ve bariyer yok oldu. Adam Destan'ın yanına geldi.
"Lütfen beni takip edin size eşlik etmem emredildi. "
Destan odada bulunan Kaptanları teker teker selamladı ve adamı takip etmeye başladı. Kara Yılanla gezerken kapılar ona sırdan kapı gibi gözüküyordu. Ancak şuanda yeni fark etmişti ki kapıların üzerinde yazı yazıyordu. Destan ayrıldığı odanın kapısında yazanı görünce biraz gerilmişti. Kapıda 'Ruh Parçalama Odası' yazıyordu. Eğer iblisi bulsalardı ruhu yok edilecekti. Destan geçtiği tüm odaların isimlerini okuyarak gidiyordu. Adam bir anda durdu Destan adamın durduğu kapıya baktı. Kapıda 'Yemek Salonu' yazıyordu. Adam kapıyı elindeki yüzükle açtı içerisi kalabalık değildi ama bir çok masa ve sandalye vardı. Odanın içinde bir kaç kişi vardı. Bir grup bir yerde toplanmış heyecanlı bir şeyden bahsediyorlardı. Adam Destan'a bir yer gösterdi. Yemekler buradan alınacaktı. Adam kendi eline bir tepsi aldı ve Destan da adam gibi tepsiyi bulunduğu yerden aldı. Destan tepsisini güzel yemeklerle doldurdu. Adam Destan'ın yemeğini aldığını gördükten sonra ayrılmak için izin istedi.
"İzninle arkadaşlarımın yanına dönmeliyim sende istediğin yere oturabilirsin. Hatta yanımıza da gelebilirsin."
Adam, Destan'ın yanından ayrıldı ve heyecanlı bir konu hakkında konuşan arkadaşlarına katıldı. Destan tepsiyi tek eline alıp boş bir masaya yöneldi.
"Hey velet tepsiyi iki elinle tut yoksa düşüreceksin! Eğer elindekiler dökülürse yemek yiyemezsin."
Grubun içindeki bir adam Destan'ın tepsiyi tek elle taşımasına laf etmişti. Destan boş bir masaya geçti, adama hiçbir şey söylememişti. Adam buna sinirlenmişti.
"Hey velet! Eğer senden büyük biri sana sesleniyorsa cevap vermelisin annen seni böyle mi terbiye etti Haa! Ne kadar sorumsuz bir anne."
Destan yumruğunu sert bir şekilde sıktı bu adam onun annesini tanımadan ona hakaret etmişti. Destan annesi ile sadece birkaç dakika kalmıştı. Annesi onun hayatını kurtarmıştı. Destan'ın cevap vermediğini gören adam oturduğu yerden kalktı. Gruptaki insanların hepsi susmuş olacakları izliyordu. Adam Destan'ın önüne geldi Destan öfkeden titriyordu. Destan'ın zihninde bir ses yankılandı.
"Daha neyi bekliyorsun geçir şunun suratına ben bile annene saygı duyarken bu pislik onu kötülüyor."
Destan zihnindeki sesi soğuk bir şekilde susturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...