Destan,kitaplara hayran hayran baktıktan sonra meditasyondan çıktı. Aklına ilk olarak iblis gelmişti. Çünkü, Destan acı içinde kıvranırken iblis ondan daha kötü bir durumda olabilirdi. Destan iblise seslendi.
"Hey iblis! Beni duyuyor musun?"
İblis biraz şaşırmıştı Destan meditasyondan çıktıktan sonra ona seslenmişti.
"Seni duymamam mı gerekiyordu?"
Destan rahat bir nefes aldı çünkü iblis acı çektikten sonra hiç çekilmiyordu. Sürekli Destan'a laf atıp duruyordu. Destan iblisin normal davrandığını görünce sormadan edemedi.
"Acı çektin mi? Yani ben tüm bu şeyleri yaşarken."
"Göğsümdeki şuanda hissettiğim yanma dışında pek bir şey yok neden soruyorsun?"
Destan, iblisinde kendisi gibi acı çektiğini düşünmüştü ama o sadece şuanda Destan'ın göğsünde oluşan çanın verdiği acıyı hissediyordu. Destan konuyu fazla uzatmayıp hemen konuyu kapattı ve sol koluna baktı. Çünkü meditasyona girerken kolunu hiç düşünmemişti.
"Sargılarım... Değişmiş... Ne kadar aptalım kolumu tamamen unuttum."
Destan odasından bir anda fırladı. Kapıda yakışıklı bir adam duruyordu. Adam anında kılıcını çekti. Destan adamın kılıç çektiğini görünce anında savunma pozisyonu aldı. İkili birbirine aptal aptal baktıktan sonra adam Destan'ın odasına girdi. Adam, Destan'ın odasını kontrol ettikten sonra kılıcını geri yerine koydu. Adam Destan ile saygılı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Kusuruma bakmayın genç efendi. Sizi korumak için babanız tarafından görevlendirildim. Ben Li, kusuruma bakmazsanız neden bir anda odadan çıktınız, birisi falan mı vardı içeride?"
Destan adamın babası tarafından yerleştirildiğini duyunca sakinleşti. Sol kolunu kaldırıp adama gösterdi. Destan kolunu artık rahat bir şekilde hareket ettirebiliyordu.
"Kolumu kimin sardığını biliyor musun? Meditasyona o kadar yoğunlaşmıştım ki tamamen unuttum. Gidip kolumu saran kişiye teşekkür etmek istiyorum."
Adam, Destan'ın koluna baktıktan sonra saygılı bir şekilde konuştu.
"Elinizi genç hanım 2 haftada bir gelip yeniden sardı."
Destan'ın kafası karışmıştı. Adamın genç hanım olarak kimden bahsettiğini anlamamıştı.
"Genç hanım mı? O kim?"
Adam Destandan böyle bir soru beklemiyordu. Ancak Destan'ın sorduğu soruyu cevaplamalıydı.
"Ablanız efendim, Mai."
Destan derin bir nefes verdi. Mai onun kolunu 2 haftada bir gelip sarmıştı. Destan eğer o olmasaydı ne olurdu diye düşünmek bile istemiyordu. Kolunu sürekli ilaçlı sargı bezi ile sarmalıydı yoksa kolu çürürdü. Eğer ruh yoksa beden çürümeye başlardı. Destan evin içinde sadece Li'nin varlığını hissediyordu.
"Li, peki herkes nerede? Evde sadece senin varlığını hissediyorum."
Li, saygılı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Babanız atölyesinde, genç hanım ise sizin evinizin dekorasyonu ile ilgileniyor. İstediğiniz bir şey varsa bana söylemeniz yeterli olacaktır."
Destan'ın burnuna pis bir koku gelmeye başladı. Destan kendi kıyafetlerini kokladı pis koku kendisinden geliyordu. Destan tam olarak üç ay boyunca yıkanmamıştı. Destan üzerindekileri çıkartıp banyoya yöneldi. Li şaşkın bir şekilde Destan'ın sırtına bakmaya başladı. Destan banyoya girdi sıcak suyu bir küvete doldurdu ve bir saat boyunca kendisini yıkandı. Destan banyodan çıkmadan önce aynadan kendi görüntüsüne baktı. Göğsünde yeşil bir çan parlıyordu. Çanın çevresinde sarmaşık gibi uzantılar vardı. Destan uzantıların onun koluna ve bacaklarına kadar uzadığını görüyordu. Ancak Destan çanı sadece aynanın karşısında durduğu zaman görebiliyordu. Aynalar ruhları ile bağlantı kurmuş kişilerin ruhlarını görmelerini sağlıyordu. Destan temiz kıyafetler giyip banyodan çıktı Li onu banyonun kapısının önünde bekliyordu. Li Destan'ın sırtındaki oluşan dövmeyi merak etmişti. Saygılı bir şekilde konştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...