106.Bölüm: Kin ve Öfke

3.7K 379 44
                                    

Büyük bir kamp ateşinin çevresinde 30 a yakın insan oturuyordu. Büyük ateşin çevresinde küçük boyutta onlarca kamp ateşi vardı. Ateşlerin çevresine bir çok insan bulunuyordu. Bu insanlar Meka'ya saldıran ancak Kızılların ve Metal muhafızlarının kuvvetli savunmasıyla geri püskürtülen Kara Lonca üyeleriydi. Büyük ateşin etrafında bir grup heyecanlı heyecanlı bir konu hakkında konuşuyorlardı. Yüzünde savaş yaraları olan bir adam elindeki şişeden bir yudum şarap aldı ve konuşmaya başladı.

"Kara Lord'un öldüğüne inanamıyorum. Yeni bir lidere ihtiyacımız var."

Elinde siyah bir yay bulunan adam karşısındaki adamın konuşmasıyla birlikte alaylı bir şekilde gülümsedi. Yüzü yaralarla dolu adam bu gülümsemeyi fark etmişti öfkeli bir şekilde ona baktı.

"Komik olan bir şey mi var Silas?"

Silas denen adam kafasını kaldırdı ve etrafındaki insanlara baktı. Herkes öfkeli bir şekilde ona bakıyordu.

"Evet komik olan bir şey var. Liderimiz bir çocuk tarafından öldürülmüş. Yani yeni liderin o çocuktan daha güçlü olması lazım. Burada o çocuktan güçlü bir kişinin olduğunu sanmıyorum. Kara Elementa öldürülmüş. Kara Lord öldürülmüş. Casper ve Kara Kalp kaçtı. Yeni lider falan umurumda değil. Ben kendi yolumu çizeceğim. Sen kendini lider ilan edeceksen et! Ama uyarmadı deme Kara Lorddan sonra en yetkili kişi üst düzey yetkililerin belirlediği birisi. O kişi sen misin?"

Silas'ın konuşmasıyla insanlar biraz daha öfkelenmişlerdi. Bu adam adeta onlara bir çocuktan güçsüz olduklarını söylemişti. Ancak insanların öfkelenmesini asıl sebebi sadece bu değildi. Silas'ın sözleri tamamen doğruydu. Silas gerçekleri onların yüzüne acımadan çarpmıştı. Yüzü yaralarla dolu olan adam eliyle Silas'ı işaret etti.

"Şerefsiz biz sana kapımızı açtık sana yemek verdik yuva verdik. Seni biz eğittik! Şimdi karşımıza geçmiş bizimle yolunu ayıracağını mı söylüyorsun. Sana Samar'ın Vahşisini öldür dedik. Iskaladın! Sana Samar'ın Hayaletini vur dedik. Attığın 3 okun sadece 2si isabet etti. Bir de ben asla ıskalamam diye ortalıkta dolanıyorsun."

Silas yüzüne alaylı bir gülümseme takındı.

"Vahşiyi ıskalamadım o kadın onun önüne geçti. O kadının yaşadığını sanmam. Samar'ın Hayaleti ise o yaşlı bunak yüzünden ölümden kurtuldu. Tabi beni siz eğittiniz yani benim yaptıklarım aslında sizin başarınız! Şimdi izninizle uyumaya gidiyorum!" 

Silas ateşin başından kalktı ve kendisi için kurduğu çadırın içine girdi. Yere koyduğu battaniyenin üzerine oturdu ve meditasyon yapmaya başladı. Zaman yavaşça ilerlerken çadırın içinde bir kadın belirdi. Silas hemen yayına ok koydu ve gelen kişiye doğrulttu. Kadın ellerini havaya kaldırdı ve sessizce konuşmaya başladı.

"Benim Luisa. İndir şu yayını sinirlerimi bozuyor."

Silas kadını karşısında görünce sinsice gülümsedi.

"Gecenin bir vakti yalnız bir adamın çadırına girmemelisin."

Kadın onun yüzündeki gülümsemeyi görünce yüzü kızarmıştı.

"Şey...isteyerek gelmedim. Üff ne diyorum ben, buraya isteyerek geldim tabi ki ama düşündüğün amaçla burada değilim."

Silas yüzüne ciddi bir ifade takındı ve sessizce konuşmaya başladı.

"Bir şey mi var? Sesinden anladığım kadarıyla epey endişelisin."

Kadın hemen adamın yanına geldi ve adamı ellinden tutup çekiştirmeye başladı.

Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin