"Bizler KaraGül'üz! Desteğe geldik!"
Vahşi öfkeyle dişini sıktı. Baltasını sıkıca kavradıktan sonra ağzının kenarından kanı sildi ve öfkeli gözlerle tepede duran satı saçlara sahip kadına baktı.
"Hah demek o pisliklerin destek güçlerisiniz! Beni geçmeden arkamda duran dostlarıma zarar veremeyeceksiniz!"
Tüm metal muhafızları ve kızıllarda geriye kalanlar bir araya toplanmıştı. Gri bir zırh giyen kadın elindeki kılıcı çekti ve Kara Loncaya doğru harekete geçti. Vahşi onun emri olmadan saldırıya geçen kadına bir bakış attı. Tam onu uyarmak üzereydi ki kadın bağırmaya başladı.
"Markus oğlum! Sizi pislikler onu bırakın beni alın!"
Kadın öfkeyle on binlerce kişilik Kara Lonca'ya doğru saldırıyordu. Kadın Kara Lonca'nın en önüne getirilip diz çöktürülen çocuğa korkulu gözlerle baktı. Casper'in önünde diz çöktürülen çocuk kafasını kaldırdı ve haykırdı.
"Anne geri dur! Senin ölümünü görmek istemem benim için kendini ikinci kez tehlikeye atma! O sessizlik ustasının peşinde geri dur!"
Tepenin üzerinde general edasıyla duran kadın, yanındaki adama baktı. Adamda aynı anda ona baktı ve gülümsedi.
"Peki Catherine hemen gidiyorum ama şu baltalı adam epey sinirli gibi."
Catherine, bakışlarını Vahşiye çevirdi. Vahşi'nin yaralı olmasına rağmen onlara kafa tutabileceğini zannetmiyordu. Zaten amaçları onları yok etmek olsaydı bunu çoktan yapmış olurlardı.
"GİT! O seni durduramaz! O kadın Kral'ın bağışladığı birisi öyle değil mi? Destan."
Kadın arkasına döndü ve Destan'a baktı. Destan'ın gözlerinde sadece şaşkınlık vardı. Jasmine onu dürttüğünde ancak kendine gelmişti.
" Destan neden aşağıdaki insanlara bakıp geri çekildin ki? O diz çöktürülen çocuğu tanıyor musun?"
"Edgar o kadını ve oğlunu kurtarmamız lazım! Kadın aptalca hareket ediyor muhtemelen bir kaç saniye içinde öldürülür. Oğluna gelecek olursa onunla bir problemim yok. Hatta ondan iyi bir dost bile olabilir. Ama başındaki kişi...Onun orada ne işi var!"
Destan derin bir nefes aldı ve ilerlemeye başladı. Edgar bir kaç adım geri çekildi ve havaya sıçradı. Vahşi de tepedeki grubun saldırıya geçtiğini görünce hemen havaya sıçradı ve Edgar'ın önünde belirdi. Baltasını öfkeyle savurdu. Baltası Edgar'ın içinden geçerken ikisinin de yüzü gülüyordu. Edgar yavaşlamadı ve hızla yere düştü. Önüne Kızıllara bürünmüş bir kadın çıktı ve hançerini savurdu onunda hançeri Edgar'ın içinden geçmişti. Edgar bir hız patlamasıyla gri zırhlı kadının önüne geçti ve onu tuttu. Kadın öfkeyle ona baktı ancak en son gördüğü şey Edgar'ın yakışıklı yüzü olmuştu. Edgar bayılan Kadını omuzuna aldı ve arkasına döndü ve Casper'e bir bakış attı.
"Velet o elindeki rehineyi ver ki kafanın bedeninde kalmasını sana garanti edeyim!"
Casper öfkeli gözlerini Edgar'a dikti. Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı.
"Pekala gelip al o zaman!"
Casper'in eli bembeyaz parladı ve çocuğun sırtına sert bir şekilde vurdu. Markus denen çocuğun gözleri bembeyaz parladı ve ağzından kan sızdı. Casper bir anda yanında birisini varlığını hissetti ve kendini geriye doğru çekti. Yeşil bir kılıç onun önünden geçti. Kara Kalp hemen silahını çekti ve üzerinde kanlar bulunan adama savurdu. Kara Lonca dan gelenler bir anda aralarında beliren kişi yüzünden şaşırmışlardı. Jack bir kaç adım geri çekildi ve önündeki kadına baktı. Casper'in gözleri onu görünce heyecanla parladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...