Destan gözlerini açtığında kendini bir meydanın ortasında buldu. İnsanlar günlük işlerini halletmek için bir yerlere gidiyorlardı. Destan etrafına bakınırken kendi kendine konuştu.
"Yine mi aynı şeyi yaşıyorum. Lanet olsun burası bir ilizyon dünyası mı?"
Destan arkasından gelen sesle başını arkasına çevirdi.
"İlizyon dünyası falan değil. Burası bambaşka bir yer. Muhtemelen güçlü bir uzmanın geriye bıraktığı bir boyutun içindeyiz."
Destan konuşan kişiyi görünce şaşırmadan edemedi.
"Sa..Sagum! Sen nasıl dışarıdasın? Ne...Neler oluyor?"
Sagum derin bir nefes aldı ve gülümsedi. Şu anda Destan'dan bağımsız bir şekilde hareket edebiliyordu.
"Anlaşılan dövmenin tamamlanması için bir sınava daha gireceksin. Sırtında oluşan dövmeden hissettiğim şeyi burada da hissediyorum. Bu bir sınav olmalı Destan, ama bana daha fazla bilgi vermelisin ben senin kaç kez buraya geldiğini bilmiyorum. Daha önce de geldiğin suratından belli oluyor, buraya geldiğinde neler yaşadın."
Destan, Sagum'a şaşkın şaşkın baktı. O gerçekten deneyimli bir uzmandı. Anlaşılan burası hakkında biraz da olsa bilgiye sahipti. Destan buranın geçen geldiği yerle olduğuna emindi.
"Daha önce buraya bir kere geldim, o da banyodayken?"
Sagum yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi.
"Sakın bana üzerinde kıyafet olmadığını söyleme."
Destan başını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır! Üzerimde şimdiki kıyafetlerimin aynısı vardı. Konuyu saptırmayalım, buraya geldiğimde bir anda her yerde kaos oldu. İnsanlar kaçışıyordu ben de bir kaç tane çocuğu alıp kaçtım. Ama öldüm. Ya da öldürüldüm demem daha doğru olur. Sırtım yandı ve boynuma gelen kılıçla bilincimi kaybettim. Sonrasında uyandım ve devamını biliyorsun zaten."
Sagum elini çenesine götürüp biraz düşündü. O düşünürken saat kulesinin çanı bir kez çaldı. Destan hemen gökyüzüne baktı.
"Sagum eğer aynı anı yaşıyorsam üç saat sonra saldırı gerçekleşecek. Ne yapmalıyız?"
Sagum da Destan'ın aynı anı yeniden yaşadığını düşünüyordu. Ama ona üç saatlik bir zaman verilmişti.
"İlginç, eğer burada sen bir sınava tabi tutuluyorsan bu sınava bir çok kişinin de katılmış olması lazım. Sana neden ikinci bir şans verildiğini anlayabilmiş değilim. Geçen defa başarısız olmuşsun. Eğer güçlü birisinin mirasçısı falan olamak için buradaysan bu çok saçma olacaktır."
Destan da neden bir kez daha buraya geldiğini anlamamıştı. Gözleri kenarda anne ve babasıyla bir şeker dükkanından çıkan kıza takıldı. Destan, kıza dik dik bakmaya başladı. Küçük kız, Destan'ın bakışlarını fark etti. Anne babasına bir şeyler söyledi ve Destan'a doğru yürümeye başladı. Destan şaşkın şaşkın kıza bakarken kız konuşmaya başladı.
"Abi neden bana öyle baktın. Seni daha önce görmedim ama bana yabancı gelmiyorsun. Seninle daha önce tanıştık mı?"
Destan başını olumsuz anlamda salladı. Bu kızı bir önceki gelişinde kurtarmıştı ama adını öğrenememişti. Kız 4-5 yaşlarında gözüküyordu. Destan yere eğildi, kendi boyunu kızla eşitledi ve elini kıza uzattı.
"Benim adım Destan. Arkamdaki amca ise benim..."
"Ben Sagum, Destan'ın arkadaşıyım küçük kız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...