Destan karanlıkta ne kadar düştüğünü anlamamıştı ancak yere sert bir şekilde çarptı. Destan acıyla dişini sıkarken kafasını kaldırıp düştüğü yere baktı. Etraf zifiri karanlıktı ve hiçbir şey gözükmüyordu. Destan kıyafetinin içinde bir şeyin parladığını görünce elini parlayan noktaya götürdü. Siyah renkli hançer, mor renkte parlamaya başlamıştı Destan hançeri eline aldığında önünü az da olsa görmeye başlamıştı. Destan etrafına bakındığında 9 tane kapı olduğunu gördü.
"Bu... Bu şaka mı?"
Destan etrafında bir kaç kez döndükten sonra derin bir nefes verdi. Bir envanter deposuna götürülmeyi beklerken tuzağa düşürülmüştü. Destan, ihtiyara ilk baştan beri güvenmemişti. Adam onu adeta tuzağa düşürmüştü. Eğer buradan çıkmanın yolunu bulamazsa turnuvadan elenecekti. Destan derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Destan uzun bir süre sadece etrafı dinledi. Çocuğun yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu ve arkasında duran kapıya doğru ilerledi ve elindeki hançerle kapının girişine elindeki hançerle ufak bir işaret bıraktı. Çünkü böyle yerler genelde labirent gibi oluyordu. Destan kapıdan geçti ve dikkatli bir şekilde ilerledi. Koridorda fare iskeletleri vardı. Destan koridorun sonuna geldiğinde bir küfür savurdu. Çünkü koridorun sonunda yine 9 tane kapının olduğu bir yer vardı. Destan kapılara teker teker bakmaya başladı. Bir kapının önüne gelince durdu. Kapının üzerinde Destan'ın bıraktığı işaret vardı.
"Bu imkansız. Geldiğim koridor düzdü. Geri dönmüş olmam imkansız! Sanırım labirent konusunda hissim doğruymuş. Bu kapılardan birisi beni çıkışa götürecektir."
Destan burasının bir labirent olduğunu anlamıştı. Ancak buradan çıkması gerekiyordu. Destan derin bir nefes verdi ve işaretlediği kapının yanındaki kapıya da bir işaret koydu ve ilerlemeye başladı. Destan bu koridorda ilerlerken duvarlardaki işaretlere bakmaya başladı. Duvarda gizemli yazılar yazıyordu. Yazılar bir süre sonra değişti ve Destan'ın anladığı bir forma büründü. Duvarda ' Sınırlar zihindedir ' yazıyordu. Destan yazının ne anlama geldiğine takılmadan ilerlemeye devam etti. Koridorda ilerlerken karşısına eski zırh parçaları çıkmaya başlamıştı. Destan aradığı depoda olduğunu anladı. Ancak önündeki bu zırhlar çok eski görünüyordu. Destan etraftaki zırhları karıştırdı. Ancak zihninde gördüğü zırha dair bir şey bulamamıştı. Destan'ın elindeki hançer daha güçlü titrerken Destan dikkatini topladı. Hançeri zırhlara yaklaştırarak aradığı şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hançer altın renginde bir zırhın üzerinde hızla titriyordu. Destan zırhı yerden aldı ve zırhı incelemeye başladı.
"Biraz eski... Ama bu bana uygun değil. Bu çok ağır... Ben çevik ve sessizim. Neden bana bu zırhı gösteriyorsun?"
Destan zırha bakarken dikkati yere kaydı. Zırhı aldığı noktada siyah renkte eski bir maske duruyordu. Destan elindeki zırhı yere attı ve yere eğilip maskeyi aldı. Çocuk maskeyi aldığı anda hançer titremeyi bırakmıştı. Destan maskenin üzerindeki örümcek ağlarını ve tozu temizledikten sonra maskeye baktı. Maskenin sadece göz kısımları açıktı. Destan elindeki hançere baktı ve şaşkınlıkla konuştu.
"Bu...bunun hiçbir özel yanı yok! Altın zırhın üzerinde en azından efsunlar vardı. Neden bana bu maskeyi seçtirdi ki?"
Destan maskeyi bırakmak istedi ancak içindeki his ona bunu yapmaması gerektiğini söylüyordu. Destan maskeyi kıyafetinin arasına koydu ve koridorda ilerlemeye başladı. Koridorun sonuna geldiğinde karşısına ilk geldiği yer tekrardan çıktı. Destan işaretlediği iki kapının önüne geldi ve alaylı bir şekilde gülümsedi.
"Buradan çıkılmayacak değil mi? Lanet olsun!"
Destan bulunduğu yerden çıkış olmadığını düşünmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...