Destan, Xhilion'u kucağında taşırken etrafına dikkatlice bakıyordu. İçinde kötü bir his vardı sanki birisi onu izliyordu. Destan pür dikkat çevreyi dinlemeye başladı. Çalılarda bir hareketlilik olunca yerinden sıçradı. Çalıların içinden bir sincap çıktı ve ona baktı. Destan bu sincaptan yayılan aurayı hissedince sert bir şekilde yutkundu. Sincap bir kaç saniye daha ona baktı ve arkasına dönüp çalıların içinde yok oldu.
"Bu da neyin nesi böyle! O gerçekten bir sincap mıydı?"
"Buradaki her canlı çok güçlüdür. Çünkü burası Kadim Ejder Kaplumbağa adası. Burada ki ruhlar Kutsal Vahadan besleniyorlar. Kutsal Vaha, Hayat ağacanın bu adaya verdiği çok büyük bir armağanmış."
Xhilion, Destan'ın kafasındaki çok fazla soru olduğunu biliyordu. Destan ona bir bakış attı.
"Kadim Ejder Kaplumbağası mı? Bu adada bir ejder mi var?"
Xhilion kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Üzgünüm Lui burada bir Ejder var mı bilmiyorum. Buraya sadece güçlü ruhlar gelebiliyor. Daha önce Kadim Ejderi gören ve geri dönen az kişi var. Bu ada bir kaplumbağanın kabuğuna benzediği için bu ismi almış. Hükümdar Aimaru bu ejderle aynı güçte olduğunu iddia ediyor. Ama bence burada bir ejder varsa ondan daha güçlüdür."
Destan kafasıyla onayladı. Buradaki en küçük ve sevimli olan bir sincap bile korkunç bir güce sahipken Aimaru'nun gücü bir ejderden daha düşük olmalıydı. Hava yavaş yavaş kararmaya başlayınca Destan daha fazla izlendiği düşüncesine kapıldı. Xhilion korkuyla ona yaklaştı.
"Bir şey mi oldu Xhilion?"
Xhilion'un gözleri yaşlıydı. Destan'a baktı ve çocuksu sesiyle konuştu.
"Korkuyorum Lui, etrafım siyahlaşıyor. Galiba yok olacağım daha ölümlü dünyayı görmeden yok olacağım. Işıklar gidiyor..."
Destan onun yarasına bir bakış attı. Onun hala yeterli ruh gücü vardı.
"Merak etme Xhilion ölmüyorsun sadece akşam oluyor."
Xhilion kafasını kaldırdı ve ona baktı. Destan'ın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Xhilion patisiyle gözündeki yaşı sildi.
"Akşam mı? O ne?"
Destan ona garip garip bakmaya başladı. Akşamın ne olduğunu bilememesine imkan yoktu.
"Akşam...akşam işte. Akşam olunca güneş batar ve hava kararır. Gerçekten akşam vakti çok güzel. Burada hiç akşam olmaz mı?"
Xhilion kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Burada öyle bir şey yok. Hava her zaman masmavi olur. Her yer yeşilikle doludur. Peki bu akşam dediğin şey ne zaman yok olur? Ben bu akşamı hiç sevmedim ışıklı zaman daha güzel."
Destan biraz düşündü burada zaman biraz farklı ilerliyordu yani oda tam olarak ne zaman sabah olacağını bilmiyordu..
"Burada zaman biraz farklı ilerliyor ama akşam o kadar da kötü bir zaman değil. Gökyüzüne baksana bu yıldızları kolay kolay göremezsin. Hele birde tam gece olduğu zaman sayıları daha da artacaktır."
Xhilion kafasını kaldırdı ve gökyüzüne baktı. Destan onun gözlerindeki hayranlığı görebiliyordu. Xhilion gökyüzüne bakarken konuştu.
"Ne kadar güzeller. Onlar oraya nasıl çıktı? Bizde onların yanına gitsek böyle parlar mıyız? Şey onlar yemek değil demi? Çünkü öyleyse onları yerler ve onlar biter o zaman her yer siyah olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...